..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Barış Keten




22 Ocak 2002
Kod  
senaryo (kısa film)

Barış Keten


kısa film yarısması için yazılmış bir senaryo...


:BBDC:
-kod-

SAHNE 1-

Sabaha karşı,bilgisayar atölyesi tarzında görünümlü orta büyüklükte bir oda.Sigara dumanı dolu odanın havası açık pencereden giren havaya rağmen halen kasvetli.4 açık ekranda sürekli değişen kodlar ve sırayla ekranları kontrol eden bi çift meraklı göz.Tekerlekli büro sandalyesi sırayla bütün ekranların önünde tur attıktan sonra birinin önünde demir atar.Uykusuzluğu gözlerinden okunan karakter yanında duran fincandan aceleyle bi yudum kahve alır ve bitmek üzere olan sigarasını dudaklarının arasına sıkıştırır.Parmaklarını çıtırdatarak arka fondan gelen sert rock müzik eşliğinde klavyenin tuşlarına ardı ardına dokunmaya başlar;

-- hadi olum istediğini almaya az kaldı...!

parmaklar hızlanmaya başlar,ekranda sürekli değişip sıradan bi insan için pek bişey ifade etmeyen kodlar belirmektedir.Karakter bi yandan kodları yazarken diğer gözüyle yanında ki ekranlarda beliren koordinatları takip etmektedir;

--çok hızlısın adamım belki benden de hızlısın ama unuttuğun bişey var;ben daha zekiyim...!Hem zeki hem yakışıklı hemde alçakgönüllü!

koordinatlar dünya etrafında gezinen sayısız uydunun yörünge koordinatlarıdır ve yörünge dolaşım koordinatları sürekli olarak değişmektedir.Karakterin dikkati yandaki ekrandan gelen sinyal üzerine panik havasına döner;

--lanet olsun daha değil,daha değil...!!!

koltuğunu hızla yan masaya dogru iter,masanın üzerinde bulunan cd lerin içinden aceleyle bir seçim yapar.Masadaki diğer cd ler sağa sola dağılır.Tekrar uğrastığı bilgisayarın önünde duraklar ve kutusundan cıkardığı cd yi drive'a takar;

--buna karşı hazırlıksız olduğumu sandın ama yanıldın ahbap,bunu düşünmüştüm!

ukalaca atılan kısa bi kahkaha ve takrar parmaklar işlemeye başlar.Karakter biten sigarayı yarısı dolu olan kahve fincanına atar ve kulağına takılı olan sigarayı ağzına tutuşturur ama yakmaya fırsat bulamaz.Gözünü sağında bulunan ekrana odaklar.Uyduları koruma kalkanı tekrar devreye girmiştir.Gördüğü manzara onu ağzındaki sigarayı alıp ekrana fırlatacak kadar hoşnut etmemiştir;

--kabul ediyorum,bunu düşünmemiştim...sanırım biraz yardıma ihtiyacım var!

aceleyle telefona sarılır,hızla çevrilen numara ve beklemeye başlar.Çok geçmeden telefonun diğer ucundan yorgun bi ses duyulur;

--adamım ne düşündüğünü biliyorum ama bu sefer son...

yorgun sesin sahibi duyduğu cevap karşısında derin bir iç çekerek cevap verir;

--geçen gece ki gibi mi?

--hadi yapma bu kodları bi tarafıma sokmuycam,şimdi geç şu bilgisayarın başına...!

--evet adamım bende senin gibi lanet olası uydu şifrelerini istiyorum ama atlamaları yakalayamıyoruz...

--formül yanlıştı...!matematiksel bi hata tamam mı?bir haftadır üzerinde çalışıyorum ve hallettim bana bahane bulmaya çalışma bu son adamım hadi...kamufle etmek zorundasın duvarı aşamadım ve girersem yakalanmam saniyeler sürer!

--gerçeği söylemek gerekirse şu anda kamufle etmek istediğim tek bi yer var ve müsade edersen onunla ilgilenecek biri beni bekliyo...!

--bi kerecik olsun hayvani duygularını yen lanet olası!!!

karakterimizin gözü saate ve kodlara doğru kayar;

--lütfen!!!az vaktimiz kaldı!

--tamam tamam!hazırım lanet olası herif!Yalnız sadece bir dakika geçen seferi unutma!

karakterimiz aceleyle telefonu kapar ve bilgisayarında beliren sinyalle tekrar işe koyulur;

--evet!Bakalım nerde bulusacağız seninle...?

sağında bulunan ekranda da sürekli değişen yörünge koordinatları vardır yalnız diğer ekrandan tek farkı koordinatlar daha hızlı değişmekte ve olasılıkları hesaplamaktadır.Çok geçmeden koordinatlar belli bi nokta üzerinde durur;

--İskoçya! 18 saniye...

koltuğundan kalkar arkada duran raflı dolaptan bi harddisk alır ve açık olan kasaya aceleci bi şekilde bağlar.Elleri titremektedir,çünkü 18 saniyenin dolmasına az kalmıştır.Harddiski takarken bir yandan da kendi kendine saymaktadır;

--5,4,3,2,1...

kendini koltuğuna atar,gözleri ekrana kilitlenir ve kısa süren sessizlik yerini sevinç gösterilerine bırakır;

--işte bu,kesinlikle bu...!

ekranda dosya kopyalanması başlamıştır,dolum çubuğu yavaş yavaş artmaktadır ama kopyalama hızı yeteri kadar hızlı değildir;

--Allah kahretsin!Çok fazla bilgi var,17 saniye de bu imkansız!!!

bütün bilgileri almasına imkan yoktur oda aldığıyla yetinmek zorundadır ve öyle yapar uydunun kapsama alanından cıkmasına az kalmıştır.Koordinatları hesaplayan ekran sinyal vermektedir;

--bu kadar olmaması gerekirdi...

beklediğinden fazla bilgiyle karşılaşan karakterimiz olayın etkisini çabuk atlatır
ve 1 saniye kala kopyalama işlemini sona erdirir;

--neler oluyor bi bakalım...

ekrana bakar,ekranda dolum yüzdesi gözükmektedir;

--%7...48 gb...bi yanlışlık olmalı...

aceleyle indirdiği bilgileri kontrol etmeye başlar.Açılan dosyalarda istediği bilgiler vardır ama onun ötesinde beklemediği dosyalarda ekranda alt başlıklar halinde belirmeye başlar;

--bunlar nerden geldi böyle...?!

tekrar telefona sarılır ve gözlerini ekrandan ayırmayarak redial tuşuna basar.Tekrar karşısında o yorgun ses belirir;

--unutma son şansındı...

--başardım...

yorgun ses tonu bir anda yerini meraklı ve hayacanlı bir ses tonuna bırakır;

--adamım bu bi şakaysa espri anlayışın bayaa düşmüş!

bu sefer karakterimizin ses tonu alçalmıştır;

--hayır,inandığım bütün değerler üzerine yemin ederim ki bu bir şaka değil...ama burda görmen gereken bazı şeyler var...

--hemen gönder o zaman...

--bu emniyetli olmaz...ben gelicem...en kısa zamanda,bana biraz zaman ver...

telefonu yavaşça yerine koyar,bakışları şaşkındır...


SAHNE 2-

Mekan son derece profesyonel atmosfere sahip büyük bir bürodur.Kasvetli ahavayı biraz olsun dışarıdan içeri süzülen güneş ışığı dağıtmaktadır,gelişmiş bilgisayarlar ve elektronik aletler tam kapasitede çalışmaktadır.Hummalı bir çalışma yaşandığı belli olmaktadır.Bürodakiler iyi giyimli ve profesyonel görünümlü kişilerdir.Bilgisayarın başında oturan karakterlerden biri ekrandaki haritada beliren sinyalin merkezini arkasında ayakta duran patron görünümlü,olan biteni sakin sakin seyreden orta yaşlı kişiye bildirir;

--efendim istanbul,moda...

yanında yanında bulunan kişide ekranda beliren silüeti ve kimlik bilgilerini haber verir;

--nüfus ve şahsi bilgileri.Ayrıca ikinci bir şahıs daha var...

--diğerleride yerini belirlemiş olmalı...

ayakta bekleyen şef görünümlü karakter ekranları kısa bir süre istifini bozmadan süzer.Sonra elleriyle gözlerini ovuşturarak devam eder;

--en yakında bulunan birime haber verin.Diğerinin de tam olarak yerini ve kimliğini bulun...

--tamam efendim...

--ve mümkün olduğunca çabuk buraya getirin...

SAHNE 3-

Lüks denilebilecek arabanın içinde bodyguard benzeri elemanlar beklemektedir.Şöfor koltuğu yanında oturanının kulaklığına talimat gelir,içtiği sigarayı açık camdan atar.Gelen emiri başıyla teyit ettikten sonra direksiyonda oturana döner;

--gidelim...

park halindeki arabada bulunan kişiler park yerinden uzaklaşır.

SAHNE 4-

Karakterimizi kapıda boxer iççamasırından başka üstünde bişey olmayan bitkin görünüşlü,boş bakışlı ve pis sakallı biri karşılar.Bu kişi telefonun diğer tarafında ki kişidir.Konuşmamaktadır,ilk ses karakterimizden gelir;

--na ber coki?Yine çok formdasın...

Karakterimiz kapıyı iterek içeri dalar,telaşlıdır.Ama boxerlı simanın hareketleri aynı orantıda zıttır.Cevap vermeden ağır ağır kapıyı kapar.Dağınık bi yatağın bulunduğu bi odaya girerler odada yatak gibi dağınık bi görünüm sergilemektedir,eski bi masa üstünde bilgisayar önünde büro tipi bir sandalye bulunmaktadır.Odada ki ağır havayı açık olan vantilatör dağıtmaya çalışmaktadır.Karakterimiz çantasından çıkardığı harddiski yerdeki bilgisayar kasasına takmaya çalışmaktadır;

--sen çiftleşmekten başka bi şey yapmazmısın?

üzerine t-shirt giyen eleman bilgisayarın karşısına oturur;

--konuya gel ve dün şaka yapmadığını ispatla...

verdiği cevapta hareketleri gibi yavaştır.Karakterimiz harddiski yerine takar ve bilgisayarı çalıştırır;

--bundan sonra hayatını kazanmak için program yazmana gerek yok adamım! Zevk için yazacaksın sadece zevk için...

bilgisayar çalışır ve tembel görüntüsü çizen eleman harddiskteki dosyalardan birine girer;

--Uydu şifreleri...

yüzünde hafif bir tebessüm belirir ama diğer dosyalar onun gülümsemesinin yerini meraka bırakır;

--bunlar ne?

--neden kendin bakmıyosun?

--kimden çaldın bunları?

--bende bilmiyorum...

ekranda beliren dosyalardan birine girer;

--ben doktor değilim ama sanırım bu AIDS in panzehiri...yani onun formülü...

--aksini iddia eden olmadı...

başka bir dosyaya daha girerler;

--dünya dışı varlıklarla ilk temas,yıl 1952...CIA

tembel adamın yüzü güler,karakterimizinde yüzü gülmeye başlar ama onun ki arkadaşını tasdik eden bi gülüştür...

--bu dosyalar yani burda çince,fransızca ve almanca onlarca dosya var lanet olsun elimizdeki nin ne olduğunu biliyomusun?

--düşünmek dahi istemiyorum...

--lanet olası piç kurusu,iyi iş başarmışsın hatta daha iyisi olamazdı...

--daha değil...

--neden?

--bu dosyaların sadece bir kısmı yani bunun gibi onlarca dosya daha var.

--yeni bi kalkan kurulmuş olmalı ama bu dosyaların hepsine kim sahip olabilir ki?Yani geri kalan dosyaları ele geçirmen bu kadar kolay olmaz,olamaz sende bunun farkındasındır...

--kim bilmiyorum ama bir kere yaptık neden bir kere daha olmasın?Bu imkansız değil.Kabul zor ama imkansız değil bunu sende gördün...

Bu fikir tembel adamında hoşuna gitmiştir;

--tamam sonuna kadar varım ama telefonun öbür ucundan olmaz...

--tesisatı topla ve hemen benim eve taşı...

cebinden çıkardığı anahtarı ona uzatır.Bilgisayarı kapar ve harddiski yerinden çıkarıp tekrar çantasına koyar.Tembel olan şaşkınlıkla onu izlemektedir;

--nereye gidiyosun?

--bunu saklamam lazım yani her ihtimale karşı yanımızda olmaması lazım.

--tamam,beni haberdar et ve geç kalma...

--merak etme,içecek bişeylerde al gece uzun...

karakterimiz evden çıkar...

SAHNE 5-

Karakterimiz arkadaşının kaldığı apartmanın kapısında belirir.Onu park halinde beklerken tanıştığımız bodyguard tipli 4 eleman karşılar.Karakterimiz tek kelime söylenmeden arabanın açık kapısından içeri girmesi gerektiğini anlar.Bu sırada karakterlerden biri apartmana girerek üst kata doğru yönelir.

--bizde sizi bekliyorduk,lütfen buyurun...

SAHNE 6-

Karakterimiz profesyonel görünümlü büroya getirilir.Boş sandalyeye pek de nazik olmayan bir şekilde oturtulur.Başında 2 kişi beklemektedir.Biri onu bu mekana arabayla getiren kişilerdendir.Karakterimiz şaşkın şaşkın etrafa göz atmaktadır.Elemanın biri bilgisayar başında bir şeyler yazmaktadır.Ve karakterimizin karşısında şef görünümlü orta yaşlı kişi belirir;

--hoş geldin...

elinde tuttuğu dosyayı tezgahın üzerine bırakır.Bilgisayar başında birşeyler yazan elemanda işini bırakıp tezgahın üzerindeki sıcak kahveyi yudumlamaya başlar.Karakterimiz tedirgindir;

--ne istiyorsunuz?

Şef görünümlü karakter çantayı işaret eder;

--çantadakini...

işaretiyle birlikte arabada onu getiren ve basında bekleyen kişi karakterimize çantayı almak için elini uzatır.Karakterimiz elini uzatan adama ve şef görünümlü olana birkaç kez şuursuzca baktıktan sonra çantayı uzatır.Çantayı alan kişi aldığını şef görünümlü kişiye uzatır.Şef görünümlü kişi çantanın içinden harddiski alarak kahvesini yudumlayan karaktere verir.Harddiski alan karakter onu itinayla bilgisayara bağlar.Karakterimiz durumdan hiçde memnun değildir ama şimdilik sesini çıkaramaması gerektiğinin farkındadır.Şef görünümlü kişi sakin bi şekilde karakterimizle konuşmaya başlar;

--umarım elindekilerinin değerini biliyosundur...

--sadece tahmin ediyorum...

--bunları nasıl ele geçirdin?

--kişisel beceri diyelim...

şef karakterimizin verdiği cevabı pekte inandırıcı bulmaz.Bakışları daha fazlasını istemektedir.Çok geçmeden cevap gelir;

--olasılık,fonksiyon,bi kaç mantık hesaplaması lanet olsun...kısacası matematik hepsi bu sadece matematik...

verilen cevap şefi tatmin etmiştir.Karakterimizin başında dikilen ve onu binaya getiren eleman bürodan çıkar.Şef konuşmasına devam eder;

--öncelikle seni tebrik etmek isterim,güzel bi iş başardın.Gerçi çalınması gereken daha çok dosya var ama sana sunduğumuz olanaklarla bu senin için pek problem olmaz...

--bu bir iş teklifimi?

--öylede kabul edebilirsin...

--peki karşılığında ne alacağım?

--teklifimizi kabul ettin sanırım?Karşılığını iş bittikten sonra konuşuruz...Peki bu dosyaları kimden aldığın hakkında bi fikrin varmı?

--hayır ama çok zeki birisi olduğu belli...

--evet zeki ve aynı zamanda sanal bir kişi...

--demek sizde kimliğini bilmiyorsunuz?

--kimliği olmadığı için bilmemize imkan yok...

--bu ne demek oluyo?

--internet teki sanal bi kişilik olduğunu söyleyebilirim...İnternet ilk çıktığı yıllarda bildiğin gibi tüm dünyada bilgi paylaşımı için kullanılmaktaydı,tüm dünya bir çatı altında.Aslında amaç farklıydı,Amerika internet teknolojisini tüm dünyada ki bilgileri kendi çıkarları amacında kullanmak için kurdu.Sonsuz iletişim,insanların kulağına çok hoş geldi,toplumdaki koyun diye tabir edilen kesimde Pamela Anderson la oyalanıyodu zaten.Kısacası herkesin memnun olduğu sanal bi dünya.Bir yıl kadar önce devletlerin gizli dosyaları,bilgileri,formülleri hiç bir iz bırakmadan kaybolmaya başladı.Amerika önce kendi içinde bir köstebekten şüphelendiler.Diğer devletler birbirlerinden ve hackerlardan şüphelenmekteydi doğal olarak ama gerçek bu kadar basit değildi.Çalınan dosyaların önemi anlaşıldığında yapılan incelemeler ve anlaşmalar sonucunda gerçek bulundu...

--gerçek neydi peki?

--gerçek mi...?İnsanlığın üzerinde bilgisayarların keşfinden beri düşündükleri ama bir türlü gerçekleştiremedikleri bir fantazi.Yapay bi zeka...kendi kendine düşünen kendi kendini yönlendiren,telefon hatları ve şebekelerde istediğini yapabilen yapay bi zeka...

--bu imkansız...

--hayır sadece tesadüf tıpkı suyun kaldırma kuvvetinin veya teflon maddesinin keşfi gibi...Sence eve giren bir hırsızın bakacağı yerler nereleridir?Evin tabii ki en çok korunan yerleri...Yapay zekada bunu yaptı ve en çok korunan dosyaları çaldı.Ardında hiçbir iz bırakmadan,bilgi kopyalarını imha ederek.Yazılı dökümanlarda yapılan araştırmaları geliştirmeye yetmeyecek ölçüdeydi.Bu nereye kadar gidecek veya sonunda ne olacak gibi sorular bizi ilgilendirmiyor.Biz olayın farkında olan diğerleri gibi dosyaların peşindeyiz ve sayende küçükte olsa bir kısmını ele geçirdik...

--peki ne yapacaksınız?

--soğuk füzyonun değeri sence ne kadardır?Kaç milyar dolar?Veya ışık hızını kat be kat aşmanın değeri?Bu bilgiler bir devletin bütçesinden bile daha çok para hacmine eşdeğer,yanılıyor muyum?Eminim şimdi ne kadar büyük bir işin altına imza attığınızın farkındasındır...

farkındadır ama o daha çok kaybetmek üzere olduğu bilgilerin peşindedir.

--az çok farkındayım ve bunu sizle paylaşacak kadar da aptal değilim...

Karakterimiz olayın şokunu üzerinden atar.Bilgisayarın başındaki eleman bağlantıyı sağlamış ve dosyalara girmeye başlamıştır.Karakterimiz kendince zamanın geldiğine inanır ve oturtulduğu yerden kalkarak arkasında bekleyen kişiye dirseğiyle vurur.Duvara çarpan kişi bayılarak yere düşer.Karakterimiz tezgahın üzerinde duran sıcak kahveyi bilgisayarı başında dosyalara giren elemanın yüzüne bocalar.Yüzüne sıcak kahve dökülen eleman haykırarak oturduğu yerden yere düşer ve yüzünü tutarak kıvranmaya başlar,acı çektiği bellidir.Sırada şef görünümlü kişi vardır.Karakterimiz ona doğru elindeki fincanla vuracak gibi hareket yapar ama vurmaz durur ve kahve fincanını yere atar.Şef görünümlü kişi son derece sakindir;

--bu yaptığın sana bişey kazandırmaz...

--ama bişeyde kaybettirmez...

Karakterimiz aceleyle harddiskin bağlantısını çekerek odadan çıkar.En yakındaki asansörün açık kapısından içeri dalar ve binadan çıkmak için aşağı inmeye başlar.Nefes nefesedir ve kendi kendine konuşmaktadır;

--orospu çocukları...

Asansör zemin kata gelince kapı açılır ve karakterimiz hiç ummadığı bir manzara ile karşı karşıya kalır.Onu arabayla binaya getiren ve çantasını ondan alan kişi tam karşısındadır.Elinde silah vardır.Karakterimiz birşey diyemeden kafasına yediği kurşunla yere yıkılır.Bedeni bi kaç refleks hareketinden sonra hareketsiz kalır.Odadan çıkarken aldığı harddisk hala elindedir.Onu vuran eleman bir sigara yakarak derin bir nefes alır,son derece sakindir.Şef görünümlü karakter yanında bir kaç kişiyle yan asansörün açılan kapısından çıkar.Yerde yatan cansız bedene kısa bir süre bakar.Asansörün kapısı bir kapanıp bir açılmakta ve cansız bedene çarpmaktadır.Eğilerek sıkı sıkıya tuttuğu harddiski alır.Yerde yatan cansız bedene son kez bakar.Yine sakindir;

--bunun olmasına sen sebep oldun...

--- SON ---



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Barış Keten kimdir?

amatör senaryo yazarı. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Hayal Gücüme Yaklaşan Herkes


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Barış Keten, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.