Olgunluğa erişmemiş şairler ödünç alır, olgunluğa erişenler çalar. -George Eliot |
|
||||||||||
|
Sultan Gelin o sabah gün doğmadan tuttu tarlanın yolunu sultan gelin. yokluğunda,acınında düşsede derin izleri yüzüne hala güzeldi, başına doladığı oyalı tülbentiyle. pek kurak geçmekteydi bu yaz belki bulurum ümidiyle bir damla suyu, kazıyordu toprağı elleriyle. kan sızıyordu parmaklarından ama canı hiç acımıyordu. öyle ya... bu kışda besleyecekti toprak ana, evde bekleyen bebeleri. hem acısı mı olurmuş, akan iki damla kanın, büyük bir kederle yoğrulmuşken yüreği. ne kadar zaman olmuştu kaç bahar, kaç yaz geçmişti artık saymıyordu selvi boylu, karayağız erkeği öleli. aklına geldikçe, daha hızlı,daha hızlı kazıyordu toprakta aradığı su değil karayağızıydı sanki kaldırıp baktı ellerine bir an bu eller okşar gibi silerdi, bir zamanlar erkeğinin terini, şimdi bu kan---neyin nesi bulduğu bir damla su mu, akan gözyaşımı belli değil -ne vardı böyle gidecek erken -koydun bir başına sultan gelinle bebeleri diye,söyleniyordu kendi kendine, suyu bulmuş olmanın sevinciyle öyle ya-- yemek bekliyordu evde aç bebeleri. kurutmamıştı bu hasatta da toprağını, ama çatlamıştı bütün parmakları. toprak suya kanmıştı ama, kurumuştu sultan gelinin hayat pınarı... Gülizar Aktaş pek kurak geçmekteydi bu yaz belki bulurum ümidiyle bir damla suyu, kazıyordu toprağı elleriyle. kan sızıyordu parmaklarından ama canı hiç acımıyordu. öyle ya... bu kışda besleyecekti toprak ana, evde bekleyen bebeleri. hem acısı mı olurmuş, akan iki damla kanın, büyük bir kederle yoğrulmuşken yüreği. ne kadar zaman olmuştu kaç bahar, kaç yaz geçmişti artık saymıyordu selvi boylu, karayağız erkeği öleli. aklına geldikçe, daha hızlı,daha hızlı kazıyordu toprakta aradığı su değil karayağızıydı sanki kaldırıp baktı ellerine bir an bu eller okşar gibi silerdi, bir zamanlar erkeğinin terini, şimdi bu kan---neyin nesi bulduğu bir damla su mu, akan gözyaşımı belli değil -ne vardı böyle gidecek erken -koydun bir başına sultan gelinle bebeleri diye,söyleniyordu kendi kendine, suyu bulmuş olmanın sevinciyle öyle ya-- yemek bekliyordu evde aç bebeleri. kurutmamıştı bu hasatta da toprağını, ama çatlamıştı bütün parmakları. toprak suya kanmıştı ama, kurumuştu sultan gelinin hayat pınarı... Gülizar Aktaş
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © gülizar aktaş, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |