Yazar yazı yazmayı başka insanlara göre daha zor yapan insandır. -Thomas Mann |
|
||||||||||
|
Hastane kokulu, sirk tadında, en sevimsiz akorların soluğunda, aksak ritmlerle yoğurdu beni kader dedikleri, Bir vahanın çadırındaki kanun nağmelerinde buldum kanımı, Beynimi kusup, kendi ellerimle boyadım bu tuali, Benim hayatım gri… Tavuklardan korkup eve geri dönerek başladığımı söylerler okula; Çocukluğumun koca kafalı Osman’ı, turuncu kafalı İbo’su vardı, Bozulacak parçası olmayan üç tekerlekli bisikletlerimizi tamir eder, TRT Gap’ı kanaldan sayardık biz Biyolojik olarak masumluktan salak… Kaç paralık adamsın demezler mi adama, yaşın kaç başın kaç?.. Bi çeyrek; soğansız, yeşilliksiz, turşu koyma usta… Ölüme dair kurcaladıklarım da bu yazdığım mısralara benzeyen zırvalarda adam oldu benim… Nerden bilirdim o ruhsuz döküntüleri padişah fermanına döndüreceğimi?.. Allah yazdırmış denecek kadar metafizik, Kaderinde yazmış denecek kadar öz fizik… Bomboş, bembeyaz, içe bükük bir kağıda dünyanın en kötü resmini yaptım ben… Yüzbin nefesin ortasında, anasının babasının kucağında, battaniyesiyle yapayalnız, uyanmamak üzere gönderilmiş uykular ve olabildiğince Pazar gecelerle çarpıştım, ortanın kenarında… Dedim ya dünynanın en kötü resmiydi diye… O resime öyle bir vernik attım, öyle bir çerçeve yaptım ki tıp literatürünün en acayip başlıklarının altına bir çentik oldum… Her sabaha aynaların yansıtma fonksiyonundan habersiz ne kadar küfredebilirsiniz? Kaç gün güneşten, başınıza her an düşecek bir meteormuş gibi sakınabilirsiniz? Kaç geceyi en beğendiğiniz yüze uzun uzun soluksuz bakamamanın ezikliğiyle sabaha buluşturabilirsiniz?... Her çiftci sever ekinini, ben de sever gibi yapıyorum, Benim hayatım gri… Anofel dolu, nehrinden çamur akan, okaliptüs kokulu bir yağmur ormanının narsist tarzanıyım ben… Narcissus gibi nehrimden akan çamurdaki suretime aşık oldum ben… Toz pembe karayollarının sonundaki Japon prenseslerini sevdim… Onlar için topraksız bir saksıda aşk yeşertip kendime sakladım çiçeklerimi, Beraber koklamaktan sebepsizce korktum hep… Gözlerimi verin bana geri, söz, paylaşacağım çiçeklerimi… Sen böyle de mutlusun oğlum, Senin hayatın gri… Lacivert bir gecenin üstüne ışıyan ay parçasına tutuldum ben, Yük arabamı köprünün ortasında bırakıp seyre daldım atmosferi… Bu kadar oksijeni hiçbir arada teneffüs etmedim ben, Hakkım değil belki, Atın beni teneffüse teşebbüsten içeri… Mantıklı, absürd, şizofren… Dokunmayın ona, Onun hayatı gri… Renk sayılmayanları karıştırıp renk edindim kendime ben… Oruç ağızla edilen küfrü kesen alarm tarzında tövbeler kadar keskin, Büyük bir kalabalığı seyre daldığın kadar sakin, Fahişelerle sevişip de kız kardeşinin namusu uğruna öldürecek kadar dengesiz, Bir minibüsün en ön koltuğuna oturup sürekli para uzatmak zorunda kalmış kadar bıkkın, Sebepsiz kelimesi kadar sebepsiz, Tanrı’nın onu unuttuğunu sanacak kadar umarsız, Kendi elleriyle milyonlarca çocuğuna kıyacak kadar zevk sahibi, Montumu uzatır mısın bana, hah, şu sağdaki, Söylemiştim, benim hayatım gri…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özgür Demirel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |