..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yanlış sayısız şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir. -Rouesseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler > İsmail Soydan




26 Mart 2024
Ufuk Çizgisindeki Serap  
İsmail Soydan
Ben her talihsiz denememin sonunda kendime dönüp yalnızlığımın duvarlarını ılık bir anlayış pansumanıyla okşayıp berkiterek korunaklı bir sığınağa dönüştürdüm orayı. Şimdi frekansıma uygun bir muhabbet neferine denk gelmedikçe yaşlı bir kaplumbağa gibi kendi içime çekilip uygun insanı kolluyorum.


:GIC:
UFUK ÇİZGİSİNDEKİ SERAP

     Sosyal bir varlık olan insan, arkadaşlıklar, dostluklar kurmalı, kendi zehrini içine akıtmaktan sakınmalıdır. Öyle ya insan insanın zehrini alır demişler. İçimizde biriken yaşam tortusunu gidermenin belki de en güzel yöntemidir bir dosta yüreğimizi açmak. Sonra dinlemek ve korkularımızı, umutlarımızı, hayallerimizi mukayese edebilmek; yalnız olmadığımızı, bu tuhaf gezegende duygudaş, bahtdaş, umutdaş olduğumuzu bilmenin hafifliği az şey midir? Bir de söyleyene değil söyletene bak denmiştir. Bu da muhteşem bir diyalektik imkandır ki insan, aklını bileyleyebileceği bir ‘biley taşı’ zihinle beraber olduğunda keskinleşir, neşvünema eder, kendi sınırlarını aşma bahtiyarlığına bile erebilir. Bu tarz bir insana tesadüf ettiyseniz sizdeki potansiyeli nasıl da harekete geçirip bilinç altınızda serbest dolaşımda olan fikir kırıntılarından, size sizi bile şaşırtan cümleler terennüm ettirdiklerine şahit olmuşsunuzdur. Bu nedenle çabası dostluk, arkadaşlık olanların arayışlarında hem eğlenme ihtiyacı hem de anlaşılma ve anlama gereksinimi girift bir hal alsa bile anlaşılabilir bir şeydir. Aksi halde arayış müspet bir sonuca ulaşmazsa insan yanlış adreslerde gezer durur bir ömür boyu. Şems Konya’ya gelmeden Mevlana ne kadar eksikse, duygudaşına rastgelmeden ufka bakakalmış insan da o kadar eksiktir bence.
Fakat insan hayatında bazı karşılaşmalar vardır ki kişiye, çok kat’i sonuçlar sunmaz. Örneğin, öyle insanlara temas ederiz ki ufuk çizgisi gibidirler, kendilerine doğru kaç adım atarsanız atın size hep sabit uzaklıktadırlar. Ne kadar ısrar ederseniz edin sizinle aralarındaki mesafe hep aynıdır, yaklaşmayı başaramazsınız. Böyle durumlarda bekleyip ufuktaki insanı bir süre süzmek, hatta belki kulak vermek gerek içimizdeki sese…Çünkü ilişkilerimizdeki mütakabiliyet çok kilit bir konudur ve asla görmezden gelinecek bir durum değildir. İlişkilerinde bu duruma dikkat etmeyenler ne yazık ki dalkavukluğa varan yakıştırmalara düçar olabilirler. Şöyle ki, sürekli bir tarafın görüşme ve bir arada olma talebinde olduğu bir ilişki düşünelim. Bu ilişkinin isminin ne olduğu da çok önemli değildir. Aynı cinsin arkadaşlığı yahut bir flört öncesi hazırlık aşaması da olabilir…Taraflardan sadece birinin talepkar olması, bir arada olma çabası ve fakat diğer tarafın kendi dünyasında bu girişimlere bigane kalması, karşı tarafın düştüğü bu acziyeti analiz edememesiyle birleşirse maalesef sonuç, aptal durumuna düşmek deyimine kapı aralayacaktır. Onun için ikili ilişkilerde kapının ziline uzun uzadıya basmak yerine, biraz sabırlı olup anlamlı bir aksiseda beklemek daha akıllıca olacaktır.
     Sonuç olarak bu işin doğasında, birbirinin çekim alanına girmek diye bir şey vardır. Birinden hoşlandığınızda sizi harekete geçiren duygular karşı taraf için söz konusu olmuyorsa, karşısında durup hoplayıp zıplayarak dikkat çekmek yerine, sessizce uzaklaşmak sizin için daha onurlu bir tutum olacaktır.
     Ben her talihsiz denememin sonunda kendime dönüp yalnızlığımın duvarlarını ılık bir anlayış pansumanıyla okşayıp berkiterek korunaklı bir sığınağa dönüştürdüm orayı. Şimdi frekansıma uygun bir muhabbet neferine denk gelmedikçe yaşlı bir kaplumbağa gibi kendi içime çekilip uygun insanı kolluyorum.
          
İsmail SOYDAN



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


İsmail Soydan kimdir?

Ben yıllarını eğitim hizmetine vermiş, halen de bu uğurda çaba sarfeden bir eğitimciyim. Edebiyatın her türünün bu hayatın vazgeçilmezi olduğuna inanıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
sait faik, orhan veli, yaşar kemal, dostoyevski


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İsmail Soydan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.