Bildiðim tek þey, ben bir Marksist deðilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Hobi falan edinmeye çalýþtý ama saçma geliyordu bir süre sonra. Ahþap yontmayý denedi, bir iki tane kaþýk yapabildi ancak, daha ileriye gidemedi. Yeni boþandýklarý esnada karýsýndan bir telefon almýþtý, hiddet dolu konuþuyordu kadýn, söylemediðini býrakmadý. Neden bu kadar sinirlendiðini anlamýyordu kadýnýn, hala seviyordu da onu üstelik. Tamam, eskisi gibi deðildi belki ama ondan hiçbir zaman nefret edebileceðini düþünmüyordu ve kadýn telefonda baðýrýp dururken hiçbir þey hissetmiyordu, biraz þaþkýnlýk belki. Karþýsýnda baðýrýp duran karýsý deðil, yeni boþanmýþ sinirli bir kadýndý sadece. “Hayatýmý mahvettin” dedi kadýn ona, “aðzýma sýçtýn benim, gerizekalý, duygusuz ukala seni.” Sonra da yüzüne kapattý. Bütün bunlara raðmen sinirlenememiþti kadýna, “Ne þimdi bu ?” diye düþündü, “Bu nedir þimdi ?”. Ona saldýrmak niyetinde deðildi ama, bir þeyler yapmalýydý, ukala demiþti çünkü. Ukala deðilim ben, diye geçirdi içinden, diðer söylediklerinden emin olamam, ama ukala deðilim. O gece sabaha kadar oturup ahþaptan bir penis yonttu ve nafakayý ona sarýp yolladý, kargoyla beraber. Muhtemelen çok sinirlenecek buna, diye düþündü, ama bir þeyler yapmalýyým, ukala deðilim çünkü. Bu Dünya’nýn problemi cinsiyet olabilir diye düþünmüþtü o zaman, ama öyle olmadýðýný biliyordu, çünkü daha önce de düþünmüþtü bunu. 15 yaþlarýndaydý, ilk defa bir kýzdan hoþlanmýþtý ve kýz reddetmiþti onu. Zeki olduðundan emin deðildi ama yakýþýklý hissediyordu kendini aynaya her baktýðýnda. Üstelik 15 yaþýnda bir kýz ne beklerdi iliþkiden? Kuþkusuz, diye düþündü, bunu hatýrladýðý zaman, diðer kadýnlar ne istiyorsa, o da aynýsýný ister. Cinselliðin problem olduðuna kanaat getirmiþti, ama kýz onu reddettikten 1 hafta sonra yeni Ýngilizce öðretmeninin göðüslerine bakarken buldu kendini ve vazgeçti bu fikrinden, problem olamayacak kadar iyi görünüyorlardý. Bu durumdan yaklaþýk 5 sene sonra, bu kez lisedeyken, bir film izlerken onu buldu yine ayný düþünce. Filmdeki adam bir kitap okuyordu, bir katilden bahsediyordu kitap. Çimlerin üzerinde birini öldürüyordu adam ve cesetten kanlar fýþkýrýrken tek düþündüðü, çimlerin, akan onca kana raðmen, yeþilliklerini kaybetmemeleriydi. Bunu izledikten sonra, evet dedi, odak noktamýzý iyi belirleyemiyoruz, gitmek istediðimiz yolu kesinleþtiremiyoruz ve oraya ulaþmaya çalýþýrken diðer þeylere zarar veriyoruz, sorun bu. Uzun süre idare etti bu fikir onu. Ama üniversite sýnavý geldiðinde, bir bölüm seçmesi gerekti, ilerde neyin eðitimini alacaðý kesinleþsin diye. Hiçbir þey seçemedi, aklýnda ne olmasý gerektiðine ya da ne istediðine dair, kýsacasý odak noktasýnýn ne olduðuna dair hiçbir fikir yoktu, böylelikle bu düþüncesinden de vazgeçti. Üçüncü fikir kýsa bir süre sonra, üniversitedeyken geldi. Dersten çýkmýþ, bir Alýþveriþ Merkezi’ne gitmiþti, tek baþýna yürüyordu öylece. Ýnsanlar vardý içerde, onlarca insan, maðazalara girip çýkýyor, bir þeyler alýyorlardý. Kahve içilebilen bir dükkanýn önünde para karþýlýðý tablo yapanlar vardý. Bunlarca insan, diye düþündü, burada dolanýp duruyor, ama neredeyse hiç gürültü yok. Ama dýþarý çýktýðýnda seslerin birbirine karýþtýðýný duydu. Sonra bir ampul yandý kafasýnda, bu dünyada dedi, akustik yok. Sorun bu kadar basit, gereksiz bir gürültü, bir hýrýltý var. Bir þikayet kutusu bulup bunu Tanrý’ya iletmem gerek. Sorunu bulduðu için memnundu ama, ayný zamanda huzursuzdu da. Bir süre sonra, gece 3-4 gibi, dýþarýda dolaþýrken, bir þey farketti. Kimse yoktu dýþarýda, her þey harikulade gözüküyordu. Rüzgar harika esiyordu. Az ilerde bir kedi gerindi, sonra trafik ýþýklarýna kadar yürüyüp karþýya geçti hayvan, oldukça þirindi. Her þey harika diye düþündü, huzurlu bir sessizlik de mevcut, ama yine de harika hissetmiyorum, bu durumda sorun bende olmalý. Ýntihar etmekten baþka çözümü yok bunun da dedi, kendi kendine, ama her iki durumda da problemsiz bir dünyada yaþayamayacaðým. Aradan birkaç hafta geçti, ne intihar ne de problem fikri kaldý kafasýnda. Hayatýna devam etti, içti, sýçtý, arada bir gülümsedi, kötü hissetti ve seneler geçmiyor diye düþünmekten kendini bir türlü alamadý. Ýþte, 20 yýl sonra, Table Top Joe’yu dinlerken tekrar buldu onu düþünce. “Olabilir mi lan ?” dedi aynaya bakarken, olmamasý için hiçbir sebep yoktu. Bir kahve daha koymaya gitti mutfaða, dönerken sigarasýný dün akþam nereye býrakmýþ olabileceðini düþünürken pencereden dýþarýya bir göz attý. Tartýþan bir çift gördü. Kýz kollarýný kaldýrmýþ, sinirli sinirli bir þeyler anlatýyordu, çocuðun da ondan farký yoktu. Onlarý izlerken kýs kýs gülmeye baþladý, sorunun bu kadar basit olduðunu bilseler, diye düþündü, o zaman kavga etmezlerdi. Sýrýtmaya devam etti ve kafasýnda þimþekler çaktý o an, bu buluþunu, Ana Haber Bülteni’ni kapatýrken açýklayacaktý insanlara, ya da hayýr, açýlýþta söyleyecekti, o kadar bekleyemezdi çünkü. Çabucak giyindi, evden çýkýp otoparka doðru yürümeye baþladý. Bir okulun yanýndan geçti bu sýrada, öðretmen çocuklarý hava yaðmurlu diye dýþarý çýkartmamýþtý, camda yanyana dizilmiþ küçük çocuklar gördü. Kurtaracaðým sizi, diye düþündü, sonra da bir kahkaha koyverdi. Sorunun ve çözümünün bu kadar basit olmasý ne saçmalýktý. Otoparka vardýðýnda arabanýn kapýsýný açmakta zorlandý gülmekten, ayaðý kaydý ve çamura düþtü sonra. Takým elbisesi lekelendi ama bir sorun deðildi bu, onu daha çok güldürdü sadece. Yolda birkaç kez arabayý saða çekmek zorunda kaldý. Sonuncusunda bir buçuk saat kadar güldü, yayýna geç kalacaktý neredeyse. Televizyon binasýnýn önüne geldiðinde bir direðe çarparak durdu ve kahkaha atarak indi arabadan. Yarým saat kalmýþtý Ana Haber’e. Binaya girip yukarý çýktý, merdivenlerde soluk aldý birkaç kez, nihayet stüdyoya geldiðinde kimse ne olduðunu anlamadý. Öyle kahkahalar atýyordu ki, yan taraftaki stüdyoda çekilen yemek programýnýn izleyicileri bile duydular kahkalarý. Ýnsanlar birikmiþti yanýnda, yapýmcýlar,kameramanlar, hatta yönetmenler. Canlý yayýna beþ dakika kala baþka birini ayarlamaya karar verdiler, baþka bir sunucu. Sonra bir arabaya bindirip hastaneye götürdüler adamý. Kahkalarý sinir bozucu olmaya baþlamýþtý artýk. Psikoloðun gelmesini beklerken bir hemþireye emanet ettiler onu. Hemþire böyle biriyle ayný odada kalmaktan öyle korkuyordu ki etrafta ona zarar verebileceðini düþündüðü her þeyi bir kenara kaldýrdý. Hemen güvenliði çaðýrýrým, diye düþündü, hem bana bir þey yapamaz, nasýl olsa bir hastane burasý. Bu sýrada adam sakinleþmiþti biraz. Hemþireye dönüp “Sorun” dedi, “aslýnda çok basit”. Ve tükürükler saçarak kahkaha attý bu kez, yüzü kýpkýrmýzýydý. Doktor geldiðinde adamla hiçbir þey konuþamadý ve Akýl Hastanesi’ne sevketti onu. Akýl Hastanesi’ne vardýklarýnda deliler hücrelerinde ayaklandýlar, doktorlar onu diðerlerinin arasýna bir yere kapatýp iþlerine döndüler, ama pek normal bir durum olmadýðýný biliyorlardý bunun. O gece kahkahalardan kimse uyuyamadý. Ertesi sabah doktorlar, hastanenin diðer ucunda, bir bodrum katýnda bulunan, “gerçekten fýttýrmýþ” olanlarý kapattýklarý tek kiþilik odalardan en sonuncusuna götürdüler onu. Adam bir yandan gülüyor, bir yandan da düþünebiliyordu. Ne boktan iþ, diye düþündü kendine, ama asýl sorun çok basit olduðu için bunu bile bir sorun olarak görmedi. Onu içeri koyup aðýr demir kapýyý kapattýklarýnda bunu öyle komik buldu ki, gülmekten altýna sýçtý bu kez. Bu hiç iyi olmadý dedi kendi kendine, 41 yaþýnda altýna yapan bir adam oldum. Akþam olduðunda, ona yemek getiren bakýcý, odaya yaklaþtýðýnda, kahkahalar yerine derin nefes alýþlar ve hýrýltýlar duydu. Kapýyý açtýðýnda kesif bok kokuyordu etraf. Yerde uzanmýþ adamýn suratý mosmordu, zor nefes alýp veriyordu. Yemek tabaðýný elinden býrakýp koþarak doktorlarýn yanýna gitti. Ýçerde, adam, son nefesini vereceðinin farkýndaydý, bir iki ses çýkarmak istedi, konuþamýyordu ama. Þimdi dünya sorunsuz olacak, diye düþündü, en azýndan benim için, ölüyorum çünkü. Sonra, 41 yaþýnda, takým elbisesiyle, bir akýl hastanesinin ýþýk almayan bir odasýnda, tavana bakýp gülümseyerek öldü. Bu durumdan sonra hemen hemen kimse onu anmadý, kimseye de bir þey býrakmadý, sorunlu bir dünya dýþýnda.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Murat Eren Özügür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |