Siyah
Sevmişti bu kısa yalnızlığı, onu üşüten yağmuru ve sessizliğin içinden gelen buhran dolu kendi sesini, düşüncelerini.
Sevmişti bu kısa yalnızlığı, onu üşüten yağmuru ve sessizliğin içinden gelen buhran dolu kendi sesini, düşüncelerini.
İlk gafiller tarafından vurulduğu aşk!.Ve ilk gafiller tarafından yazıldı sürtük ve süregelen hikaye
Ben biraz errrkekleri çekiştireceğim yüksek müsaadenizle! Eh yazının başlığı 90-60-90 kıvamında seks kokunca, onları anmamak ayıp olur değil mi? Ne de olsa seks, onların tek-elinde, diktasında olan bir meşgale..!
Efendim ben deniz bir kısım erkeklere,
Senden önce yoktu bekleyenim, yoktu dinleyenim, yoktu özleyenim, hatta özlediğim...
İyi ki varsın iyilik meleğim !
Tut ellerimi, sıkı tut, sakın bırakma....
Bir Şarkı çalıyordu...O an durup kaldı orda iki tırnak arasında sığdırabildi ancak...Yaşamı aslında o şarkıda gizliydi,şimdi o şarkıyla başlayan ama iyleşmeyen yaraların şerefine vurmak için hayatın dibine oda kelimelere can verdi işte şimdi bu yazıda atan kalp ...
Gülüşlerime hüzün saklı.Onu görmenden korkuyorum. Mutlu iken zaman çabuk geçermiş. Zamanın geçmesinden korkuyorum. Girdiğim zaman tünelinin ucundaki ışıktan korkuyorum. Kalbimi sana emanet etmekten korkuyorum. En kötüsü de bir ömür sana sevdalı kalmaktan korkuyorum.
"Belki hayat olmadım ama dünyana bu denli girdimse sen izin verdin ve ben seni bulduğumda yüreğim bomboştu, yaşamın tüm benliğinde hayatı sürüp giderken seni buldum.."
Duygusallık nedir? Kimler duygusal statüsünün içine girer? Duygularını; ulu orta, herkesle paylaşan daha mı duygusaldır? Duygusunu ruhunun derinliklerinde bir sır gibi saklayan duygusuz mudur? Yoksa duygusallık; gözden doğup, kirpiklerden süzülüp, bir kolu şakaklardan diğer kolu burun kenarlarından akıp, yürekte çağlayan, his dünyası haritamızdaki bir nehrin ismi midir? Veya
Hayır beni üzdüğün için değil. Hayır yalan söylediğin için değil. Hayır hemen yeni sevişmelere, sevişlere, öpüşmelere koştuğun için de değil. Hani birlikte çektirdiğimiz bir resim vardı ya, hani fotoğrafçının camekanında duran.
Karşıdan gelen o değildir. İçinizde gelmesini çok istediğiniz kişinin, gelmemesinin hesabını sorgularken aslında sadece kendi kendinizi avutmanın haklı gururunu yaşarsınız.
Dünyanın tüm servetinin, sadece %1 nüfüsunda bulunduğunu söylüyor radyo. Sadece bunu söyleyip susmuş gibi. Kocaman bir sessizlik, ardından yayılan dalgalar gibi aklıma, durdurulamayan savaşları getiriyor. Tüm bunlar, koca evrende, bir iğne deliği kadar olmayan biz için büyük değildir de nedir ?
Kime git desem, kalası var bu viranede. Kim ki bir akşam vakti soyunup hazırlansa bana, indirse çiçekli elbisesinin ince omuz askısını gösteriyorum ona cehennemimi …
Çok kez giden bir sevgilinin geri dönmesi için ağıt yakar yürekler... Dilekler, dualar ona yeniden kavuşmak içindir. Oysa benim yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var, sevgi de olsa, aşk da olsa, eğer size acı veriyorsa, silip atın hayatınızdan...
Hep bekleriz geleceği, o bilinmeyen, gizemli gelecekte neler vardır kim bilir? Oysa yaşanıp tükenen zamanda da bilinmeyenler yok muydu? Bilinilir olan.