..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Doğa ve Dünya > Levent Ertürk




3 Ağustos 2011
Plazmodyum  
Levent Ertürk
Tarihin verdigi cok aci bazi dersler olabiliyor. Bu en aci derslerden biri, sadece sakkada sukkada kilic sallamakla bir yere kadar gidilebilecegi, bundan sonra ise cokusun kacinilmaz oldugu gercegi. Bizler kilic sallayip, bir takim askeri nizamlari tatbik etmeye, cogu yarar saglamayan tartismalarla birbirimizi girtlaklamaya devam ederken, eloglu bazi pis isleri yapmis. Bu pis isleri yapanlar, bir sure sonra yavas yavas ustunluklerini kabul ettirmisler. Nedir bu pis isler ? Mesela, bir sivrisinegin sindirim sistemini incelemek olmasin ...


:BFBA:
Tarihi yorumlarken, genelde gundelik siyasetin etkisi ile ideolojik ve yari dinsel cikarimlarda bulunuyoruz. Huyumuz boyle, seviyoruz bu isi. Pis gavurlar Balkanlarda mehmetcigi oldurdu, icimizdeki donmeler ihanet etti diye diye analizler yapiyoruz. Su donme dediklerimiz ise, yabanci degil canim, atalarimizin zamaninda Bulgaristan'dan, Yunanistan'dan, Romanya'dan, koy basip milleti oldurdukten sonra kacirdiklari ve sonra Istanbul'de yetistirip yeniceri ocagina veya akilli biri ise enderuna aldigi cocuklar. Yani, once donme yapiyoruz, sonra sucluyoruz. Uzun mesele. Gecelim.

Fakat ne yazik ki, tarihin verdigi cok aci bazi dersler olabiliyor. Bu en aci derslerden biri, sadece sakkada sukkada kilic sallamakla bir yere kadar gidilebilecegi, bundan sonra ise cokusun kacinilmaz oldugu gercegi. Bizler kilic sallayip, bir takim askeri nizamlari tatbik etmeye, cogu yarar saglamayan tartismalarla birbirimizi girtlaklamaya devam ederken, eloglu bazi pis isleri yapmis. Bu pis isleri yapanlar, bir sure sonra yavas yavas ustunluklerini kabul ettirmisler. Nedir bu pis isler ? Mesela, bir sivrisinegin sindirim sistemini incelemek olmasin ...

Yazinin konusu, plazmodyum. Pek soylu bir konu degil. Aslinda ben de ezilen kardeslerimizin demokratik haklarini ele almak isterdim ama hayat sadece "hakkimi isterem" diye yirtinmakla yurumuyor. Bu hayatin icinde plazmodyum da var ...

***

(Kaynak: Olaganustu buluslar. Tubitak yayinlari.)

Tarih boyunca sitma, milyonlarca insani olume gondermis. Yuksek ates, terleme, bulanti ve titreme nobetleri ile kendini gosteren bu hastalik, beyne yerlestiginde ise kasilmalara, anormal davranislara yol aciyor ve ardindan sancili bir olum sureci basliyor. Asya, Afrika ... her yerde karsimizda. Amerika ic savasi sirasinda, askerlerin yariya yakininin sitmaya yakalandigi tahmin ediliyor.

Insanlar cok eski caglarda bile sitma ile batakliklar arasinda bir iliski oldugunu anlamislar; fakat kimse bu iliskinin ne oldugunu cozememis. Eski bir Romali bilgin Markus Terentius Varro (M.O 116) ciftlik evi kurmak isteyenlere batakliklardan uzak durmalarini tavsiye etmis. Hatta daha ileri gidip, havada dolasan bazi ufak hayvanciklarin insan vucuduna girip onu hasta ettiklerini one surmus. Olumler surup giderken, bazilari batakliklardan ugursuz bir "pis havanin" yayildigini ve solunum yolu ile, veya yiyeceklere bulasarak insanlara musallat oldugunu dusunmusler. Sitmaya verilen "malaria" ismi Italyanca'da pis hava demek. Boylece yuzyillar gecmis ve bu pis havadan etkilenen sayisiz insan erken yasta hayatlarini kaybetmisler.

Cezayir'deki Fransiz ordusunda cerrah olan Charles Louis Laveran 1880'de hastalik uzerinde calisirken bir suru hasta insanin kanlarini incelemis ve cok onemli bir sey bulmus. Alyuvarlarin icersinde mikroskobik bir canli dolasiyormus. Bu canliya, tekil plazmodyum, cogul plazmodya ismi verilmis. Plazmodyum, biyolojik acidan bakterilerden daha karmasik yapida olan tek hucreli bir canli turu. Bilim cevreleri, hastaliga bu canlinin sebep oldugunu anlamislar ama nasil bir yasam dongusu oldugu aciklanamamis. Genelde, icine plazmodyum karisan sulari icmekle gectigi varsayilmis. Ingiliz hekim Albert King 1883'de bir makale yayinlayarak sitmanin ozellikle batakliklar, sazliklar, ormanlik alanlarda cok goruldugunu ve buralarda cok sayida sivrisinek yasadigini hatirlatarak, hastalikla sivrisinekler arasinda bir baglanti kurmus. Bazi tartismalardan sonra, sivrisinegin plazmodyumu icme suyuna tasidigi ve sudan icenlerin hastalandigi dusunulmus.

Boylece geldik, sitmaya oldurucu darbeyi vuran Britanyali hekim Sir Ronald Ross'a (1857-1932)

Ross, 1881'de askeri cerrah olarak Hindistan'a gider, sitmanin burda ne kadar bulasici oldugunu gozleriyle gorur. Sitma ve sivrisinekler arasindaki iliskiyi anlatan makalelerden haberi vardir ve bu esrari cozmek icin 1883 yilinda sivrisinekleri toplamaya ve incelemeye baslar. Zaman icinde, sivrisineklerin cok cesitli turleri bulundugunu anlar.
Sitmali hastalarin alyuvarlarindaki plazmodyumu kendisi de gorur. Eger sinek ile hastalik arasinda bir baglanti varsa, bu plazmodyumun mutlaka sivrisineklerin bir yerinde sakli durmasi gerektigini dusunur.

Her sey baslangicta basit gibi gorunmektedir. Soyle bir iki sivrisinekte bile plazmodyum bulunursa, sorun buyuk olcude cozumlenecektir. Cok kisa surede, durumun kendi zannettiginden daha karisik oldugunu farketmeye baslar. Zira pek cok sivrisinek turu vardir ve bunlardan hangisinin plazmodyumu tasiyabilecegi bilinmemektedir. Ayrica bir tek sivrisinegin bile mikroskobik olarak incelenmesi saatler almaktadir. Bunlar yetmezmis gibi, yakalanan sivrisinekler kisa surede olmektedirler. Ross, sitma hastalarini isiran yuzlerce sivrisinegi inceler. Ama hicbirinin icinde plazmodyuma rastlayamaz. Sonunda Hindistan'in en cok sitma gorulen ve sivrisinek kaynayan bir bolgesine gider. Burda kendisi de hastaliga yakalanir ve olumden zor kurtulur. Asistanlari ile birlikte yillarca ugrasirlar ve binlerce sivrisinek incelenir. Bu arada, hastaligi sivrisineklerin tasidigina dair kuramina inancini kaybetmeye baslamistir.

Arastirmalarla gecen 14 yillik bir surenin ardindan 16 Agustos 1897 gunu, nihayet talih yuzlerine gulmeye baslar. Asistanlari Ross'a daha once cok az rastladiklari 12 tane "anofel" cinsi sivrisinek getirirler. Ross, bir bocek bilimci olmadigi icin onlari kategorize edemez ve kisaca "benekli" diye adlandirir. Bu sivrisinekleri sitma hastalari uzerinde besler, sonra tek tek yakalayip, plazmodyumun iyice yerlesmesi icin bir kac gun bekletir. Ama bu arada sineklerden 9 tanesi olur. Alelacele kalan sinekleri incelemeye baslar. Ilk sinek, mikroskoba konulmadan once olmustur, bir netice alamaz. Kalan iki sinegi tesrih eder ve mikroskop lamina yerlestirir. Daha once her sivrisinegin her bir mikrometre karesi taranmistir ve bu tetkik gercekten yorucu bir islemdir. Son sinegi lama yerlestirince mikroskobun mercegini sinegin sindirim kanalina odaklar ve .... plazmodyum ordadir, hem de yuzlercesi ! Cogul olarak: plazmodya.

Bulusu onu cilginca sevindirmistir ama cok iyi bildigi gibi, bilimsellikte acelecilige yer olamaz. Oncelikle, bu canlilarin sinege musallat olan bir asalak turu olmadigindan emin olmalidir. Ayrica, hastaligin gercekten bu sinegin sokmasi ile diger bir canliya gectigi ispatlanmalidir. Ross, sonuca adim adim yaklasirken, askeri yetkililer onun bu sinek saplantisindan bikmislardir. Eylul 1897'de fiilen carpismak uzere cepheye gitme emri alir. Yogun tartismalar ve asistanlarinin gayretleri ile alti ayini ozel bir hizmete bagli olarak Kalkuta'da gecirmesine izin verilir.

Bilim bazen hos tesaduflerle de ilerleyebiliyor. Ross, Kalkuta'ya gonderildigi icin sinirlidir ama Kalkuta'da gozune bir sey carpar. Yoredeki kuslar, ozellikle serceler sitmadan dolayi olmektedirler. Bu harika bir gozlemdir, zira Ross, incelenmeye gonullu hasta aramaktan bikmis ama simdi diledigi gibi inceleyecegi bir suru denek bulma sansina kavusmustur. Serceleri de toplamaya baslar. Kisa suren bir arastirma, insandaki sitma turu ile, sercelerdeki sitma turunun farkli oldugunu gosterir. Ama bu cok buyuk bir sorun degildir, cunku her iki turun yasam dongusu birbirine benzemektedir.

Bu sevimli kuslar sayesinde, Ross, plazmodyumun bir yasam cevrimi icinde sinekten insana ve insandan sinege gectigini kanitlar. Bu dongude, plazmodyum sinegin sindirim kanallarindaki ceperleri oyarak iclerine yerlesmektedirler. Burda bir tur erkek ve disi plazmodyumun katilimi ile cinsel ureme gerceklestirilir. Surec icinde sivrisinegin bagirsak ceperlerindeki baska maddelerle temas eden plazmodyum oldurucu bir ture donusur. Sonra disari puskurtulerek tukuruk bezlerine ilerler. Sivrisinegin insani soktugu asamada, cikardigi tukuruk benzeri madde ile plazmodyum insan damarlarina girer. Sonra karacigere ulasip karaciger hucrelerini istila etmeye baslar. Karacigerde bu sefer farkli bir ureme yontemi ile bolunerek cogalir ve alyuvarlara yerlesir. Alyuvar icinde tekrar bolunur ve boylece hastayi oldurunceye kadar bolunmeye devam eder. Bolunme sirasinda bir kismi, tekrar sivrisinekler tarafindan cekilip sinege gecerler.

Ross'un bu yasam cemberi semasi, yillar icinde gayet detayli olarak defalarca cizilmistir ama hala ana hatlari ile bu bilimcinin gosterdigi sekle baglidir.

Sitma asisi gelistirilir fakat son derece degisken olan doga kanunlari yeniden devreye girer ve plazmodyumlar asiya karsi bagisiklik kazanirlar. Yine de bir suru insan olumden kurtarilir. Ross, 1904 yilinda ABD halk saglik kurulusu tarafindan, o yillarda yapimi suren ve sitma vakalari gorulen Panama Kanali insaatina davet edilir. Onerdigi denetim usulleri sayesinde bolgede hastalik izole edilir. Ross, bu calismalari ile once nobel odulunu alir, ardindan sovalyelik unvani verilir. Sitma ile mucadele hala devam etmektedir.

***

Dogrusu bu tarih dilimini okurken cok huzunleniyorum. Zira, Ross'un calismalarini yaptigi yillar, bizim bin tur calkanti icinde yasadigimiz ve birbirimizi hain, donme, kalles, murteci diye sucladigimiz yillardir. Hala ve hala durumu sadece askeri ve mali tedbirler ile kurtaracagimizi dusunurken, bilimsel meraki bir kenara attigimiz yillardir.

Aydinlarimizin cogu, meseleleri sadece dinsel-ideolojik planda aciklarken, dunyanin pek cok yerinde, Kalkuta'da, Afrika'da, Latin Amerika'da bazi insanlarin bin tur pislik icinde sazlik ve batakliklarda sivrisinek avina ciktiklarini farketmemislerdir bile.

Kimse kusura bakmasin ama ... boyle olur bizde aydinlanmanin tarihi.

Bu degerli bilimcileri saygi ile aniyorum.

levent



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Levent Ertürk kimdir?

1962, İstanbul doğumluyum. Bir reklam ajansında ve bir gazete yazı işlerinde çalışmaktayım. Çeşitli konulardaki görüş, eleştiri ve denemelerimi paylaşmak için yazıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Nietzsche, Erich Fromm, F.Kafka, Carl Sagan, Richard Feynman


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Levent Ertürk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.