Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman |
|
||||||||||
|
OLTANIN UCUNDAKİ BALIK Bu hikayeyi, bir arkadaşı babama anlatmış. Babam da çok beğenmiş bana anlattı. Hikaye benimde hoşuma gitti. Sizlere anlatmayı uygun buldum. Hikaye bu ya , günün birinde. Diye başlamış..... Feryal: ellerini ovuşturarak içeri girdi, doğru aynanın karşısına geçti.Burnu kıpkırmızı olmuştu. Dışarıda buz gibi soğuk bir hava vardı. Daha da beteri nisan ayında kar yağıyordu.Paltosunu çıkardı.Ellerini bulaşık makine sının buharına tutarak ısıtmaya çalıştı. Masaların tamamına yakını doluydu.Bu da iyiye alametti. Tezgahın arkasına geçerek çalışmaya başladı. Yapacak çok işi vardı. Belma: ...Abla hava dışarıda çok soğuk değil mi? Feryal: ...Kırmızı kar dedikleri bu olsa gerek. Dondum doğrusu.Nisan ayında da ancak kırmızı kar yağar. Mervan: ...Nisan dedin de aklıma geldi bu gün bir nisan sakın bize şaka yapma. Feryal: ...Önce işleri yoluna koyalım. Sonra şaka yapacak birilerini buluruz. Belma: ...Ben aşağı kata iniyorum. Biraz işim var. Mervan: ...Gelirken kıymalı börek getir. Bu gün bir nisandı ve Feryal’in şakacı, hayata mizahi açıdan bakış yanı tüm benliğini ele geçirmişti. Ne yapmalıyım diye düşünürken, fikir gözlerinin önünde şekillendi.Kapıya çalışacak eleman aranıyor levhası astırdı. Bakalım oltaya kimler takılacaktı. Dışarıda kar yağışı azaldı. Ama havanın daha da soğuduğu insanların paltolarına daha sıkı,sarılmalarından belli oluyordu.Bu sırada kapı açıldı, on sekiz on dokuz yaşlarında bir genç kız içeri girip tezgaha yaklaştı. Hareketlerinden Mervan’a bir şeyler sorduğu anlaşılıyordu.Mervan gülmemek için ağzını eliyle kapatarak beni işaret etti. Genç kız oturduğum masaya doğru yönelerek yanıma yaklaştı ve: ...Galiba siz ilgileniyor muşunuz? Buraya çalışacak eleman alınacakmış. Feryal: ...Buyurun oturun . Eleman açığımız var . Daha evvel bu işlerde çalıştınız mı? Zira dışarıdan göründüğü gibi kolay değil. Zor ve ağır çok uğraştırır. Temizlik ister.Pardon adınızı öğrenebilir miyim? ...Adım Gülhan . Daha evvel Fevzi Çakmak caddesinde ev ürünleri yapan bir yerde çalıştım. İşe yabancı değilim. Feryal: ...Çalıştığın yerde kaç lira haftalık alıyordun? Gülhan: ...Seksen lira haftalık alıyordum. Feryal: ... Vay canına ne patronlar varmış. O paraya insan çalıştırıl mı? Bedava ,yazık. Bak kızım buraya ilk giriş, yüz elli lira. Günde sekiz saat çalışıyorsun. Yalnız tatil günleri hafta içidir. Gülhan: ... Çok iyi beni denerseniz pişman olmazsınız. Feryal: ... Ben de inandım sizin bu işi yapacağınıza. Telefonunuz varsa numaranızı bırakın , akşam size haber verelim. Genç kızın içi san ki işe alınmış gibi mutlulukla doldu Bir nisan şakasına kurban olduğunu bilemezdi. Bundan sonrada bilemeyecek ve çaresizlikle şanssızlığına lanet okuyacaktı.İzin isteyerek masaların arasından geçip kapıyı açtı dışarı çıktı. Yavaş, yavaş gözden kayboldu. Biraz sonra varlığını hatırlatan hiçbir iz kalmamıştı.Sadece kapının açılıp kapanmasından dolayı içeri hırsız gibi giren ,soğuk havadan başka. Belma: ... Abla vazgeçelim yazık günah , kızın çıkarken gözbebeklerinin nasıl parladığını görmedin.Kız akşam olmasını sabırsızlıkla bekleyecek. İyice abarttın yüz elli Türk lirası İyi para. Feryal: ...Kendimi zor tuttum. Oda akıllı olsun. Tecrübeli biri olsa o kadar para almayacağını bilir. Öğlene kadar üç dört üç dört kişi daha geldi gitti . Her birinin ağzına bir parmak bal çalıp gönderdik. Hevesle akşamı beklemek için evlerine gittiler. Tam camdaki tabelayı kaldırırken, içeri orta yaşlı bir bayan girdi. Bakışları cin gibiydi. Ne yalan söyleyeyim içime bir karamsarlık çöktü. Bu oyundan usanmıştım. Kadın tezgaha yanaşıp Daha bir şey sormadan, Mervan beni işaret etti.Gözleriyle masaları tarayıp beni gördü. Daha masaya yaklaşmadan konuşmaya başladı.: ... Burada çalışmak için eleman arıyormuşsunuz? Feryal: ... Evet bir eleman alacağız. Ama o kadar çok gelen oldu ki size sıra gelmez. ... Adım Ferdane . Olsun görüşmekten zarar gelmez belki fikrini değiştirebilirim. Feryal: ... Eh ne yapalım peki oturun. Buraya gelmeden evvel, herhangi bir yerde çalıştınız mı? Ferdane: ... Yaklaşık beş senedir bu işin içindeyim. Feryal: ... Burada çalışmaya başlarsan hangi işi yapabilirsin? Fedane: ... Tezgahta durmaktan hoşlanmıyorum. Zaten bu kadar güzel kız varken bana sıra gelmez. Benim işim mutfak . Çok güzel börek açarım. Feryal: ... Senin söylediğin bu işleri bütün elemanlarım yapıyor. Ferdane: ... Tamam işte demek ki yeterli elemanlarınız yok ki herkesi her işe koşuyorsunuz. Kaldı ki baklava hamuru açarım, mantı yaparım. Siz hiç pırasa köftesi yediniz mi? Adını bile duymamışsınızdır. Feryal: ... Çalışma saatlerine uyabilecek misin? Ferdane: ... Ne yani siz insanı yirmi beş saat mi çalıştırıyorsunuz? Daha ötesi var mı?Feryal: ... Biz, sabah yedi akşam dokuz çalışıyoruz. Uyabilir misin. Eyvah kadın yapıştı gitmiyor? Ferdane: ... Olsun ben ayakta durmaya alışkınım. Evde bekleyen dedelerim yok. Feryal: ... Biraz da paradan bahsedelim. Haftalık altmış lira. Çalışırsan altı ay sonra yirmi lira zam alırsın. Ferdane: ... Çok iyi. Çok para vadedip iki gün sonra işten atılmaktansa böylesi daha iyi.Mutfağı dolaşabilir miyim? Feryal: ... Tabi neden olmasın. Merdivenlerden inin , göreceksiniz. Hay Allah şu işe bak. Şaka yapalım derken iş bayağı ciddiye bindi. Eğer anlattığı kadar varsa, bana böyle bir eleman lazım olabilir. Kızlara ne kadar güvenebilirim ki. Bu konuda ciddi , ciddi düşünmeliyim. Burhan gelsin ona danışayım. Belma: ... Ne oldu Feryal abla. İş ciddiye mi döndü? Feryal: ... Bilmiyorum ama kadın işi biliyor galiba.Denemekte yarar var. Belma: ... Desene bu balık başka balık. Belma: tezgahın arkasına geçerken, kadında merdivenlerden çıkıp yanıma geldi. Halinden mutfağı çok beğendiği belli oluyordu. Ferdane: ... Maşallah . Nazar değmesin arayıp ta bulamadığım bir yer. Hani derler ya bal dök yala tertemiz. Feryal: ... En iyisi siz yarın iş başı yapın, işinizden memnun kalırsak beraber çalışırız. Ferdane: ... Anlaştık. Yarın sabah saat yedide buradayım. Kadın elini uzattı tokalaştık. İyi günler dileyerek kapıya doğru yürüdü. Tam yarı yola gelince durdu ve geri dönerek yanıma yaklaştı. Ferdane ... Yalnız bir şey var ki hiç hoşlaşmam. Feryal ... Nedir o ? Ferdane ....Deniz ürünlerinden hoşlanmam nefret ederim. Eli mi dahi süremem.Eğer burada deniz ürünleri hazırlıyorsanız ben yokum. Feryal ....Ne tesadüf bende hoşlanmam. Nefret ederim. Iııgg Ferdane ....Ama birisi hariç. Nisan balığını çok severim.Bir nisan da . Unutmadan pırasa köftesinin tarifini isterseniz, postayla gönderebilirim. Ha bir de şu emaneti bırakayım. Buyurun bir kart. Arkadaşınızmış.Baaay iyi günler çok eğlendim. Feryal kartı aldı ve okudu, kitapçı turgay okutur. Aklı başına geldi /Lanet olsun / Dedi .Millete nisan şakası yapmaya çalışırken OLTANIN UCUNDAKİ BALIK OLMUŞTU. 05-04-2005- Salı Tuğrul Ahmet Pekel
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © TuğrulPekel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |