Bilmek kadar kuşku duymaktan da zevk alıyorum. -Dante |
|
||||||||||
|
I Goklere ayna tutarak yaptilar bu kenti Askla aski harmanlayarak Derken ruzgarlar tasidi bulutlari Ve mevsimlere inandilar. Otelerde Uc yasli gelin uyuttu cadirinda bebegini Basak tarlalarinda bildi erini Uzun surdu kis Allahin koynunda uyudular hep II Sonra bir kavim gecti o kentten daglara Kirk yil uyudular magarada Gitti ki yusuf yoklar orada Kimisi orumcek oldular dedi Kimisi ag. III Yusuf eli onunde Labirentinin z`sinde dolanir Hu ceker kim gorse onu Sessiz agirbasli bir asktir onu yasatan Karismayi arar divane divanindan cikip Kus kustur agacsa agac Bunu bilir bunu soyler herkese IV Yusuf topac cevirir colde Degirmenlerde uyur Yusuf erer mezcup olur sehirlerde Carsilarda gorulur Simdi kim ruya anlatsa sirli bir cocuktan Yusuf derler ona bir doğu uykusu önce unuttular, unutuştular zaten sonra yeniden hatırladılar, hatırlayıştılar da susarak ve konuştular aralarından bir efendi çıktı, şöyle dedi efendi: kulaklarınızın kapısını iki kere çalabilir miyim kulaklarınızın kapısını iki kere çalabilir miyim uyanın hapsolduğunuz büyük uykudan uyanın hapsolduğunuz büyük uykudan sözüm var bir sözüm, üç mezro ölçemez bu sırrı sözüm var bir sözüm, üç mezro ölçemez bu sırrı gün ağardı gün battı ne bu gaflet ne bu yas gün ağardı gün battı ne bu gaflet ne bu yas gittim geldim yok kimse orada gelmişler gittim geldim yok kimse orada gelmişler kıyamet de sendedir külâhının altında kıyamet de sendedir külâhının altında hakikat de sendedir külâhının altında hakikat de sendedir külâhının altında büyük uyku bitti, söz kılıcı başladı bembeyaz ve örmüş saçlarını bir dedeârif şöyle dedi üç gün sonra: külâhın nerede? efendi sustu . . . bir yılanda uyudu bir mevsim kapılar açıldı . . . altınlarını kaybetmiş bir küçük hârun boş sandığıyla sayıklayarak düştü bu rüyâ avlusuna hani bâbil hani saray gitti baba gitti altın avlu sessiz bekler su dökülür ateş yanar . . . . . . buldum dedi bir veli sırr-ı kelâmı gidelim beyhûde böyle beklemek nûr yazgıyı kısmettir kapı açıp gitmek hicrettir nefes olup silinmek dedeârif: bildin öyle mi uykunu sildin öyle mi derdini veli: haşâ ve haşâ ben bir teferruatım gölgemde lâkin sen göster hani gemi hani kaptan dedeârif: işte gemi işte kaptan veli: gidelim o zaman dedeârif: nereye? veli: nereye gidelim? dedeârif: beni bırak, sen git nereye . . . ben bilmedim uykumu da tesbihimi de efendi: susun . . . bir mevsim yılanda uyudum, bir mevsim kuşta bir yeraltındaydım, bir semâda bir gâibdeydim, bir aklımda iki yumurta kırdım öz kabuğumda dedeârif: bir suda uyu bir ateşte bir mevsim rüzgârda bir mevsim toprakta ve ne anladın uykundan ve ne anladın derdinden veli: bir saray varmış kâğıttan bir saray varmış buluttan biri varmış çoban biri varmış şeytan hârun: velâkin oradasınız o şehrin yolundasınız elinizde üç salkım cebinizde üç altın efendi: uyku bitti öz konuşsun gönlümüzde öz konuşsun veli: söz de biter dönelim köz de söner içelim dedeârif: varın unutun harfi bu kadar söz kâfi.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent Karataş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |