İçine koyabileceğin bir karanlığın olmadan, bir ışığın olamaz. -Arlo Guthrie |
|
||||||||||
|
Dört yılık akşam lisesi boyunca hemen her gün okulda çeşitli boykotlar, çatışmalar, tartışmalar oluyordu. Çeşitli örgütlerin çeşitli fraksiyonları arasındaki bu tartışmalara, çatışmalara pek girmiyordum. Benim amacım sadece ve sadece okumaktı. Bütün bir yıl boyunca evde kendi imkânlarımla, gazetelerin verdiği eklerle üniversite sınavına hazırlanmıştım. Haziranda da sınava girmiştim. Sınavım fena geçmemişti. Umutluydum. Yanılmıyorsam, ağustos ayının ortalarına doğru sonuçlar açıklanmıştı. Ve ben, birinci tercihim olan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet Yüksekokulu’nu kazanmıştım. Bir süre sonra, kazandığım okula gidip, kayıtların başlama tarihini, ne gibi evraklar istendiğini falan öğrendim. İstenilen evrakları hazırlayıp, 12 Eylül 1980 Cuma günü kayıt yaptırmaya karar verdim. Çok heyecanlıydım. Çünkü ben ortaokulu ve liseyi gece okumuştum. Sınava da evde kendi kendime hazırlanmıştım Gündüzleri terzi çıraklığı yapıyordum. Terziliği sevmiyordum ve kurtulmak istiyordum.. Bunun için de tek çarem okumaktı. İşte ben üniversiteyi bu çok zor şartlar altında kazanmıştım. Bunun için çok heyecanlı ve çok sevinçliydim. Cuma günün gelmesini dört gözle bekliyordum. Bir an evvel üniversiteli olmak istiyordum çünkü. Her sabah işe gitmek için çok erken uyanırdım. 12 Eylül 1980 Cuma günü daha da erken uyandım. Çünkü yattığım odaya, salonda ki televizyonun sesi geliyordu. Ben önce bunun bir rüya olduğunu sandım. Biraz uykum açılıp, kulak kabartınca gerçekliğini anladım. Bazen marşlar çalıyor, bazen Kenan Evren’in konuşmaları geliyordu. “ihtilal mi oldu acaba?” diye kendi kendime soruyordum. “Ha bugün ha yarın” diyerek böyle bir darbenin olacağını hepimiz biliyorduk zaten. Ve sonunda olmuştu işte. Zorla yataktan kalkıp salona geçtiğimde babam oradaydı ve TRT’yi izliyordu. Evet, ihtilal olmuştu. Kenan Evren yanındaki 4 generalle birlikte açıklamalar, bildiriler, emirler, neden yaptıklarını, neler yapacaklarını falan anlatıyordu. Beni derinden etkileyen o sözü de söylemişti en sonunda : “…sokağa çıkma…” yasağı. Okula gidemeyecektim. Kayıt yaptıramayacaktım. Okul yoluma bir tank çıkmıştı çünkü. O tankı elbette aşamazdım. Çaresiz pazartesi gününü bekleyecektim. Pencereden dışarı baktım. Her gün işe giden, bakkala giden insanlarla dolan cadde bomboştu. Caddede hiç kimsenin olmaması biraz içimi burkmuştu doğrusu. Biraz da hüzün… O gün, devlet memuru olan babam da işe gitmemişti. 16.04.2010 Ömer ÖZYURT
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Özyurt , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |