Kurguyla gerçek arasındaki ayrım, kurgunun mantıklı olmak zorunda olması. -Tom Clancy |
|
||||||||||
|
Bu anı… hepsinden daha… Neleri bıraktık enkazın altında. Neler kaldı bundan sonra bana? Eğer Tanrı küçükken arkadaşlarımın yaptığı kumdan evleri tekmeyle yıktığıma kızmışsa… Biliyordu, biliyordu… Karıncalar bile incinmezdi oysa. Bu bedel, çok fazla. “Bacaklarım acıyor. Bacaklarım… Bu kan mı?” Bu feryadı kabuslarımda her gece duyuyorum. Her yer siyahın en koyusu, üzerimde bir ağırlık. Bu beraber aldığımız kitaplık olmalı. Hatırlamıyorum. Sadece öfkeyle yanıyorum... Neden benim de bacaklarım acımıyordu senin gibi. Her şeyi paylaşırken biz, şimdi… Neden ben de… Neden benim de bacaklarım… Sesin aşağıdan geliyordu, orası neresi. Orada sen mi varsın yani? Sen yanımda değil miydin? “Sevgilim kurtaracağım… Olmadı bir şey merak etme...” Yalancıyım ben! Bir süre sonra “Artık acımıyor” dedin. “Artık hiç...” Ardından şarkı… O şarkı! Neden söyledin o şarkıyı, sen, ne yaptın sevgilim böyle! Ellerim duvarları taşıyor ve göz yaşlarım duvarlardan… Silemiyorum, yanaklarımdan süzülüp düşerlerse üstüne, üşüyebilirsin… En çok bundan korkuyorum… Sevgilim ne yaptın sen! Beraber ölemedik biz. Ne dünyaya gelirken seçebildik hayatı, ne de giderken ölümümüzü… Kararlarımdan en güzeliydin sen, mecburi nefes alışlarımda. Sen tarifsizliğimin en güzeli… Ahh, bir de acımasa bacakların!.. Yeniden bir uğultu. Artık yıkılacak ne kaldı? Ne acıtabilir artık canımı? O şarkıdan sonra ne ağlatabilir beni? Ne kadar kaldık biz burada, sen ne kadarında yanımdaydın? Kaç gün oldu, kaç saat kanadı yaraların! Kurtarmaya gelmişler meğer. Ne kaldıysa kurtulacak, kurtarılacak! Sonradan öğrendim tabii, üç gün olmuş yıkılalı şehir. Tam üç gün olmuş, ellerimiz tutuşmayalı. Çenendeki çukura tozlar dolmuş. Ama hala dudaklarının kırmızısı belliymiş. Belirginmiş ruhumu titreten gülüşün. Bacaklarını sormadım ama. Sormayacağım da!.. Ağırdı duvarlar… Taşıyamadım hepsini. Affet! Ahh bir de şarkı söyledin… Şimdi, betonların soğukluğunu bile unutmama izin vermiyor hayat…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |