Bu hafifçe kenara itilecek bir roman değil. Daha büyük bir şiddetle uzağa fırlatılmalıdır. -Dorothy Parker |
|
||||||||||
|
Mavi Hala eskisi kadar netti. Saçları siyah ve gözümün içine girecek gibi canlı. Uyandığında yanında, bir teliyse ağzında olurdu. İnce, mat bir alt dudak ve kenarından sızmış salyada yapışakalmış bir tel. Kolumun uyuşukluğu çözülmeden daha, göz kapaklarına bakardım hafifçe doğrulup. Sonra yaklaşıp dokunurdum dudaklarına. Ellerimde çözülen uyuşukluk yıldırım hızıyla sağ yanımdan tırmanır.. Bilinçsiz bir titremeyle sarsılırdım. Tam o sırada aralanan dudaklarında o nefis koku yayılırdı. Ufak bir öpücükle başlayacaktım bir güne daha, öpmemek imkansızdı. Birden gözlerini açar, kahverengi koyu gözleriyle bana sıradan ve bir o kadar masumane ve çaresiz bakışını fırlatırdı. Ve o tek tel saç aramızdaki tek engel olurdu. Hissettiğim ilk şey belki soğuktan belki öpüşmekten morarmış dudaklarıydı sabahları. Oysa şimdi sadece kokusu geliyordu aklıma. Dudaklarından boynuna inerdim, burnumu dayayıp çektiğim her nefeste gecenin arta kalanlarını duyardım. Alkolün o ekşi kokusu, terin tende kurumuş yapışkan tadı. Elini saçlarıma götürürdü sonra. Karın ortasında yem arayan uysal bir kuş gibi gecenin ve belki daha da öncenin izlerini arardım teninde. Ve o sırada sert bir rüzgarla yuvarlanırdım aşağılara.. İzleri kaybederdim düz beyaz bir arazide. Küçük adımlarla gezinirdim. Ve kulak verirdim o ilk çukura. Kısık bir uğultu, bir homurdanma, belki de sırtıma dokunan eliyle irkilir ve yine dudaklarına yönelirdim. Sol yanağındaki belirsiz gamze, gözünün üstüne düşmüş birkaç tel saç.. Ama hepsinden önemlisi masum bir kurban gibi bana adanmış o alt dudağı. Ve o dudağın celladı olacak o tek tel. Siyahtı saçları. Rüzgarda birbirine girer, darmadağın olurdu. Ve ben de... Öpüşlerimizden payını alırdı, dudağının başucunda. Eliyle geriye atardı saçını, elini öperdim. Bir kez daha. Siyahtı saçları ve o tek tel koruyucusuydu alt dudağının. Ve her sabah uyandığında aldırmadığım o kılıç kadar keskin tel şimdi başkalarına sunuyordu alt dudağını. Siyahtı saçları. Yatağımda alkolle terin çekilmez kokusuyla uyanmıştım. Doğrulamıyordum; kollarım uyuşmamıştı bile. Karanlık kalıcıydı.. İlk günbatımındaki maviyse ardından gelecek felaketi müjdeliyordu. Uyuşan bedenimin ayıkmadan önce çekeceği o keskin acıyı. Saçlarım siyahtı. Ve saçlarımı maviye boyadım. O ilk günbatımındaki..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Volkan KURT, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |