..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Düşgücü güzelliği, adaleti, mutluluğu yaratır. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Halis Kizil




29 Mart 2005
Nedensiz Korku  
Çocuk

Halis Kizil




:AIBA:
Gaz sobası odayı ısıtmaya uğraşırken inceden, onlar karar vermeye çalışıyorlardı. Ne yapacaklardı? Eve mi dönseler yoksa burada mı kalsalar karar veremiyorlardı. Oda küçüktü birbirine bitişik iki penceresi vardı. Beyaz yağlı boyalı ahşap doğramalar karşısında televizyon için yaptırılmış çam sehpa duruyordu, üzerindeki televizyon renkli ama küçüktü hoş bu odaya da yeterdi zaten, onlar da kaliteli olsun istemişlerdi de ondan almışlardı. Siyah beyaz televizyondan sonra öyle hoşlarına gitmişti ki. Televizyonun sağındaki gaz sobası ne de güzel yanardı damla damla. Odun sobasının çıtırtılarında yoksun olsa da yine aynı işi görürdü ya onlar için de bu önemliydi kova taşımak derdi olmasın diye almışlardı zaten. Odanın kalan üç tarafı koyu renk koltuklarla kaplıydı. Koltuklar siyahlı grili kumaşlarla kaplıydı yine de insanın içini karartmaz aksine sıcaklıkla doldururlardı.
Karar verildi. Eve gideceklerdi. Eve bırakılmaları gerekiyordu ve bırakılacaklardı da zaten kimsenin ne böyle bir istekte ne de talepte bulunmasına gerek yoktu. Adam çıktı odadan. Sonra diğer adamla kadın da çıktı. Odada yalnız kadın ve çocuğu kaldı.
Çocuk az önce çıkan kadının getirdiği, kocaman parçalı yap bozla oynuyordu. Tanrım ne büyük parçalardı bunlar! Bu denli büyük olsa bile bir çocuğu korkutacağı kimin aklına gelirdi ki yap boz parçalarının? Aslında çocuk da fark etmedi başta korktuğunu ama içinde duyuyordu huzursuzluğu. Yalnız kalmaktan olamazdı. Çünkü adada ondan başka dört kişi daha vardı az önce. Neden böylesine huzursuzdu? Yine o hayaller geldi, düşünmeye başladı nedenini. Acaba babası mı ölecekti yolda, ya da evlerine kötü insanlar mı gelecekti? Aslında ne kadar az kötü tanıyordu. Çocuk yeteneklerinden midir bilinmez anlıyordu kimin iyi, kimin kötü olduğunu bir bakışta. Ama onun için önemsizdi bunlar. Hele dünyayı tanıma evresindeyken henüz, beyninin en aç olduğu dönemlerden birinde. Kötüleri çizgi filmlerden bilirdi genelde. Bir de dilenciler kötüydü ona göre. Öyle kabuslar görüyordu ki onlarla ilgili. Kaçmaya çalışıyor, saklanıyor ama her seferinde yakalanıyordu. Ve tam dokunacakken ona o kara eller uyanıyordu. Her çocuk böyle kabuslar görüyor olmalıydı. Bu yüzden üstüne düşmeye gerek yoktu. İçsel farklılıkları bilmediği gibi dışsal farlılıklara uyum sağlama çalışmaları süresi içinde düşünecek zamanı da yoktu.
Nedenini anlamadığı bir şekilde korku, huzursuzluk vardı içinde. Ama söylemiyordu netçe ne düşündüğünü. Söylemiyor muydu, söyleyemiyor muydu bilinmez ama öyle etkilemişti ki bu olaylar yıllar sonra bile unutamamıştı. Yap bozda cüceler vardı. Hatta parçalardan birinin çıkıntı kısmı yırtılmıştı. Soba yandığına göre bir kış gecesi olmalıydı.(Böyle küçük parçalara dayanarak görüntüyü netleştirmeye çalışıyordu kafasında.) Ne garip, hala o çocuk bu duyguları içinde hissedebiliyordu ve anlayabilmiş değildi bugün bile içindeki korkunun nedenini tam olarak. Hiçbir zaman bilmeyecek zaten ancak fikir yürütecek ve yürüttüğü her fikir bir yelerde takılıp, sendeleyip çamur dolu bir çukura kapaklanacak. Yani gerçeği aramak faydasız. O gece babası sağ salim döndü eve. Sonra yattı, uyudu hepsi. Öyle beklediği gibi bir kabus da görmedi. Akşam yaşadığı korku bir iki gece daha yeterdi ona zaten.
Çocuk o geceden ne konuşmaları hatırlıyordu ne de olayları. Yalnızca o duyguyu ve anlatabildiği bazı şekilleri canlandırabiliyordu kafasında gerisi kocaman boşluk. Kim bilir belki ayrılığın korkusuydu(işte düşecek olan bir fikir daha). İşin kolayına kaçmak da olsa fazla düşünmemek gerek. “Yaşayan bilir.” demek ve uzaklaşmak sessizce.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Halis Kizil kimdir?

Üst çekmecelerde hep elinizin altında olmasını istediğiniz ne atabildiğiniz ne de ortada durmasına dayanabildiğiniz şeyler durur değil mi?


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Halis Kizil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.