Mektubum sanırım fazla uzun oldu, çünkü daha kısa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal |
|
||||||||||
|
Meyvenin meydana gelmesi için nasıl ki yağmur, rüzgar, güneş ve diğer tabiat olaylarının yeterince gerçekleşmesi gerekiyorsa; yada, nasıl ki, bilgi, görgü ve yetenekleri elde etmenin yolu birazda tecrübe etmekten geçiyorsa, kalabalıklardan ayrı düşünebilen, ileriyi sezebilen çilekeş insanların yetişmesi de bir sürü tecrübeden sonra olabiliyor. Mevlana'nın "Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat" kapıları diye nitelendirdiği safhaları yaşamış ve sonuncusu olan "Hakikat" kapısına ulaşmış insanlar, alemde olan her şeyin bir sebebi hikmeti olduğunu da bilirler. Sarayının damından gelen tıkırtı seslerini merak eden İbrahim Ethem, dama çıktığında ahaliden birkaç kişi görür. Ne yaptıklarını sorar; - “Devemiz kayboldu da, onu arıyoruz” cevabını alır. - “Be adamlar, deve hiç sarayın damında aranır mı?” der. Ama aldığı cevap daha ilginçtir; - “Sen de tahtına kurulmuş, Allah’ı aradığını söylüyordun ya” derler. İşte bu olay üzerine tacını tahtını bırakarak Allah'ı aramaya çıkan İbrahim Ethem Hazretlerinin yolu bir başka şehre düşer. Hava soğuk ve yağışlıdır. Üstü başı pejmürde bir halde olan Hazret, namazını kıldığı camide istirahat etmek ister. Ancak ne var ki, giysilerinden ötürü hor görülür, kınanır ve caminin hocası tarafından dövülerek kan revan içinde sokağa atılır. Gecenin bir vakti açık gördüğü bir hamama girer. Hamamın ocağına odun atmakta olan bir adama selam verir ama, selamı, adamın ocağa odun atma işini bitirmesinden ve ocağı tutuşturduktan sonra kapağını da örtmesiyle cevap bulur. Hazret sorar adama; -"Selamımı almak için neden bu kadar beklediniz?" Adam; - "Burası bir gayri müslüme ait. Senin selamını alayım derken işimi aksatsaydım görevimi iyi yapmamış olurdum. Adamın bana hakkı geçerdi" demiş.İbrahim Ethem Hazretleri; -"Madem bu kadar ince ve hassas bir kulsun, benim için dua eder misin?" demiş. Adam gülmüş; - "Ben kimim ki duam kabul olacak?.. Hem kırk senedir Mevlâ’ya yalvarırım şu İbrahim Ethem Hazretlerini bana bir göster diye ama, hala göreceğim diye bekliyorum" demiş. İbrahim Ethem Hazretleri ise, başına gelen acı hadiseyi şöyle yorumlamış bu açıklama üzerine; - "Demek bunca dayağı senin için yemişim..." Kısacası hayatta hepimizin başına ilginç, zor ve hatta kötü hadiseler gelebilir. Bizler görebildiğimiz ve kavrayabildiğimiz oranda yorumlar getirebiliriz bu hadiselere... Ama hiç bir zaman gerçek hikmetlerini bilemeyiz... Mümtaz Beğen
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mümtaz Beğen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |