Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman |
|
||||||||||
|
özdemir ince' nin malum derinlikli yazısını okuduktan sonra aklımda kalan bu soru, bir okur olarak çok katmanlı düşüncelere dalmama sebebiyet verdi. evet gerçekten haklıydı ö.i. bir zül varsa ortada açıklanmalıydı. müsebbibi kimdi bunun? belki ö.i. buna yazısında değinmiyor ama sorumlular bulunup cezalandırılmalıydı. bu yüzkarası temizlenmeliydi. ve ö.i. kendi payına düşen sorumluluğu da göğüslemeye hazırdı bu yazısında. "ama suçumuz nedir?" diye de soruyordu. işte şairliğin en güzel yanı bu olsa gerek ah o çocuk masumuyeti... ö.i. nin yazısının son bölümünde bir film karesi sunuluyor tarafsız tarihçilere, önyargısız biyograflara.kaç tarihçi bu yazıyı okumuştur bilemem ama bu yazıyı okumuş biri olarak, benim de bu sunulan seçeneklerden birini seçme veya başka bir alternatif üzerinde durma hakkım olduğunu düşünüyorum. ah o okur cüreti... kanımca ilk ece ayhan değil "ellerini kemirmekten memnun" olan ve "boynu bükük mutluluğunu" seçen. yanlış değerlendirmiyorsam , ergüder yoldaş'tan tutun da z.ekin karabay'a, k.taştekin'den k. ince'ye aynı düşünce farklı fenomenlerde ortaya çıkıyor. her ne kadar "fail" ler, "maktul" lerin kendisiymiş gibi bir anlam kazansa da söylediğim. "genç werther in acıları"ında anlatılan bir mesel tam buraya denk düşüyor: "... "zamanınızı bölün, belli saatleri çalışmaya, dinlenebileceğiniz saatleri de sevdiğiniz kıza ayırın. servetinizi hesabedin ve sizin temel ihtiyaçlarınızdan arta kalanla, sevdiğinize, çok sık olmamak koşuluyla,örneğin doğum gününde vb günlerde hediye alırsınız." bu öğütleri dinleyen bir insan da mutlaka işe yarar biri olur ve ben, her prense öyle birini meclise almasını salık veririm; ama bu öğütlere uyulduğunda da aşk biter ve eğer bu kişi bir sanatçı ise sanatı son bulur." hiç herze yemek değil amacım. zaten ilhan berk' te, ünlem dergisi sayı 3 de " sadece şiirle yaşamak istedi" diyerek aslında noktayı koymuyur mu? nokta konuyor konmasına da, ö.i. nin aynı yazısının insan aklında yarattığı hercümerç öyle çabucak bitiyor mu? "... ece ayhan'ın devlete ve insana karşı gelişen derin öfkesinin kaynağı nerededir,bunun başlangıç tarihi? " oysa, cevaplanması gereken asıl soru, insana karşı gelişen bu derin öfkenin nasıl tesbit edildiği değil midir? bu öfke, nefret ve tiksinti boyutuna ulaşmış mıdır? yada şöyle soralım , acaba bu derin öfke nazım hikmet in vatan hainliği ekseninde ele alınabilecek bir öfke midir? yoksa, ö.i. ece ayhan'ın hiç bilinmeyen bir yanını ifşa ederek tarihi bir ödevi mi yerine getirmiştir.?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ersin Erday, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |