Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Geçmişinize... Yarım kalanlarla doludur insan ömrü. Tamamlandığını sandığımız yaşanmışlıkların eksik, suskunlukla, hırsla ertelenmiş bir yanı vardır. Ertelemelerle dolu yaşamda, belki bu yüzden, “her ölüm erken ölümdür.” Yapmak isteyip de yapamadıklarımızla doludur ya hayatımızın belirli dönemleri, bizim değil başkalarının isteklerini ve hayatlarını yaşarız ya çoğu zaman (farkında olarak ya da olmayarak)... Kendimiz olmayı unutur umutlar ararız, başka sevdalar, başka yok oluşlar yaşarız ya, insanız ya neticesinde... İşte bu yüzden olsa gerek yaşadığımız olaylar bile aynıdır bazen, yakındır, paraleldir, çizgidedir. Kendimize benzeyen insanlarla kurarız çevremizi. Aynı acıları, aynı sevdaları yaşamış olmanın bizi hafiflettiğini düşünerek. Değildir aslında. Benzerlikler tekrar tekrar kanatır insanı. Geri dönüşü imkansız olan anların ahlarını çekeriz derinden şarap ve tütün kokularıyla sabahlara dek. Bizlerin sevdaları hep aynıdır neredeyse. Hep acı vardır. Zamansız ayrılıklar... Söylenmemiş sözler... Ailelerin olmaz deyişleri... Hep unutmak zorunluluğu vardır bizim sevdalarımızda. Ama öyle ama böyle... Zordur sevdayla dolu yüreği taşımak, sevda için yaşamak... Kaçınız ilk sevdiğinizle berabersiniz? Kaçınız en koyu yalnızlıklarda anımsamıyorsunuz onun gözlerini, gülüşünü, saçlarını savuruşunu, o edalı halini... Yalan söylemeyin kendinize. Herkesin bir yanık tarafı vardır. Derinden ‘ahhh’ çektiği yanı... Haksızlık etmemek lazım gelir bugünün sevdalarına ama bizim dönemimizde daha bir güzeldi, özeldi, inceliklerle örülüydü sanki sevdalar. Ya biz yaşlandık ya da herkese yaşadıkları en güzel, en özel geliyor. Yok, yok! Değil! Bizler bir bakışa sevda şiirleri yazar, türküler bestelerdik küçük bir tebessüme. Elinin eline yanlışlıkla da olsa değmesiyle ateş basardı bedenimizi. Şimdilerde bir başka sevdalar! Aynı hamurdan yoğrulmuş, bir avuç insanın küçücük bir dünyada yaşadığı, hala öyküsü dilden dile dolanan, yaşanamamış ama yaşanmış sevdalardan daha derin izler bırakmış bir sevdanın öyküsü bu...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Sevgi Öncel Çiçek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |