Eski Sevdalar
(Rahime DÝLEK) 30 Mayýs 2006 |
Bireysel |
| |
O akþam, dönüþ biletini ayýrtmaya ilçe merkezine gidiyorsunuz. Yürüdüðünüz kývrýmlý yol geceyi bir perde gibi üstüne çekip, hýzla karanlýklara gömülüyor. Cýrcýrböceklerinin yaygarasýna karýþan garip ýslýklar, köpeklerin uzaklardan gelen havlamalarý! Kurumaya yüz tutmuþ derenin üzerindeki alçak köprüyü geçerken, sesi kesilen kurbaðalarýn suya atlayýþlarý! Tenine saðanak gibi inen ürpertilerden yorgun, baþýný kaldýrýyorsun; binlerce yýldýza ýþýltýsýný veren gümüþ renkli ay, katran karasý gökte parlýyor! Dünya düþünemeyeceðin kadar büyük; sen onun üzerinde soluk alýp veren yaratýklardan biri, en deðersizi, küçücük bir ayrýntýsýn. Her þeyin sonu, koyulup aðdalaþmýþ bir ölüm duygusuyla çürümüþlük kokusu! Þimdi düþüncenden silinmiþ bile olsa, seni beklediðini bildiðin renkli bir karabasan var uzakta. Ne gözyaþlarýnla, ne de bunalýmlarýnla hesaplaþabildiðin baþ belasý bir kent!
Bir otobüse binip gitmeler mi her þey; yoksa, gittiðini sanarak kalmalar mý; yalnýzca sonu ölüm olan, gitmelerle kalmalar arasý eski sevdalara varmalar mý?
|
|
|
"Uzakdoðu seller altýndayken, Ortadoðu’da sönmeyen bir ateþ var. Dünya kan ve kinle dönüyor, çocuklar her yerde ölüyor! Ýnsanoðlu yine de benim aðzýmdaki köpüklere hayretle bakar!" diyor "Sara" adlý öykümün kahramaný.
Acý, baþkalarýna da ait olsa, bazen insaný soluksuz býrakýr. Çaresizliði iliklerinize dek duyarsýnýz. Yaþamý eski rayýna oturtmak, oturtabilmek neredeyse olanaksýzlaþmýþtýr.
Böyle zamanlarda ben, týpký kapana kýstýrýlmýþ fareler gibi dönenip dururum ruhun karanlýk dehlizlerinde.
Benim için, baþ edemediðim acýyý beyaz sayfalara kusmanýn tek yoludur yazmak.
|
|