Ölüm Anında Görülen Tünel ve Işık
İnsanlar inanmak istiyor. Gerçekler başka şeyler söylüyor.
İnsanlar inanmak istiyor. Gerçekler başka şeyler söylüyor.
En çok da arınmaya çalıştıkça çoğalan günahlarını, bana duyduğun o yapay kini, apansız hortlayan, saklamaya çalıştıkça eline yüzüne bulaşan o başıboş kederini sevdim.
Basilmis bir mührün hükmü yoktur artik. Kendi cümlelerime katabildiklerim adina alnimda tasidigim mühürlerin eskisi olmak etkisiyle. /Icinde bulundugum bir haritanin uzakligi kadar yasiyorum herseyi. /Uzaktan ama eskizsiz../Uzaktan ama eksiksiz..
İlgi: "Vitamin Haplarımı Çiçeklerime Verdim"
Keşke elim kırılaydı da vermez olaydım.
Bazen en zor soruları çözersin de, en basit soruda hata yaparsın. İşte o hata hayatta yaptığın en büyük yanlışlık olur. Sen benim en büyük hatamsın, tıpkı en basit sorularda yaptığım gibi.
Yine geç kalmışım...Hep böyle yaparım zaten...Vaktinde hazırlanamam hayata, hep yanlış zamanda yanlış yerde olurum.
En olmadık yerlerde akmak için adeta çırpınan göz yaşlarımın varlığından yoruldum.
Gri bir bulut gelir kentimin tepesine ve mutsuz maskelere döner tüm yüzler, her yüzde gülümsemeni ararken anlamsız ve manasız karakterler tanırım kadın kılığına girmiş ucubelerden, korkarım mutsuzluktan ve ben seni özlerim..
Oruç Baba : Benim böyle bir becerim yok. Falcı olsaydım, moral verici yalanlarla karşımdakini kandırmaya çalışırdım. Varlıklı olsaydım maddi yokluklar nedeniyle hayatından memnun olmayanlara bir şeyler bağışlardım. Ancak gene de geçici bir mutluluk olurdu bu.
-Ne kadar kendini etrafındakilere sevdirmeye çalışırsan o kadar antipati toplayabilirsin. İnsanlara seni sevmelerini öğretemezsin.Bırak bu konudaki kararı onlar kendileri versinler.
-“Ben kötüyüm,ben beceriksizim” diyen birisi “Hayır,öyle değilsin” sözünü duymak için can atar.
Kısacık bir paragraftan dünyaya taşacak kadar özel olmana ithafen yazıyorum bu satırlarımı. İnsanı deli eden mükemmeliğine ithafen yazıyorum bu satırlarımı.Tek bildiğim, bu en kısası ve en anlamlısı…
Bir masal böyle yazılır işte hayat... Sen bulanıklaştırsan da, göğü, denizi, içimdeki tanrı hepsini siler atar... Anlar anlamlanır... Dokunuşlar hayat verir...
“Gitme” demedim sana... Hakkım yoktu bunu istemeye... Daldan düşen yaprak oldum, dağ başındaki kar oldum, yaralı bir kuş oldum, yol kenarındaki taş oldum... Sustum... “Gitme demedim, diyemedim... Sustum, kimseye bahsetmedim sende