En tatlı sevinçler, en hiddetli kederler sevgidedir. -Pearl Bailey |
|
||||||||||
|
Yalnızdı yapayalnızdı. Sevdiği kadın Serap son anda ona kötü bir sürpriz hazırlamıştı. Ardında ne bir iz, ne de bir ümit bırakarak gitmişti, meçhule doğru. Nedendi bu gidiş? Serap’ın ona söyleyemediği, kalmak isterken gitmek zorunda kaldığı sebep neydi? Kafasında cevabı bulunamayan bu sorular onu derin düşüncelere ve bitmez hüzünlere sürüklüyordu. --Arasam mı acaba? Diye düşündü Ekrem. Cesareti yoktu. Eli telefona gidip gidip geliyordu. Ne diyecekti? Sonuçta elindeki tek numara bir ev telefonuna aitti. Karşısına Serap yerine başkası çıkarsa ne diyecekti? Kadın evliydi ve tek bildiği de buydu zaten. Ekrem de evliydi ama en azından eşinden ayrı yaşıyordu. Oysa ki, Serap mutsuz bir evliliği yürütmeye çalışmaktaydı. Bitirmek istemesine rağmen eşinin baskıları altında ezilmekteydi. Çaresiz içinde bir dramı yaşıyordu. Ekrem bir şeyler yapmalıydı ama ne? Özlemi gün geçtikçe büyüyor ama Serap’tan tek haber alamıyordu. ‘’Ne senden geçerim, ne meyhaneden, Gönlümün farkı yok, bir viraneden…’’ Ekrem diline doladığı bu şarkıyı mırıldanıyordu sürekli. Hüzün ve özlemine dayanamayıp içkiye başlamıştı. Sabahlara kadar içiyordu. Durmaksızın. Ancak, hayaller içinde sızıp kalınca sıyrılabiliyordu düşüncelerinden. Acaba Serap onu düşünüyor muydu? Aynı acıları o da çekiyor muydu? Sabahlar olmasın istiyordu. Zaman içinde sağlığı da bozulmaya başladı. Aşırı alkol ve dayanılmaz hüzünlerin sağlığını bozmasını hiç umursamıyordu. Hayattan umudunu kesmişçesine sadece o ânı yaşıyor ve artık bu işkencenin son bulmasını bekliyordu. Onu hayata bağlayan Serap’tı. Sanki adının gizemiyle bir hayal gibi hayatına girmiş ve sonra da apansızın çıkıp gidivermişti. Buhar olmuştu adeta… ‘’ Ben küskünüm feleğe, düştüm bitmez çileye ‘’ Bu küskün şarkıyı dinliyordu Ekrem. Masasında Serap’ın gülümseyen resmi. Yine bir meyhanede sabahlarken fondan bu şarkı yükseliyordu… ‘’Nerelere gideyim, kara bahtım gülmeye?..’’ Vitrinden dışarıya baktı. İşe yetişmek için koşuşturanları gördü. Herkesin gideceği bir yer vardı. Ya kendisi..? Nereye gidecekti? Sallana sallana kalktı. Otogara gitmek için yürümeye başladı. Serap’ı uğurladığı, onu son kez öptüğü yeri özlemişti, Dudaklarında o şarkı. ‘’Ne senden geçerim, ne meyhaneden…’’ Ayfer Yaba 12.07.2008 Saat: 18.05 İstanbul
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ayfer Yaba, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |