Yok yere çabalamak için öğretildi tüm bildiklerim. Önce okumayı öğrettiler, rüyalarımda kızaran elmaların mutluluğunu duydum. Sonra üçgenler, çemberler geldi. Toplama yaptım belki de hiç duymayacağım özlemlerin eksiltili ve eksik sonuçlarına ulaşmak için.
Pi "r" kareleri ezberledim, rakamları karaladım test kitabıma. Oysa bulduğum dairelerin alanına sığmıyordu hüzünlerim. Karenin içinde soluk alıp verdim yıllarca. Tanıdığım insanların, dikdörtgen kapımdan, şeklini hatırlayamadığım sonsuz ve yabancı yollara çıkışını seyrettim. Ve belki senelerce bekledim, biçimsiz telefonum çalar da, sesleri yansır kulağıma diye. Çalmadı...
Hayallerin peşinden koştum, uçurumların alçaklığında ölümsüz bir ölümün gözlerindeki parlaklığı aradım. Karanlığın içinde, hiçbir ışık olmadan parıldayan bir mutluluk keşfettim, insanlar minnet duydun diye. Oysa çocuklar göz ucuyla baktıkları gülümseyişimden uzaklaşıp, geri döndüler pi "r"karelere. Büyüdükçe unuttular,alıştılar tüm gerçek diye bildiklerine.Bir zamanlar karşı çıkıp da kanıtlayamadıklarına.
Bir yolculuğa çıksam sislerin ardından,bebekken duyulup son nefesi verirken çağrılan yerlere. Bilmek istesem , bana benzeyen tüm vücudların duymaktan kaçtıkları yokoluşlarını.Dairemi bir dikdörtgene koysam, köşeli olsa umutlarım, mutsuzluklarım sığar mı içine?Geri gelir mi toprağın altından özlemlerim?
Kahverengi Dikdörtgenim
Bir yuvarlağın çok köşesi olduğunu duymadım.Bunu araştırırsam bana araştırmacı derler. Bir yuvarlağın çok köşesi olduğunu bildim.Bu bilgi üstünde durursam bana mutsuz derler.