Yazı - Yorum
Dışarı çıktım.Iraklı bir erkek çocuğu caddede paten kayıyordu ve az daha bana çarpacaktı.
Bir an hafızamı kaybettiğimi düşündüm. Burası benim ülkemiydi?
Dışarı çıktım.Iraklı bir erkek çocuğu caddede paten kayıyordu ve az daha bana çarpacaktı.
Bir an hafızamı kaybettiğimi düşündüm. Burası benim ülkemiydi?
1960’lı yılların sonlarında, Alsancak’lı afacan telaş ile misafir odasına dalmış.
“Anne! 6. Filo geldi, bütün orospular Kordon’da sıraya dizildi !” diye bağırmış.
Annesinin kibar misafirleri, “orospu” sözünü
en büyük eksiğimiz kendimizce gideremeyeceğimiz bir şey ihtiyacımız var ama istediğimiz bir başkasında
Birey, toplum, millet olarak yaşananları görüyor, hiçbir şey olmamış gibi sonucuna katlanıyoruz.
Devlete, bir kuruma kapılanmış kişilerin hakları korunduğu halde, emeklinin, düşük gelirli esnafın, kadrosuzların, işsizlerin hakları boşlukta içler acısı. Futbol taraftarları bile teröristlerin bir benzeri görüntüsünü vermiştir. Saygılarımla.
Sen artık, Ali, Ahmet, Mehmet, Erol, Hasan, Hüseyin değilsin!
Sen artık, “CAN” değilsin!
Sen artık, “KİŞİ” bile değilsin!
Sen artık, “TANE”sin, “RAKAM”sın oy verdiğin bakanının dilinde.
Daha önce de “TELEF OLDU” demişti bir başka bakanın senin ölümüne…
Karanlık bağrımda açan bir ışık
Işıktır aslında beni kendine çeken
Dombula sözcüğü Tombalanın Kıbrıs Türk Ağzındaki söyleniş biçimi. Oyun yazarı İlke Susuzlu oyunu “Kıbrıs Türk Toplumunda bozulan değer yargılarına ve boş vermişlik duygusuna sessiz kalamayacağım için kaleme aldım. Bu oyun, benim iç çığlığım. Sizlerin de duymasını istedim” diyor.
Kocaman tabakta sunulan yarı kanlı bifteğinizi Avrupai çeşni “Hardal”la mı Kahramanmaraş yöresi mahsulü kırmızı toz “Biber”le arzu edersiniz?
Başkalarını kullanmanın bir yetenek olduğunu kabul ediyorum. Maşa varken elini yakmamakta bir marifettir. Fakat bu kullanılabilecek, satın alınabilecek insancıkları nasıl tespit edebiliyorlar, bunu anlayamıyorum. Bravo… Esas yetenek bu olmalı. Birilerini maşa olarak kullanabilme işi
NAHOŞ NATO(Ş)
Israrla Kuzey Irak’a girelim; hatta hazır o kadar masrafa girip girmişken, gidip Kerkük petrollerinin üzerine oturalım, ne de olsa babamızdan, atamızdan miras sayılır diyenlere hatırlatmalar:
Görev yerine gelsin anlayışıyla ya da şu iş bir an önce bitsin düşüncesiyle yapılan,kotarılan,alelacele hazırlanmış programlardan ne bekliyordunuz ki...
Tiyatronun T'sinden habersiz insanları,ciddi bir sanat türü olan tiyatronun içine sokarsanız ne beklersiniz ki,
şahaser bir drama mı?
“Zaten mahallenin yerini yavaş yavaş alt kattaki üsttekinden habersiz, ölümüne, dirimine kayıtsız, küçük bir babil gibi, her penceresinden ayrı bir radyo merkezinin nağmesi taşan apartman aldı.”
Ahmet Hamdi Tanpınar
7 Temmuz gecesi şehrin elektrikleri kesildi. O zaman da trafolara kediler mi giriyordu bilmiyoruz ama kimse "Kediler girdi" dememişti. Tarihimizde pek sık boy gösteren tekinsiz güçler, iki camiyi ve İmam Hatip Okulunu bombaladı. Elektrikler geldi, fısıltı gazetesi satışa hemen satışa sunuldu: Komünist öğretmenler bombalamıştı.
8 Temmuz
Bir yıl geride kaldı. Yeni yıl için aldığımız biletler her zamanki gibi boş çıktı. Umut ektiğimiz çorak, ot bitmez arazimizde umutlarımız yine yeşermedi. Gönlümüz zengin, umut hazinemiz ağzına kadar dolu.
...çıkartılan cansız bedenini taşıyor,
Dışkı, urin, bulaşık suyu ve kimyasal artık kokan cansız bedenini.....
Çıkarılması düşünülen petrol yasası, şeker ve tütün yasasından çok daha beter durumlara yol açacak. Bu yasa çıkarsa Bütün Türkiye olarak teslim bayrağını çektik demektir. Herkesin haberi olsun.
Daha 1938’de uçak fabrikamız varken 88 yıl sonra bugün montajdan ileri gidemeyen sanayi ve teknolojimizin bu halini devlet ideolojimizde aramak lazım diye düşünüyorum.