..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsan kendini bilmeli. Gerçeði keþfetmeye yaramasa da, yaþamayý öðretiyor. Ve bundan daha güzel birþey yok. -Pascal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Varoluþçuluk > Çaðatay Acar




25 Mart 2005
Zamanýn Kýskacýnda  
Çaðatay Acar
Hangi korku üstündür? Yüreðini kemiren yaþama dair korkular mý, ölüm korkusu mu?


:AEEA:
1



Yüzüne çarptýðý buz gibi suyla ayýlmayý denedi ancak bunda baþarýlý olamadý. Oysa güneþin batýþýna dakikalar kalmýþtý. Son zamanlarda kendinde olan deðiþimi anlayamýyor, yaþamýný tiyatro sahnesindeymiþçesine dýþarýdan seyrettiðini düþünüyordu. Kýrýþmaya yüz tutmuþ yüzüne bir kez daha aynada baktý ve birden irkildi. Tanýdýk gelmedi kendi kendine. Gözbebeklerinde mutluluða dair bir ýþýltý da göremedi. Ýstemeyerek týraþ oldu ve banyodan mutfaða yollandý.
Karnýnýn acýktýðýný mý yoksa midesinin mi yandýðýný anlayamayarak buzdolabýný açtý ve biraz peynir alarak, ekmekle katýk etti. Evde kimsecikler yoktu. Dört saat kadar uyumuþtu. Eþi çocuklarla birlikte sinemaya gitmiþ, o ise iþinin olduðunu söyleyerek gelmemiþti. Ýþi vardý gerçi, diz boyu iþi... Öðrencilerinin sýnav kaðýtlarýný okuyacak, notlarý karnelerine iþleyecek, biraz da gazetelere göz atacaktý. Yapamýyordu hiçbir þeyi oysa, elleri kollarý ve bacaklarý halatlarla baðlanmýþ gibi hissetti kendini. Bir sigara yaktý, televizyonu açtý. Koltuða öne doðru kayarak oturdu. Haberler, benzine yapýlan son zamlarla açýldý, ardýndan ilk kez gördüðü bir mankenin canlý yayýnda, nasýl kilo almadan ve güzel kalarak hamilelik geçirileceðini anlatan röportajýyla devam etti. Uzaktan kumandanýn kýrmýzý düðmesine sertçe bastý, güneþin batarken, karþý apartman camlarýnýn alev alev yanýþýný seyrettiði balkona çýktý. Derin bir nefes alarak kýzýllaþmýþ göðü seyre daldý. Akþam kuþlarýnýn evlerine dönerken çaldýklarý barok senfoni sanki O’na biraz iyi geldi. Ardýndan, beton mezarlýklarýnýn ortasýnda gökyüzünü görmeye bile hasret kaldýðýný düþündü.
Son aylarda kendini salmýþ ve yedi kilo kadar almýþtý. Hantallaþmýþ vücudu, karganýn gaklamasýný andýran ev zilinin çalmasýyla irkildi ancak kývraklýðýný kaybetmiþ bedeninin, kapýya yönelmesi biraz zaman aldý. Gelen, eþi ve iki çocuðuydu. Boynuna atlayan minik kýzý,
-     Baba! Annem bizi sinemaya götürdü, keþke sen de gelseydin. Annem pamuk helva da aldý bize.
-     Aferin. Beðendin mi bari filmi?
-     Evet, çok güzeldi. Yeþil bir dev vardý, ama iyi kalpliydi. Kötü adamlarýn hepsini yendi.
Kýzýnýn ayakkabýlarýný çýkaran eþi doðrularak, yanaðýna donuk bir öpücük býraktý. Eve en son giren ve kapýyý kapayan oðlu,
-     Neden gelmedin baba, herkesin hem annesi hem de babasý filmdeydi.
-     Sýnav kaðýtlarýný okudum biliyorsun, daha sonra birlikte gideriz.
-     Hep söylüyorsun ama hiç gelmiyorsun. Emre’nin babasý da öðretmen ama hep Onunla sinemaya geliyor.
Montunu çýkarýp hýþýmla babasýnýn yanýndan geçerek odasýna yönelen oðlunun ardýndan baktý, yüzünü çevirdiðinde karýsýnýn “sana müstehak” diyen yüz ifadesiyle karþýlaþtý.








2


     Akþam yemeðini masa örtüsüz sofrada yerken, baþýný tabaktan pek kaldýrmadý. Ciddi bir þeyler düþünür halinin aksine zihninin içi adeta buzlanmýþtý. Eþinin, tuzu uzatmasýný istemesiyle daldýðý uykudan uyandý.
-     Sen iyi misin? Sanki burada deðilsin. Oldum olasý garipsin zaten ama son zamanlarda iyice zývanadan çýktýn. Suratýnýn güldüðü yok, çocuklarla ilgilenmiyorsun, nasýl olsa karýn var, o her þeyi halleder deðil mi? Sýkýldým artýk.
Karýsýnýn sözlerine karþýlýk vermedi, veremedi… En belirgin huylarýndandý bu; haklý bile olsa karþý çýkamazdý kimselere, doðuþtan yeniklerdendi, içinde çýðlýðýný atar, kimseciklere duyuramazdý sesini ve isyanýný. Ýnsanlarla savaþmayý sevmezdi. Nefret ederdi bu huyundan ama otuz sekiz yýl geçmiþti, pek çok þey için geçti artýk. Karýsýna dönerek:
-     Nedir bu öfken, ne yapayým daha senin için?
-     Biraz ilgilen yaþamla, bak yarýn apartman yönetim kurulu toplantýsý var, saat öðlen 2’de. Ben dinleneceðim artýk yarýn, gidersin herhalde buna bari. Oradan da ev sahibine kirayý götürürsün.
Çocuklar yatalý bir saat kadar olmuþtu. Sofradan kalktýktan sonra tek sýðýnaðý olan çalýþma odasýna girdi. Masa lambasýný yaktý, odaya hoþ bir loþluk yayýlýverdi. Kütüphanesinden okumakta olduðu kitabý aldý. Ayracýný sehpaya koydu, gözlüðünü taktý. En zevk aldýðý þeydi yaþamýnda kitaplar. Ýçinde bulunduðu tinsel duruma uygun kitaplarý okurdu. Bazen kendini bu dünyaya baðlayan kitaplarý severdi, bazen de O’nu bu yaþamdan kopararak, öte dünyalara götüren kitaplarý..
     Saat 11’i vurduðunda, sýnav kaðýtlarýný okumak geldi aklýna. Lisede biyoloji öðretmeniydi. Ertesi gün pazardý ve yapacak iþ fazla olduðundan, þimdiden bir kýsým iþini kolaylatmak istedi. Kaðýtlarý masanýn üzerine yýðarak okumaya ve not vermeye koyuldu. “Ne çok severek yapardým bu iþi mesleðime yeni baþladýðýmda” diye düþündü birden. Otomatiðe baðlanmýþ el devinimleriyle notlarý bir çýrpýda veriyor, bir kaðýt üzerinde iki üç dakikadan fazla zaman harcamýyordu. Sigarasýný yaktý, iþine istemese de devam etti. Yirmi yýl önce üniversiteye girdiðindeki heyecandan eser kalmamýþtý þimdi. Çocuktu o zamanlar, ailesinin de yönlendirmesiyle bu mesleði seçmiþti. Öðretmenlik altýn bileziktir demiþti babasý. O da yazmýþtý üniversite sýnavlarýnda. Oysa hiçbir mesleðe ilgisi oluþmamýþtý çocukluk yýllarýnda, baþkalarýnýn karar verdiði, sýnava soktuðu ve olmasýný istediði yaþamda, kendi istediklerini gerçekleþtiremeden, çelikten bir kalýba girivermiþti. Son zamanlarda bu dünyanýn kendine göre olmadýðýný düþünüyordu.
     Zihnine düþüveren düþüncelerle kafasý karýþýk bir halde yataða gitti. Karýsýný uyandýrmamaya özen göstererek yorganýn altýna süzüldü.









3



Pazar günlerini sevmezdi. Yataktan çýkmak istemedi bir türlü. Karýsýnýn mutfakta bulaþýklarla kavga edercesine çýkardýðý sesten duyduðu korkuyla birden doðruldu. Yüzünü yýkayarak kuruladý, sokak kapýsýný açtý ve kapýya iliþtirilmiþ gazeteyi alarak mutfaða girdi. Sessizce sofraya oturdu. Karýsý sýrtýný dönmüþ göremediði bir þeyler hazýrlýyordu.
-     Günaydýn
-     Benim için pek aydýnlýk deðil gün. Yemek yap, ütü yap, bulaþýk, çamaþýr. Beyefendi de saat 10’da kalksýn, her þey önünde hazýr, armut piþ aðzýma düþ.
Karým haklý mý acaba düþüncesi düþtü zihnine, sonra ayný hýzla uzaklaþýverdi. Sorun çýkarmak istemiyordu yine ama boðulur gibi hissetti kendini, fanilasýnýn boðazýný çekerek geniþletti. Kahvaltýdan tat alamadan, gazetesini okuyamadan, kirayý vermeye gittiðini söyleyerek evden çýktý.
     Soðuktu. Paltosunu dikleþtirerek, atkýsýný boynuna iyice sardý. Nefesi, gözlük camlarýný buðulandýrdý. Fazla arkadaþý yoktu yaþamda, herkesle iyi olmak gibi bir kaygý da gütmezdi. Zaten insanlar da anlamazdý O’nu. Sokaðýn köþesini döndüðü sýrada ayakkabýlarýnýn boyasýzlýðý ile yüzleþti. Kendini saldýðýnýn bilincindeydi. Engel olacak gücü yoktu ancak.
     Ev sahibinin, iki blok ilerideki evinin önünde durdu, içeri girdi. Adamýn sahte gülücüðüne, kira parasýný verirken istemeye istemeye karþýlýk verdi. Hýzla oradan uzaklaþtý. Oturduðu yerden para kazanan insanlarý hazmedemezdi, ne iþ yaparsa yapsýnlar, asalak olduklarýný düþünürdü onlarýn. Ailesinde hiç tüccar ya da zengin biri olmamýþtý. Otuz yýl öncenin deðerleriyle büyütülmüþtü kardeþleriyle. Bundan gurur duysa da artýk anlamsýzdý. Kendi gibi düþünen kiþilerin tek tük kaldýðýný biliyor, bu topluma artýk ait olmadýðýný düþünüyordu.
     Maðazalarýn vitrinlerinde “büyük indirim” yazan reklamlar vardý. Satýcýlar dükkanlarýnýn önüne çýkmýþ baðýrýyorlardý:
-     Koþ vatandaþ koþ, yüzde elli indirim var.
-     Bir alana bir bedava!
-     Kredi kartýna altý taksit, gel!

Ýnsanlarýn birbirini ezercesine tezgahlara saldýrdýðýný görerek þaþýrdý. Savaþ yýllarýnda açlýktan kývranan insanlarýn yiyeceðe saldýrdýðý film sahneleri geldi gözünün önüne. Kendisininse alýþveriþten pek zevk aldýðý yoktu, ihtiyacý varsa alýrdý. Yeni bir eþya veya giysi alýndýðýndaysa öyle mutlu olmazdý. Bir keresinde okulda öðretmen arkadaþlarý doðum günü hediyesi pahalý bir kazak almýþlar, O ise sevinememiþti. “Beðenmedi, burnu büyük” demiþlerdi hakkýnda.
Çok sevdiði , onca renkli reklam panolarýnýn arasýnda sýkýþarak kaybolmuþ, iki katlý bir binanýn alt katý olan saatçi dükkanýný görünce sevindi. Saate ihtiyacý yoktu oysa ama bu dükkan ona çok “gerçek” gelmiþ ve kendine çekmiþti. Boyasý dökülmeye yüz tutmuþ limon küfü rengindeki ahþap çerçevenin kurumuþ macununa dokundu ve içeri girmeye karar verdi.

     
     


4


Yetmiþine merdiven dayadýðý her halinden belli olan, gözlükleri burnunun ucuna doðru düþmüþ, bembeyaz ince telli saçlarý yana taranmýþ babacan ihtiyarýn “hoþ geldiniz” sesiyle sevinç duydu,
-     Hayýrlý iþler, eve dönüyordum da sizin dükkaný gördüm. Dayanamadým, içeri girmek istedim, aslýnda bir þey almayacaktým.
-     Olsun evlat, gel otur þöyle, bana Münir Usta derler, elli yýldýr bu tik taklarý tamir eder dururum. Çay içer misin?
-     Teþekkürler, iki þeker alayým.
-     Saat ne kadar önemlidir bilir misin?

Gözleri, badanasý görünmeyecek kadar saatle dolu duvarlara bakarken ihtiyar adama dönerek,
-     Önemlidir tabii ki, her þeyi onunla ölçer insanoðlu.
-     Doðru, pek doðru. Ama hangi zamaný? Ýnsanlarýn pek çoðunun yaþadýðýný zannettiði zamaný. Akrep yelkovaný, yelkovan akrebi kovalar durur, her vuruþunda saniyenin bir adým daha ölüme yaklaþýr insan ama düþünmez bunu veya düþünmek istemez. Zaman insana verilmiþ en büyük sermayedir, her anýný yaþamalý hayatta, hiçbir þeyi yarýna býrakmamalý, ertelememeli. Yüreðinin sesini dinlemeli. Bugün, þu an en önemlidir hayatta, geçmiþ ya da gelecek deðil.
Ýhtiyar adam bir taraftan önündeki saatin pimini tamir ederken, gözleri dalmýþ bir þekilde duvar saatlerine bakan öðretmen kalbinin derinden tok bir sesle hýzlý hýzlý attýðýný hissetti. Heyecanlanmýþtý, birden kalbinin derinlerinde bir yerlerde naftalin kokmuþ bir arzu su yüzüne çýkmýþtý. Kaçmak..Uzaklara gitmek.. Yapayalnýz. Hep ertelemiþti bunu, hep de yapmak istemiþti. Yalnýz gidecekti oraya, güneyde deniz kýyýsýndaki o balýkçý köyüne; yirmi beþ yýl önce gördüðü ve vurulduðu o köye. Heyecanla çayý dikerek ayaða kalktý ve sevimli ihtiyarýn gözlerinin ta içine bakarak, O’na içten bir teþekkür etti. Ýhtiyar bu teþekkürün nedenini anlamayarak, tamir iþine devam etti.
     Hýzla dükkandan çýktý, çarþýda yuvarlak kýrmýzý boyalý balýkçý tezgahlarýnda, lüferleri mezgitleri gördü. Tepelerine sarkan ampullerle balýklar gümüþ gibi ýþýl ýþýl parýldýyorlardý. Yaþama sevincini duydu o anda, uzun zamandýr kaybettiði sevincini.
     Apartmanýn merdivenlerini hýzlýca çýktý, karanlýkta kaldýðýnda dahi çýkmaya devam etti. Anahtarla kapýyý açarak, içeri girdi. Karýsý balkonda, çocuklar ise birbirlerine yastýk atarak koþturuyorlardý. Doðruca yatak odasýna gitti, dolabýna baktý, ardýndan çalýþma odasýna yollandý, okumadýðý kitaplarý, fotoðraf makinesi ve þapkasý gözüne iliþti. Odaya sinirli bir þekilde giren karýsý,
-     Rezil ettin bizi el aleme, apartman yönetim kurulu toplantýsýna gitmemiþsin, ne sorumsuz birisin sen.
Karýsý ses tonunu daha da yükselttikçe umutlarýnýn söndüðünü hissediyordu.
-     Bencil adam, hayatla ilgilen biraz, bak ay sonu geldi, buzdolabý boþ, çocuklara ayakkabý lazým, sen nerelerdesin kim bilir?
Odadan çýkan karýsýnýn ardýndan bakakaldý, yüreðinde bir þeylerin yýkýldýðýný hissetti, yutkundu. Balkona yollandý. Sigarasýný yakarak yere çömeldi, uzaklara bakarak aðladý, aðladý...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Çaðatay Acar kimdir?

Taklitten uzak, söylenmemiþi söyleme gayretinde, insana dair herþeyi ön sýraya koyan yazýlar yazmaktýr amacým. .

Etkilendiði Yazarlar:
Franz Kafka, Hermann Hesse


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Çaðatay Acar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.