Gelinler ve Damatlar
Anne ve baba çocuğunu bağlı yetiştirdiği vakit hiçbir zaman yalnız kalmaz, oysa bağımlı birey yetiştirdiğinde hiçbir zaman o çocuk iyi bir aile kuramaz
Anne ve baba çocuğunu bağlı yetiştirdiği vakit hiçbir zaman yalnız kalmaz, oysa bağımlı birey yetiştirdiğinde hiçbir zaman o çocuk iyi bir aile kuramaz
Bizler gece bekçileriyiz. İnsanların en hassas zamanlarında en yakın dostları haline gelir , önce sever bedenlerini sakinleştiririz. Sonra en ummadıkları anda ruhlarını bedenlerinden çekip, kayboluruz sabahın ilk ışıklarıyla.
Ay ışığındaki gölgeler gibisin karanlıkta kaybolan, bir var bir yok olan. Şimdi uzun bir yoldan gelmiş yolcu gibiyim gecenin karanlığından han kapılarına doğru yürümüş, kapalı kapıları aralayıp davet edilmeden içi girmek isteyen. Bir adım sonra sen, bir adım geri yalnız ben. Hangisini seçmeliyim ki bilemedim zaten. Yazmak istedim,
Tutkuların serbestçe dolaşma kabiliyeti, onların sizde ne kadar süre yerleşik durumda kalacaklarına karar vermekten geçer. Çoğu insan bunun farkında bile olmadığından, elinden uçup giden tutkular, atmosferde dolaşır durur. Boşa giden hayatlardır aslında bunlar. Tutkudur bir ruha şeklini veren, et değil.
Yazarken bile insanı kasan sözcüklere birer örnek verin desem acaba aklınıza ilk olarak ne gelirdi. "O kadar çok ki hangisini söylesem" dediğinizi duyar gibiyim. Sizler içinizden geçenleri düşünmeye devam edin ben de kendi aklımdan geçeni sizinle paylaşayım.
Siz benim dedikleri mi bir uygulayın.
Aman efendim. “Aman” demeyin.
Sonucu harika olacak.
Gün gelir eskir her şey, eskitilir. Bir köşede unutulur gider, tozlar içinde yeniden hatırlanacağı günü bekler.
Gece'nin duyguları açığa çıkaran gizemli karanlığı...
Kalabalıklar arasında keşfedilen duygular.
Bir adam uyuyor yan odada zamansız horultularından rahatsız oluyor yalnızlığım. Sonra daha önce hiç duymadığım bir fısıltı işitiyorum uzaklardan "Gitmelisin" diyor bana titreyen sesiyle "uzaklaşmalısın"
Karanlıklara sarıldığın zamanlarda, sen uyurken yanlışlıkla açtıkları lamba gibi karşına çıkıyor. Sen fazla umursamayıp, kendin kalmaya çalışıp onu fazla sevmemeye çalışıyorsun. Çünkü biliyorsun. Gardını ne kadar düşürür ve ne kadar birine bağlanırsan o kadar incinirsin.
Aşk nedir, ne değildir, neler getirir, neleri götürür. Kısacık, bir solukluk bir anlatımı.
Yıllar önce karşılaşıp çok sevdiğin,sonradan kaybettiğin bir hayalin peşindesin hala.Gerçek hayatta olmayacak bir sevda arıyorsun.Bu son kanıtıydı yalancı aşkların…Seni incitip kıranlara inat ve kendi seviyen bir çoğundan üstünken sen yolunda devam etmelisin.Çok sevmediğin ama gerçekten sevildiğin bir kalbi beklemelisin bundan sonra.
ne sevebilir ne kaçabilir olduk..
her şey korkudan
her şey kimsesiz olmaktan ötürü...