Düşündüren Sözler - 38
\*Evet, öğüt ver; ama gizlice ve sessizce \*Yıldızları tutamam. Olsun. Bakıyorum ya, bu da yeter.
\*Evet, öğüt ver; ama gizlice ve sessizce \*Yıldızları tutamam. Olsun. Bakıyorum ya, bu da yeter.
İnsan kendini onarmak adına hep başkalarından bir şeyler koparır. Taş üstüne taş bırakmaz. Böyle insanlar hep başkalarının yaşamı içinde bir gecekondu olur. Çaldıklarını kaptırmamak adına da, kendi kapısında köpek gibi havlar. Böyle insanlara yaklaşayım dersen, ısırılmayı göze almalısın. Eğer benim ağaçlara sevgim varsa, hep bu it sürülerinin arasında
\*Vicdan, yargıcı da yargılayacak olan yargıçtır. \*Hayallerimizi sansürleyen başkaları değil, kendimizdir. \*Yalnızlığa alışık değilse, terk edilmek öyle bir koyar ki insana
Güle güle Gülce! Sen şimdi yoldasın. Umarım güzel anılarla gidiyorsun buradan. En kısa zamanda yine gel. Eksik bıraktığım şeyleri tamamlamak istiyorum. Seni çok ama çok seviyorum.
Hani suya sabuna dokun derler ya; çok doğru bilmişler. Suyun olmadığını düşünmek bile ürkütür beni. Her yıkanışta şükrederim , bol bol akıtırım suyu severim .
İsraftır bilirim ama ne çare.....J)).
İnsan varlıkta, yokluğu karıştırırmış ki başına gelinc
Yalnızlığın özgürlüğe beşten bile çok bastığı zamanlardı onlar…Öyle zamanlardı ki, ağlamaklı bir özlem duyuyordum her yerimle.İçeride, nedenini bilmediğim kavgaların olduğu, bir türlü birbirini anlamayan duygular;belki de büyüyünce anlayac
Mutluluk kendi sandalımdır. Bu sandalda, kürek mahkumuyum. Özgürlüğüm ise yine kendi ellerimde. Ne kadar denize düşüyorsa gölgem, o kadar aydınlıktayım. Güneşe doğru yol almaktayım. Ufkum renklerin her türlüsüyle dolu. Küreklerim bazen mor bazen kırmızı. Sular yosun tadında, balık tadında. Yüreğim mangal kıvamında. Kendi açlığımı kendim dindirmekteyim. Kimseden yardım
Ben üç yaşımdayken eve bir beşik geldi. İçinde çirkin, buruş buruş, sürekli ağlayan, ellerini kollarını sallayan bir bir bebek. Kardeşin dediler. Anneannem'' Senin pabucun dama atıldı''dedi. Günlerce karşı evlerin damlarına bakıp pabuçlarımı aradım.
bazen bir tepsi baklavaya benziyorum. başka bir mutluluk tadında da olmak istemiyorum. çörek tadı mutlulukları, hamburger tadı mutlulukları sizin olsun diyorum. anca baklava tadında mutlu oluyorum ve dahası şeker oranım iyi, kıvamım iyi oluyor. hele şöyle güneşte içim ısınınca ooo hayatın tadını ta içimde hissediyorum.
Şimdi senin çalışma masana oturmuş, sana hitap etmeyi düşündüğüm satırları karalamakla meşgulüm. Bunu duyar duymaz tepkinin ne olacağını gayet iyi biliyorum: “Aman babaaa, gene benim odamı mı buldun, yazmak için?
İçeriden dışarıdaki yağmurun cama vuruşunu anlamalısın. Dudaklarını cama yaslayıp soğutmalısın. Sağ elini yumruk yapıp bebek ayaklarını camın buğusuna yapıştırmalısın...