Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes |
|
||||||||||
|
Hepimiz Ermeni miyiz? Gazeteci Hrant Dink’in bir suikast sonucu öldürülmesine hepimiz tanık olduk. Bu olay, hepimize büyük acı vermiştir. Olayın gerçekleşmesinde payı bulunanları, esefle kınamaktayız. Bu duygularımızı yazımızın başında belirtmek istiyorum. Hrant Dink’in cenaze törenine halkımız büyük ilgi gösterdi. Ailesinin acısını paylaşmaya çalıştı. Acılı ailesine başsağlığı diliyoruz. Ama cenaze töreninde atılan “Hepimiz Ermeni’yiz” slagonu ise oldukça kafamı karıştırmakta. Keşke, başka bir slagon atılsaydı veya sessizlikle yanıt verilseydi diye düşünmekteyim. Bilindiği gibi Türkiye, bir ulus devlettir. Adıyla şanıyla Türk Devleti. Her ulus devletin içinde bulunabileceği gibi, Türkiye’de de farklı etnik kökenlere mensup vatandaşlarımız mevcuttur. Bu vatandaşlarımızın varlığı da ülkemizin zenginliğine zenginlik katmaktadır. Anayasa’nın 66. maddesine göre; devletimize aidiyet bağıyla bağlı olanlar Türk vatandaşıdır. Dolayısıyla bu ülke Türk vatandaşlardan oluşmaktadır. Gazi’nin de dediği gibi; “ Bu ülke tarihte Türk’tü, şimdi de Türk’tür, ilelebet de Türk olarak kalacaktır.” Ayrıca bu slagonun (“Hepimiz Ermeni’yiz”) atılması, bu ülke için canlarını feda etmiş şehitlerimize ve ölmeyi göze almış gazilerimize yapılmış en büyük hakarettir. Türklüğünden utanan veya aşağılık kompleksine kapılanlara karşı bir yanıttır, umarım: Biz Türk’üz ve sonuna kadar da kendimizi Türk olarak hissetmekteyiz. Milliyetçilik: Bu cinayetin milliyetçi kesime mal edilmeye çalışılması da gözlerden kaçmamaktadır. Atatürk’ün milliyetçilik düşüncesini tamamen benimsemiş bir insan olarak, bunu bir hakaret olarak telakki etmekteyim. Milliyetçiler, bu ülkenin çıkarını düşünen insanlardır. Bu cinayetin ise ülkenin çıkarına olmadığı ortadadır. Neden ülkemiz aleyhine bir cinayettir? Cinayetin işlendiği gün, ABD-Temsilciler Meclisi’nde Sözde Ermeni Soykırımı’nın tanınmasına ilişkin yasa görüşülmektedir. İngiltere’de bir gazetenin “Bir Milyon Beş Yüz Bin Birinci Ermeni Katledildi.” manşetine yer verdiğini görüyoruz. Söz konusu yasayı Fransa’nın geçen yıl kabul ettiği ve Hrant Dink’in de Ermeni asıllı vatandaşımız olduğu göz önüne alınırsa, bu cinayetin ülkemize nelere yol açacağı gözler önüne gelebilir. Ülkemizin uluslar arası platformda prestiji, bu cinayet nedeniyle bir hayli kaybolmuştur. Sözde Ermeni Soykırımı’nı tanıttırmak için tüm dış ülkeler üzerimize gelecektir. Mamafih Kerkük hakkında tartışmaların yaşandığı ortamda ve ülkemizin dış politikada daha da etkin rol almaya başladığı zamanda, bu cinayet, ülkemiz üzerine çökmüş kara bulutları ifade etmektedir. Dolayısyla bunu milliyetçilikle bağdaştırmanın da mantığı yoktur. Emekli Tümgeneral Parmaksız Paşa’nın dediği gibi, “milliyetçiyim” diyene haksız saldırılar başlamıştır. İddia etmekteyim ki, failin Türk Bayrağı ile fotoğraf çektirmesi, onun milliyetçi olduğunu kanıtlamaz. Türkiye’de milliyetçilik akımının yükseldiğini savunan ve bunu ırkçılığa bağlayan Avrupalılara ne demeliyiz? Milliyetçilik, Türk Milleti’nin geninde vardır, bu tarih boyunca görülmüştür. Damarlarında bağımsızlık ruhu bulunan, ayrıca ölümü devletsiz yaşamaya tercih eden millette milliyetçilik anlayışını görmemek mümkün değildir. Ancak bizim milliyetçilik anlayışımızda en ufak bir ırkçılık düşüncesi de mevcut değildir. Bunu bize isnat etmeye çalışan Avrupalılara kendi tarihlerine bakmalarını tavsiye ediyoruz. Fransa’nın Cezayir’de, ABD’nin Irak’ta yaptığı katliamlar, Hitler’in Yahudilere yönelik soykırımı ve Mussolini’n yaptığı soykırımlar tarih sayfalarına kanlı harflerle yazılmıştır. Bu cinayetten birtakım dersler çıkarmalıyız. Küresel eylemlerin devletimizi zayıflatmaya çalışması göz önüne alınmalıdır. Sosyal dayanışmamızı daha da güçlendirmeli, milli birlik ve beraberliğimizi kanımızın son damlasına kadar korumalıyız. Bu vatan bizimdir, dolayısıyla da bu vatanı biz korumak zorundayız. Bu çalışmamı, ŞEHİT AİLELERİNE ARMAĞAN ETMEKTEYİM.Yazımı, birtakım zihniyete karşı inadına şu sözlerle nihayete erdirirken, hepinize sağlıklı, başarılı ve mutlu günler diliyorum. “NE MUTLU TÜK’ÜM DİYENE!”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © hakan öztürk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |