Kapı
(veysel kaygusuz) 25 Şubat 2004 |
Bireysel |
| |
(yüzü dağılıyor birden. evcilik oyununda mızıkçılık yapan bir çocuğum sanki. gözleri, bakışları bana bunu duyumsatıyor. pişman oluyorum. güçlü durmalıyım karşısında. bu oyunu bitirmeliyim. önünde durduğum kapının dışında hep sürdürdüğü |
|
Sis
(veysel kaygusuz) 20 Şubat 2004 |
Bireysel |
| |
Efkan, Neslihan benim kahramanlarım.Onlarla okuyucuya bir şeyler duyumsatmaya çalışıyorum."Küçük insanlar" diyebileceğim kahramanlarım ne yazık ki mutsuzlar.Bir de kızları var:Nisan.Bir aşk çocuğu Nisan.Ancak Efkan ile Neslihan'ın belki de tek ortaklığı a |
|
Geçmiş Bahar Sayıklamaları
(veysel kaygusuz) 25 Şubat 2004 |
Bireysel |
| |
Bir kadını anlatmaya nereden başlanır?
Adından mı?
Sevgilinin adı...
Sevgilinin adı bir öykünün son cümlesi olur ancak. Adından sonra cümle cümleler susar çünkü!
Bir kadını anlatmaya nereden başlanır?
Korkusuz sunduğu inceliğinden tabii ki! Pürüzsüz |
|
|
(Yalnızdı(m) ... Yaylacık'ta... o deniz evinde... )
Parantez içine alınmış bu kısa cümlenin koca bir hayatın kısa bir dökümü olduğunu kalem öğretti bana.
Kalemden öğrendiklerime "öykü" diyorum artık!
Tahta döşemeli geniş bir salon. Mutfak ve banyo. Bir de usul, ince intiharlarıma tanık saman kağıtları: kitaplar... Bir canlının intiharlarına tanık olanların canlı olmaması ne acı! Eski bir tülün ardında kalan o kirli camlı pencereleri de hesaba katmak gereksiz. Zira cansızlar hanesine biz cansız eklemekten öte bir getirisi olmayacak bunların bu öyküye...
Dört duvar... Duvarlara eğreti iliştirilmiş siyah - beyaz, kara kalem ölü, yaşlı insan yüzleri...
- hepsi de gizli bir çağrı intiharın eşiğine.-
Hükmünü yitirmiş bir öykü benimkisi.
Öykündüğüm öykülerin kurmaca yalnızlığı...
O da mı kurmacaydı? O küçük deniz evi ağlamaları? Tuzlu sular? Vernikli ahşap kokusu? Genzimi yakan geçmiş özlemi? Ağır suskunluklar? Deniz grisi, dalga sesi? Küf yeşili? Ve tütün? Ve anason? ...
|
|