ve ihtimaldir ki... oturmuş olabileceğini düşündüğüm bankta oturdum.
yine ihtimaldir ki geçip gidenlerin içinde sende vardın.
" sevimli yüzün hüzne dünüşüyordu"
kalktım bir bara teselli olmaya gittim... 3 arjantin bardağından,bira içtim.
ya uzun zamandır içmediğimden ya da fazla efkarımdandı hemen sarhoş oldum..
çıktım bardan yalpalaya yalpalaya dolmuş duraklarına geldim.
alışkanlıktı ellim telefona gitti....
kayıtlarda izin bile yoktu
kuzguncuk sahili yine esiyordu..soğuktu ve tankerler geçiyordu boğazda.
bir "oruspu " edasıyla karşımda duruyordu.istanbul.
sonra boğaz köprüsüne takıldı gözlerim....
küçükken köydeki evimizin duvarında yılını bilmediğim asılı bir takvim vardı.. ve o takvimin sayfalarından birini boğaz köprüsü süslüyordu..
durmaksızın gider gelir takvimdeki o sayfaya
bakardım
küçüktüm... köyümüz de araba bile geçmezdi. traktörlerin arkasından koşarken en okkalı dayakları yerdim babamdan
belki sırf bu yüzden büyülü geliyordu o resim...
ve dün gibi hatırlıyorum... takvimdeki boğaz köprüsüne bakarken.. bir gün gerçekten görebilecekmiydim.
kaç yaşındaydım hatırlamıyorum.. ama şimdii eşekkk kadar olmuştum ama "adam "olamamıştım.
ve hayal bile edemediğim o boğaz köprüsüne yakın oturuyordum...o gizemli o büyülü köprü tam karşımdaydı.
ben istanbulda yaşıyordum..İstanbul anlamsızlaşmıştı bana,
çocukluğum ise köyde kalmıştı.
Sildim yine başa döndüm.
acılar aynı değişmeyen ise şekli,
alıp başımı gideceğim desem,her yerde kanıyorum artık...!
Hayat çok acımasız ....
ve pis pis gülüyor bana.......
bir okyanusu, avuçluyorum sanki....
ve ben durmadan avuç avuç okyanusu avuçluyorum.
seni unutmadım
seni unutmadım
biraz yorgunum... birazda kızgınım
suskunluğumu bağışla...
özledim seni....!