..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Çocuk Eğitimi ve Yetiştirilmesi > ÖMER YALÇIN




29 Ocak 2007
Ömer Yalçın'ın Kaleminden Malatya Sokakları  
MALATYA SOKAKLARINDA BİR GRUP

ÖMER YALÇIN


Aile içi şiddete maruz kalan, dayanamayarak sokağa kaçan çocuklar… Anne/baba sevgisinden, oyunlardan habersiz, çocukluklarını yaşayamadan büyüyen çocuklar… Oyun çağında oyununu, okul çağında okulunu feda etmek zorunda kalan çocuklar… Küçük yaşta büyük sorumluluklar altına giren çocuklar… İnsanlıkdışı koşullarda çalışan, çalıştırılan çocuklar… Yaşamlarını risk ve tehdit altında geçiren, sokakta suça itilerek yaşayan çocuklar… Ve birçoğu da büyümekle büyümemek arasında kalan çocuklar… Bunlardır uçucu madde kullanıp,hayatı herkese zindan eden... Ömer YALÇIN


:CCIC:
MALATYA SOKAKLARINDA BİR GRUP:



-Uçucu Madde Bağımlısı Çocuklar



Malatya’da Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen araştırma uçucu madde bağımlısı çocuklar ile ilgili çarpıcı sonuçları ortaya çıkardı.Sosyal Hizmetler Uzmanları tarafından yapılan araştırmanın,Malatya’da yaşayan uçucu madde bağımlısı çocuk ve ergenlerin bağımlı olma nedenleri ve bağımlılığın yarattığı sonuçlara ilişkin bir tablo ortaya koyabilmek amacıyla yapıldığı belirtildi.Araştırmada,uçucu madde kullanımının yalnız bireysel değil, aynı zamanda olumsuz sosyal sonuçlara yol açtığından ve giderek artan düzeyde devam ettiğinden sorunun tüm boyutlarıyla anlaşılmasının önemine değinilerek,bu sorunun ailesel, çevresel, eğitsel, ekonomik, kültürel, sosyal ve politik yönleri bulunduğu belirtildi.Bütüncül bir bakış açısıyla ele alındığı takdirde gösterilen çabaların başarıya ulaşma şansının da artmasının mümkün olacağı belirtildi.yapılan araştırmaya ilişkin bilgi veren Sosyal Hizmetler İl Müdürü Murat Konan,sosyal ve ekonomik koşulların yetersizliği başta olmak üzere çeşitli nedenlerle göç eden ailelerin çocukları da yaşanan ekonomik ve psiko-sosyal uyum sorunları nedeniyle madde kullanımı açısından risk altında olduğunu söyledi.Konan,“Uçucu madde bağımlılığı, diğer madde bağımlılığı türleri gibi birçok bireysel ve sosyal soruna neden olmaktadır.Uçucu madde kullanan çocuk; fizyolojik zararlı etkilerin yanında, okuldan kaçma, derslerde başarısızlık, evden kaçma, suç işleme gibi hem bireysel hem de sosyal açıdan zarar verici etkilere ve risklere de açık hale geliyor.Bu araştırmada çocuk ve ergenlerde uçucu madde kullanımı sorunu Malatya örneğinde; sosyal, kültürel ve ekonomik boyutları vurgulanarak ele alındı.Araştırma, Malatya’da yaşayan uçucu madde bağımlısı çocuk ve ergenlerin bağımlı olma nedenleri ve bağımlılığın yarattığı sonuçlara ilişkin bir tablo ortaya koyabilmek amacıyla yapıldı.”dedi.



-Şehrin ve Yaşamın Kenarındaki Çocuklar



Araştırmadaki ilginç tespitlerden bir tanesi de Malatya’da uçucu madde kullanan çocukların ve ailelerinin sosyal, demografik ve ekonomik özelliklerini,uçucu madde kullanan çocukların aile yaşamını,okul yaşamını,akran gruplarına ilişkin özelliklerini,suç sürecini ve uçucu madde kullanım sürecini ortaya koyması oldu.Araştırma hakkında ACILAR DİYARI'na açıklamalarda bulunan Konan,araştırmanın, Mayıs-Haziran 2006 tarihlerinde Malatya il merkezinde uçucu madde kullandığı İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne bağlı 80. Yıl ÇOGEM ve İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı çocuk şubesi kayıtlarınca tespit edilen toplam 10 çocuk ve aileleriyle birden fazla görüşmeler yapılarak gerçekleştirildiğini vurgulayarak şunlar söyledi:“Veri toplama araçları gözlem ve derinlemesine görüşmelerdi.Görüşmelerde kullanılan yarı yapılandırılmış görüşme formları çocuklara ve çocukların ailelerine olmak üzere iki türde hazırlanmıştı.Görüşmelerin bir kısmı sokakta, çocuk ve gençlik merkezinde, cezaevinde olanlarla cezaevinde, ailelerle ise ikametlerinde gerçekleştirildi.Görüşme yapılan on çocuktan sekizi erkek, ikisi kızdı.Çocukların yaş aralığı 15 ile 18 yaş arasında değişmekteydi.”Çocukların tamamının ailesi Malatya merkeze göçle geldiğini belirten Konan,göç nedenlerine bakıldığında büyük çoğunluğunun ekonomik nedenlerden kaynaklandığı ancak kan davası, aile ve akrabalar arası anlaşmazlıklar, bölgede yaşanan olaylar ve güvenlik nedeniyle de göçlerin yaşandığı görüldüğünü söyledi.Araştırmada ortaya çıkan bir diğer ilginç sonuç ise göç eden ailelerin tamamına yakını göçle geldiklere yere yeniden dönmeyi istememeleri oldu.Görüşülen çocukların çoğunun anne ve babasının birlikte yaşadığı, babaların genelde okur-yazar olduğu veya ilkokul mezunu olduğu, annelerin ise yarıdan fazlasının okur-yazar olmadığı görülmüş.Oturulan konutların yarıdan fazlası ailelere ait olup, bu konutlar çoğunlukla müstakil, kerpiç veya betonarme yapıdadır.Ortalama beş çocuklu olan bu ailelerde çocukların kendilerine ait odaları bulunmamakta ancak çocuklar ve yetişkinlerin yatak odaları Aileler herhangi bir sosyal güvenlik sistemine dâhil olmayıp tamamına yakını yeşil kart uygulamasından yararlandığı ortaya çıktı.Ailenin geçimini büyük çoğunlukla baba veya büyük ağabeyin gerçekleştirdiği ve bunların da gündelik işlerde ve düzensiz çalıştıkları,çocukların annelerinin büyük çoğunluğu ev hanımı olup çalışan çok az bir kısmı da gündelik temizlik işlerine gitmekte olduğu ortaya çıktı.Araştırmada Özetle; Malatya’da yaşayan, uçucu madde kullanan ve çoğunluğu erkeklerden oluşan çocukların neredeyse tamamı, büyük bir kısmı ekonomik nedenlerle göç etmiş, alt sosyo-ekonomik düzeyde, sosyal güvencesi olmayan, eğitim düzeyi düşük, kenar mahallelerde yaşayan, çok çocuklu ailelerden gelmekte oldukları belirtildi.



-Soğuk Sokakları Tercih Edenler



Konan,“Araştırmada;çocukların ebeveynleri arasında çok sık olmasa da yaşanan tartışmalarda çocuklar kendilerine de pay biçiyor.Ağabeyin ağırlıklı olarak çocukların davranışları konusunda etkili olduğunu görüyoruz.Bu durumun nedeninin çocukların bulunduğu arkadaş ortamının dinamik olması, kavga ve hırsızlık olaylarına karışmaları olabileceğini düşünüyoruz.Böylece ailede güçlü otorite figürü olan ağabeylerin ebeveynlerin yerini alarak çocukların sorumluluğunu üstlendiği gözlemekteyiz.Araştırmanın başka bir sonucu da çocukların bazılarının sokakta kaldıkları dönemde karşılaştıkları sorunlarda, ailelerinin zarar görmesinden korktukları için onlarla bu konuları paylaşmamalarıdır.Yine de çocuklar büyük çoğunlukla dışarıda yaşadıkları sorunları ailelerinden ya da arkadaşlarından yardım alarak çözmeye çalışıyorlar.Bu araştırmanın en önemli sonuçlarından biri, görüşülen çocukların tamamının defalarca evden kaçmasıdır.İlk kez 11-13 yaşları arasında evden kaçan çocuklar sıklıkla şehir merkezinde bulunan parklara, mezarlığa ve tenha yerlere gitmekteler.Çocukların anlattıklarından, evden kaçma nedenlerinin çoğunlukla aile baskısından kurtulmak ve en önemlisi de bu baskı olmadan rahatça madde kullanmak olduğu anlaşılıyor.Çocuklardan birkaçı da İstanbul gibi büyük bir şehre ya da başka şehirlerdeki akrabalarına kaçma davranışında bulunmuşlar.Çocukların “iyi bir aile”ye ilişkin beklentileri ya da görüşleri çok çeşitlidir.Yaşamlarında; eğitim, güzel bir ev, iyi yaşam koşulları gibi “iyi” olana dair pek çok hayali olan bu çocuklar, özellikle “sevgi” konusu üzerinde durmuşlar.Aynı biçimde çocukların yarıya yakını gelecekte iyi anne baba olacağına da inanmakta.Çocukların tamamına yakınının bu konuda bir düşüncesi vardır.Bugün ailesi yanında yaşayan ve zamanının bir bölümünü sokakta geçiren ve pek çok riske de açık olan çocuklar, bu özgür ve aile baskısından uzak ortamı daha çekici bulma ve geleceğin “sokak çocukları” olma riski taşıyorlar.



-Kalabalık Sınıflarda Kaybolanlar…



Çocukların büyük çoğunluğunun ilkokulu bitiremediğini,çocukların çok azının şu an okula devam etmekte olduklarını açıklayan Konan,“Okulu bırakmış çocukların yarıya yakını imkânları olduğu takdirde okula tekrar dönmek istediklerini belirtiyorlar.Araştırmada çıkan sonuca baktığımızda çocukların tamamı bir veya birden fazla kez sınıfta kalmışlar.Çocukların büyük çoğunluğu sınıfta kalma ve okulu bırakma nedeni olarak ders çalışmama ve okulu sevmemeyi göstermişler.Çocukların tamamı okuldan defalarca kez kaçmış,bunların büyük çoğunluğunu birinci sınıftan itibaren tek başına ve arkadaşlarıyla birlikte okuldan kaçanlar oluşturuyor.Eğitim süreci ve madde bağımlılığının zincirleme biçimde birbirini etkilediği görülmektedir. Okuldan kaçan çocuklar dışarıda başka gruplarla tanışmış, okuldan-evden kaçmayı ve zararlı alışkanlıkları ve davranışları birlikte sürdürmeyi bir arkadaşlık kültürü haline getirmiş ve sonuçta bu alışkanlık ve davranışların etkisiyle eğitim yaşamından tamamen kopmuşlar.Dolayısıyla “çekici olmayan, korumayan, takip etmeyen bazen de dışlayan” eğitim sistemi çocukları sokağa yöneltmiş ve sokağa yönelen çocuklar burada edindikleri yeni ve zararlı davranışlarla eğitim sürecinden hem kopmuş hem de başka arkadaşlarını da bu ortama çekmiştir denilebilir.



-Hepimiz Birimiz, Birimiz Hepimiz İçin…



Görüşmelerde arkadaş grubunun çocukların yaşamında önemli bir yer kapladığı ve pek çok istenmeyen davranışın şekillendiği ve sürekli hale geldiği bir ortam olduğu anlaşılmış. Çocuklar, arkadaş seçiminde iyi anlaşabilecek biri olmasına dikkat ettiğini belirtiyorlar.Çocukların tamamının arkadaşları arasında suç işleyenlerin bulunduğu ve bunların bir kısmının da cezaevi deneyimi yaşadığı anlaşılıyor.Çocukların sık görüştüğü arkadaşları içerisinde madde kullananlar bulunduğu ve çocukların uçucu madde kullanmaya arkadaş özentisi, arkadaş baskısı gibi nedenlerle ve “arkadaş grubu” içinde başladıkları oryata çıkıyor.Buna ek olarak, çocukların aileleri bu durumdan haberdar oldukları ve son derece rahatsızlık duydukları belirtiliyor.Aillelerin,bu tür arkadaşlarıyla görüşmemeleri ve karşılaşmamaları için nasihat başta olmak üzere tehdit, dayak, evden dışarıya çıkmalarına engel olma ve görüştükleri arkadaşları tehdit etme gibi önlemler aldıkları ise araştırmada ortaya çıkan bir diğer konu.Konan,çocukların tamamına yakınının ifadelerine göre okullarında/mahallerinde çeteleşme olduğunu belirterek,“Çocuklar, arkadaşlarıyla oluşturmuş oldukları grubu çete olarak görmyorlar fakat,arkadaş gruplarıyla birlikte diğer çetelerle kavgalara karıştıklarını da ifade ediyrlar.Çocukların tamamı çevrelerinde küfür ve hakaret, bir kısmı dayak ve kötü muamele gibi olumsuz tutum ve davranışlarla karşılaşmışlarÇocukların ifadelerinden “şiddete” yönelik tutumlarının ılımlı olduğu ve bu davranışı sürdürmede bir sakınca görmedikleri anlaşıldı.Çocukların tamamının toplumsal şiddete maruz kalması, onların bu tür davranışlar konusundaki tutumlarının nedenini kısmen açıklar gibi görünüyor.”ifadelerine yer verdi.

Araştırmanın en önemli bulgularından biri de tespit edilen uçucu madde bağımlısı çocukların tümünün suça yönelmesi.Çocukların küçük yaşlarda hırsızlığa başladığı ve daha sonra hırsızlık, gasp, yaralama davranışlarına sıkça başvurdukları ve bu olaylardan küçük çapta olan çoğunun polis kayıtlarına geçmediği anlaşılıyor.Çocukların büyük çoğunluğu ilk suçunu işledikten sonra yanlış bir şey yaptığının farkına vardığını ve pişmanlık duyduğunu ifade etmişler.Bunun nedeni de suç işlendiği sırada maddenin etkisinde olmaları ve maddenin etkisi geçince de olaydan dolayı pişmanlık duymaları.Çocukların en sık işledikleri suçlar sırasıyla hırsızlık ve gasp olduğu belirtildi.Konan,”Çocuklar bağımlı hale geldikleri maddeyi temin etmek için ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak için paraya da ihtiyaç duymaktadır. Bu da zamanla sürekli hale gelmekte ve suç-bağımlılık döngüsü çocukların yaşam biçimleri olmaktadır.Çocukların büyük çoğunluğu bir ayla üç ay arasında cezaevi deneyimi yaşamışlar.Bir kısmının ailesinde hırsızlık, adam yaralama ve benzeri suç işleyen bireylerin olduğunu görüyoruz.”dedi.



-Suç Nedir?



Çocuklardan ve ailelerinden “suçu tanımlamaları” istendiğinde aşağıdaki yanıtları vermişler.(Ç=çocuk, E= ebeveyn):

• Ç 1: Psikopatlık, kendini büyük zannetme ve pisliği sevme (tanımda ifade edilen “pislik” çocukların kendi aralarında tecavüzü tanımlamak için kullandıkları sözcüktür).

• Ç 2: Kötü olan her şey suçtur

• Ç 5: Yasakları çiğnemeye suç denir (Kız)

• Ç 8: Kötü bir şeydir, parasız kalmadan, mecbur olmadan yapılmaması lazım

• Ç 9: Yanlış hareketlere ve günahlara suç denir

• Ç 10: Hırsızlık yapmaya suç denir

• E 5: Haksızlık yapmak

• E 8: Hırsızlık yapmak başkalarına zarar vermek

• E 10: Hırsızlık yapmak





-Hayalle Yaşamaya Bağımlı Olma…



Çocukların ilk bağımlılık yapan madde deneyimlerinin sigara olduğunu söyleyen Konan,“ Çocukların tümünün ailelerinde sigara kullanımının yaygın olması bunun en önemli nedenini oluşturuyor.Çocuklar, 11 ile 15 yaş arasında, çoğunluğu ise 12 yaşında uçucu madde kullanmaya başlıyor.Çocukların büyük çoğunluğu ilk kullandıkları uçucu maddeyi çevrelerindeki veya sokaktaki arkadaşlarından temin etmişler.Çocukların madde kullandığından ilk olarak anne, baba ve ağabeylerin haberi olmuş, konu aile içerisinde konuşulmuş, madde kullanan çocuğa maddenin zararları anlatılmış, bulunduğu arkadaş grubundan uzaklaşması ve madde kullanmaması konusunda uyarıldığı ortay çıkıyor.Çocuklar bu alışkanlıklarından vazgeçemedikleri için; dövülmüş, aile ve akraba çevresi tarafından aşağılanmış, ev hapsine tabi tutulmuş, beraber gezdiği arkadaşları tehdit edilmiş,arkadaşlarından uzaklaştırılmaya çalışılmış veya doktora götürülmüş.Çocukların madde kullanım sıklığı aileden uzaklaşma durumuna göre değişiyor.Yaz aylarında akşam serinliğinden sonra madde aldığını belirten çocuklardan bazıları bu maddeyi çok fazla kullanmaktadır.Çocukların tamamına yakını başta sağlık nedenleri olmak üzere aile ve çevredekilerin tepkisi nedeniyle madde kullanmayı bırakmak istemişler ve yine büyük çoğunluğu uçucu maddelerin; kendilerine, çevrelerine zarar verdiğini ve tedavisinin mümkün olduğunu bilmektedirler.”diyor.

Geleceğe Dönük Beklentiler



-“…Bu Yolda Gidersem Adam Olmam…”



Araştırmada aileler kendileriyle ilgili beklentilerinden çok çocuklarıyla ilgili beklentilerini ifade etmişler.Öncelikli olarak, çocuklarının bulundukları ortamdan kurtulmasını ve tedavi olmalarını istemekte daha sonra da çocukların yarım kalan eğitimlerini bitirmelerini ve herhangi bir yerde işe girmelerini, düzenli bir hayatlarının olmasını hayal ediyorlar.Çocukların gelecekte ne olmak istediklerine dair araştırmada çıkan sonuç ise hayli düşündürücü.Gelecekte polis, esnaf, futbolcu, iyi bir iş sahibi olmayı hayal eden çocuklar,bu hayallerini ancak çalışarak gerçekleştirebileceklerini, çalışmayıp bu yaşamlarını devam ettirirlerse gerçekleştiremeyeceklerini düşünüyorlar.Araştırmanın sonuç bölümünde şu bilgilere yer veriliyor:

• Küçük bir grup üzerinde derinlemesine bir inceleme sonucunda elde edilen bulgular göstermektedir ki, sosyal ve ekonomik konumdan, aile ve okul yaşantısına, akran gruplarından makro düzeyde atılması gereken adımlara kadar tüm süreçler uçucu madde bağımlılığını anlamada ve çözüm yolları üretmede son derece önemlidir. Her bir sistemin birbiriyle ilişkisini ortaya koymak, uçucu madde bağımlısı çocukların topluma yeniden kazandırılmasında kilit noktaları görmeye yardım edecektir. Çok boyutlu olan bu sorun ancak bütüncül ve sistemci bir bakış açısıyla anlaşılabilir ve önlenebilir.

• Uçucu madde bağımlısı çocuk ya da henüz bağımlı hale gelmeyen ancak risk altında olan çocuk, sosyalleşme etmenleri olarak da isimlendirebileceğimiz aile, okul, akran grubu, medya ve tüm bunları çevreleyen çocuğun da içinde bulunduğu daha geniş sosyo-kültürel ve ekonomik çevreden “etkilenmekte” ve aynı zamanda bu süreçleri “etkilemektedir”.

Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne bağlı uzmanlar, araştırma sonucunda uçucu madde kullanan çocukların bu duruma düşmemeleri ve düşenlerin de nasıl kurtulabileceklerini içeren bir öneri sunuyorlar.Öneride:

• “Uçucu madde bağımlılığını önleyecek bir çalışmada iki grup göz önünde bulundurulmalıdır. Birincisi, uçucu maddeleri kullanarak bağımlı hale gelmiş ya da gelmekte olan çocuklardır. İkincisi ise şu an uçucu madde kullanmasa bile, kullananlarla aynı arkadaş grubunda olan, okul başarısı ve okula ilgisi düşük olan, okuldan-evden kaçan ve bu tür gruplara girme olasılığı olan, aile özellikleri bakımından risk taşıyan çocuklardır.

• Bu iki grubun belirlenmesi ve onları bu ortamdan uzaklaştıracak çalışmaların başlatılması gerekmektedir. Bu çalışmalar aile, okul, akran grubu, medya ve en genelde toplumu içermelidir. Örneğin aileye psiko-sosyal destek ve danışmanlık, ekonomik yardım, medyada uçucu madde bağımlılığına dikkat çeken ve bilgi veren kısa filmlerin, sloganların..vb yer alması, mahallenin bakkalından, okuldaki öğretmene kadar toplumsal duyarlılığı artırıcı çalışmalar koruyucu/önleyici örnek olarak verilebilir.

• Şu an madde bağımlısı olan ve bununla birlikte suça yönelmiş çocuklar için de ciddiyetle ve her çocuğun “özelliği-biricikliği” esas alınarak hazırlanmış tıbbi ve sosyal rehabilitasyon programlarının acilen uygulanması gerekmektedir. Bu, sorunun daha ileri boyutlara ulaşmaması için ikincil ve/veya üçüncül önleme/koruma olarak anlaşılabilir.

• Okuldan ve evden kaçanların yaşam yerlerinin belirlenmesi çok önemlidir. Çünkü bu durumdaki çocuklara yönelik bir merkez açılsa bile çocukların bu merkeze gelmeleri beklenmemelidir. Bu durumdaki çocukların yaşam alanlarını tespit edecek “mobil ekipler” kurulması ve çocuklarla onların bulunduğu yerden başlayarak çalışmaları daha etkili bir yöntem olacaktır.

• Mobil ekiplerin yaklaşım ve uygulama teknikleri, çocukları sokaklardan daha fazla cezp etmelidir ki böylece ilgili merkeze yönlendirme ve destek sağlanabilsin. Bu amaçla sosyal, sanatsal ve/veya sportif etkinliklerden faydalanılması çok etkili bir yaklaşım olabilecektir.

• Uygulanacak program her ne olursa olsun mutlaka içinde bulunduğu “bağlam” içinde değerlendirilmeli ve hazırlanmalıdır. Her bölgenin gerçekliği ve dinamikleri farklı olabilir, dolayısıyla “toplumun gerçeğinden” yola çıkan bir müdahale planı çok daha başarılı olabilecektir. Bu da kültürel, sosyal, ekonomik ve daha birçok alanda çeşitliliği anlamayı ve duyarlılığı gerektirmektedir. Bunları anlamak içinse “araştırma”yı kullanmak çok önemli bir araç haline gelmektedir.”deniliyor.




HABER:ÖMER YALÇIN

FOTO:ARŞİV



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Vazgeçilmezlerden Vazgeçmek [Şiir]
Tek Arzum Okumaktı [Şiir]
Eski Yılın Yeni Aşkları [Şiir]
Acıyla Konuşabilenlerin Hikayesidir [Şiir]
Hrant Dink ve Düşündürdükleri... [Deneme]
Otobüs Beklerken... [Deneme]
Yeni Yılda Aşka Kapalıyız! [Eleştiri]


ÖMER YALÇIN kimdir?

ömer yalçın sadece bu. . . . .

Etkilendiği Yazarlar:
CEZMİ ERSÖZ,AHMET ALTAN,ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ÖMER YALÇIN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.