Bilimselde
İlk Yirmi |
1
|
|
|
 |
Hiç kuşkusuz ki canlı veya cansızlar nötr durumuyla en az bir enerji tüketimi içinde olurlar. Evrendeki yıldızlar, kara delikler gibi enerjisi çok çok artmış enerji öbekleri, nötr veya düzenli yapıların enerji verici beslenim kaynağıdırlar.
|
|
2
|
|
|
 |
Bu yazıya bilimsel denemez sanıyorum. Sadece bir denememi anlattım. |
|
3
|
|
|
 |
"Servet düşmanı, millet düşmanı, ezan, bayrak düşmanı" diye gruba bağlılık duygularınızı bilişsel düzeyde azalttıkları gibi; Yine "vatan sevgisi, millet sevgisi ölürsem cennetliğim gibi şehitlik" söylemleriyle gruba bağlılık temelli utanma duygularınızı bilişsel olarak çoğaltırlar. |
|
4
|
|
|
 |
Yüksek potansiyelin düşük enerjili (açlık veya boşluk) alana doğru olan akışı nedenle yüksek enerji burada açlık gibi bir parça belirişler (enerji zayıflığı olmakla) eksiği tamamlayacak yeni bir olgu ve olayların biçimlenişine yönelmekle hayat, (açlığın, olgu ve olay) doygunluğuna (şarjına) dönüşür. |
|
5
|
|
|
 |
El mana anlayışı içinde eksik olan “ortaklaşmaydı. Ortaklaşma süreci zaten doğaya yönelimle olan kişilerin “yönelimle olan eylemlerini” ortak aştırıyordu. Ortaklaşma karşılıklı olarak kişilerin eksiğini birbirinde tamam ettiği süreçlerdi. Ortaklaştırma kendi kendisini başlatan ve kendi kendisini devam ettiren süreçti. |
|
6
|
|
|
 |
2023 seçimleri yaklaştıkça Türkiye’de muhalif siyasi partiler de Erdoğan başta olmak üzere, Ak Parti’ye karşı saldırıların dozunu arttırmaya başladı. Peki nasıl oluyor da onca saldırı ve itibar suikastlarına rağmen Erdoğan kan kaybetmiyor, tersine güçlenmeye devam ediyor?
|
|
7
|
|
|
 |
Yazı tura gibi para fırlatma örneği makro durumu değiştirmez. Oysa para atma yerine iki atomu sürecin içine dâhil edersek atomlar girişir. Girişme sonrasında mikro durum, yani öz değişir.
|
|
8
|
|
|
 |
Cansızlar elektron transferli "+ ve - yük bağlamında ve moleküler bağlamla" aktif veya inaktif düzenli olup "seçici" olmaya hem pasif hem de aktif eylemleriyle yönelimlidirler. |
|
9
|
|
|
 |
Eşitleşme yansımasında MÖ. 73 de Spartaküs gibi, MS.840-886 yılları arasında kuzey Afrika ve Irakta Abbasi Halifelerine karşı başlatılan zenc ayaklanması gibi "dirençler" çıkacaktı. Biat yansımasında kadere boyun eğişin tevekkülü çıkacaktı. |
|
10
|
|
|
 |
Emperyalistler ve baş emperyalist Sam Amca ve aveneleri uzuneşek oynamayı çok severler. Uzun eşek oyununda Sam Amca yastık olur ve mazlum milletlerde başlarını birbirlerinin bacak arasına geçirerek altta kalırlar, her zaman üste çıkma umutları olsa da genellikle alttadırlar. Sam Amcanın aveneleri tek tek alttakilerin üstüne atlarlar. Daha sonra o bilindik cümleleri söylerler ''Pensilvanya İmamı alttan verir samanı üstten çıkar dumanı çattı pattı kaç attı.'' Altta ki vatandaşlar çoğu zaman çatıp patıp söylenen sayıyı bilemezler... Uzun eşek oyunu böylece sürer gider. Yastık bazen değişir, oraya başka başka biri gelir, ama sonuç değişmez... |
|
11
|
|
|
 |
Bilgi, buluş, tasarım, araştırma geliştirme şu veya bu biçimde, eninde sonunda insanlığın gelişmesi ve insanlığın kullanımı oluyordular.
Üretim hareketi olan eylemler, kişisi aklı, kolektif aklı, teknik teknolojileri etkiliyordu. Kişisi akıl ve kolektif akıl da; üretimi, bilişi, buluşu ve teknolojik eylemleri etkiliyordu. Bunlar bir sarmal ve zorunlu olarak karşılıklı bağıntı girişmeydiler. |
|
12
|
|
|
 |
Buradaki köşkerlerin tarımcıları giydirmesi. Tarımcıların da köşkerleri beslemesindeki MANA anlayışı vicdani değer yargısı içinde adalet, sadaka, acıma, lütfetme, velinimeti olma, hayır dua alma gibi köleleşişi absürt anlamlarıyla, yoktular. |
|
13
|
|
|
 |
Yani oyuk eylemi tekrar oturulmayı çağırır. Bu olgu da öz yineli hareketlerin temelidir. Bu kendisini çağıran temel üzerine bindirişler yapılır. Nötr olmuş ikili durum yüklerine dıştan bir kuvvet uygularsanız nötr durumlu yükün biri nötrlükten ayrılıp bir alan içinde gider. |
|
14
|
|
|
 |
Doyma hali zamanla ve türlü enerji sarfları nedenle eksilir. Boşalır. Bileşenlerine ayrışır. yani eksilme; boşalma, acıkma olarak ayrışır. Her iki tür belirme uyarılmış iyon hareketidir. İyonize eylemler seçme ayıklama yapacak çekme-itme yapmanın iyon hareketine dönüşürler. |
|
15
|
|
|
 |
Burada bir geri bağlanım yapıp şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Kolektif alan oluşurken kişinin bir birim ve beş parçalı bitişik zamanı tek tek düzenlemeye tabi olur. Beş parçalı zaman tek tek eş güdümle başlayan zamana dönüşür.
İşte tekil kişiler üzerindeki beş parçalı bitişik zaman, kolektif alan içinde ayrı ayrı zaman olgularına dönüşecekti. Ayrı ayrı ama birbirine bağıl oluşan bu olgular tek tek savunmacı, bakıcı, avcı gibi isim alacaktı.
Hem de üreten ilişkinin bileşen ayrılan dağılım yansımaları içinde “daha adı yokken demet edilen ekinin” gibi anlatımlarla süreç isim koymanın ve tekil kişi ile bitişik zamanın kolektif organizasyonla ayrışmanın “yaratılış hikâyelerine” dönüşeceklerdi. |
|
16
|
|
|
 |
Kolektif alan, kendisini özelleştiren iştaha göre bir kezlik dağıtılıyordu. Hikâyeye göre ilk dağıtım sürecinde kolektif güç kimi kişilere verilmişti. Her şey dört dörtlük değildi. Bu eylem alanına göre yaşandıkça aksamaların düşünce, eylem, söylem davranışları ortaya konup geliştirilecekti. |
|
17
|
|
|
 |
Böylece yükseltgenmekle ayrışan enerji paketleri iş yaptıktan sonra indirgenip ilk durumun nötr haline geçerler (geri bağlanım yaparlar). Ayrışan süreç oyuk ve yük hareketinin tekrar birbirini tamamlamasıyla sonuçlanır.
|
|
18
|
|
|
 |
Ne kadar kundura demekten kasıt; kundurayı yapan sektörün nüfus sayısı kadar bir nüfusun besin teminini karşı taraftan buğdayla karşılanması demek olan MANA anlayışıydı. Ya da buğday üreten sektörün nüfus sayısı kadar bir nüfusun kundurasını da kunduracıların sağlayıp giydirme yapacağı MANA anlayışıdır.
|
|
19
|
|
|
 |
İmanın ilk bildirgesi içinde kölelerin mülk sahibi efendilerine karşı kutsayıcı bir anlayış çerçevesindeki eylemleriyle efendilerine sadık olmaları şarttı. Köleler efendilerine teslim olacaktı. Hem de köle imanı gereği bir köle "teslim olanların ilkiyim" diye övünecekti. |
|
20
|
|
|
 |
El mana anlayışı ideolojik düşünceleriyle kolektif akıldan kopmuştu. Mülk sahibi bazlı söylem ve fiili kolektif alanın merkezine oturtmuştu. Mülk sahibi gibi yanılsamaları nedenle inanıcı düşünce nereden kalkıp; nereye gelmişti? Kolektif alandaki üreten kolektif düşüncelerden kalkıp, sonu gelmez hayallere yelen fikir çıvlaması çıkmazın kısır döngüsü içine gelmişlerdi.
|
|