Deneme > İstanbul

karışık

Güneşle Gelen...

Ürkek bakışların kenti, korkuların kuytu sokaklara sıkıştırıldığı ve kan kokan şehir, saçlarına düşen maviliği ver insanlara. Denizlerinin kokusu sarsın gökyüzünü beni sev, benleri sev İstanbul. Ben sana güneşle geldim.

nostaljik

Yorgun İnsan Konuşmaları

İstanbul yorgunu kendini İstanbul da yaşıyor: Kağittan gemiler akıyor boğazın inci mercan sularına, martılar sabahın çiğ tanelerini yakalıyor sanki çığlıklarında, alacasında sabah mahmuru bir düş, salacak sokaklarında. Aslında nasıl da yorgun insan konuşmalarına. Ah! İstanbul Ah! Baktığım Yerden Sorguluyor: Topkapı Sarayı, Düş Salıncağından Tarihimi.

nostaljik

Kış Masalı

"Izdırabının en güzel bestelere döküldüğü, sefaletin gönüllere dokunmadığı tek şehir-İstanbul. "

üzgün

Zeus'un Kızı; Bir İstanbul Seyahati 2

Şirin, kara kuru, kocaman güllü elbiseli, 4 yaşlarında bir kız çocuğu. Müdürünün yanına götürmek istediklerinde gitmeyeceğini ve iyi akşamlar demeyeceğini söyledi. Onlar gittikten sonra kızlarımı, gözümün önünden geçirdim. Çaycı kadının getirdiği çayları bırakmasından sonra, arkadaşım, yavaşça yaklaştı. Bu kadın, küçük kızın annesi değil dedi. Annesi geçen sene intihar

üzgün

Avuçlarımdan Kaydın

martıların gözlerinden dinledim
istanbulun boğazı yanmış
yıldızlar şahitlik etmiş güya suçlu benmişim
yemin olsun can gözlerimden süzülen bu şehre
ben yüreğimi içirmedim..

üzgün

serenat-i istanbul

sen,
yuregi ellerinde sehir, gozleri kuf kokan, puslu sabahlarin sahibi;
mavi bir yurek ve icli bir sevda tasiyan sehir,
kaldir gozlerini yerden!

olumsuz

Arkası Yarın Dertler

Bazı ışıkları sönen şehri uykuya , ölmüş duygularımı yeşili solan mezara yatırıyorum, hüzünler toplayarak yalnızlığıma ,dağılan karmakarışık hayatın bilinmez kollarının bırakıyorum kendimi

olumlu

İstanbul Ve Ben

Bogazda ucan her martıda umutlarım gizli benim..Hepsine de fısıldadım umutlarımı...Parlayan bir ışık görürlerse onun benim umudum oldugunu söyledim onlara..

üzgün

Sana Geldim İstanbul

Hiçbir çağa özlem duymadan ve ayak uydurmadan, göğsüme yasladığım azgın deniz gibi, bir kuyruklu yıldız, bir kırık tekne, bir paranoya gibi, tiner çeken köprü altı çocukları gibi geldim sana. sürgün ve gemileri yakılmış bir mahkum olduğumu bilerek, son

üzgün

"M" İçin

bilinç altının bile geride bıraktığı bulanık geçmişine sığınıp temize çekti kendini.
işte…
bu kadar basitti!
hayallerini pazarlar birkaç kadın’ı daha altına alabilirdi.
nasıl olsa daha gerçek aşk’a vakti vardı.

nostaljik

"Kuşu Hicran Getirir, Dalgası Hüsran Götürür;"

Bir adanın öyküsü bu; topraksoylu bir halkın denizle kurabildiği ilişkiyi anlatan trajikomik bir öykü. Binlerce yıllık geçmişinin önemli bir kısmında deniziyle varolan, altı tarafı denizlerle çevrili, yaşlı, kocamış bir kentin balıkları binlerce yıl dillere destan, kitaplara konu olan bir kentin, Şehr-i İstanbulun yedi mil açığında sessizce cezasını çeken

Başa Dön