"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Önce sevmeyi öğrendim. Delice sevmenin anlamını keşfettim. Çünkü sevdikçe kendimi hissettiğimi ve başka bir insanda insanın nasıl kendini bulabileceğini öğrendim. Dostluğu öğrendim. Gerçek dostluğun insana neler kazandırabileceğini… Dostlukta beraber affetmeyi öğrendim. Affetmek sanıldığı kadar zor değilmiş ve aksine insanın yaşamına yeni kişiler kazandırıyormuş. Pişman olmamayı öğrendim. Geçmişime baktım hatalarıma keşkelerime ama pişman olmadım. Çünkü yaptığım her şey bana aitti. Pişman olmam kendimi Hiçe saymamdı, yaptıklarımı boş vermek, koca karanlığa düşmekti. Özlemeyi öğrendim… En ufak mesafelerin bile özlemeyi sağladığını ama hiçbir mesafenin aşka engel olamayacağını öğrendim… Birilerini hatırlamanın artık telefonun tek bir tuşuna basıp kısa bir çaldırma demek olduğunu anladım! Aslında yalnız olmadığımı kaybettiklerime baktığımdan dolayı kazandıklarımı göremediğimi öğrendim. Beni seven yanımda olmak isteyen insanların çok uzaklarda değil tam dibimde olduğunu gördüm. İçten gelen bir SENİ SEVİYORUM kelimesinin en büyük hediye olduğunu ve bu hediyeyi sadece hak edenlere verildiğinde değer kazandığını gördüm. Annene ufak bir yardımda bulunup onun ufak bir tebessümünün ne kadar mutluluk verici olduğunu anladım. Ben birisini düşünürken o birisinin de beni düşündüğünü bilerek uzaklardaki o sıcaklığı derinlerde hissetmeyi yaşadım. Her gece yatağıma yatıp mazimi düşünmenin aslında ne büyük hata olduğunu, kalkıp pencereden başımı çıkardığımda gökyüzündeki yıldızların benim geleceğim olduğunu görmeyi öğrendim. Gözlerin yalan söylemeyen tek yer olduğunu ve masum bir öpücüğün insanların tüm duygularını belli ettiğini biliyorum. Artık öğrendim sevinçlerin, sevgilerin, pişmanlıkların tek bir telefondaki 160 karaktere sığabileceğini, aşkın git gide basitleştiğini ama asla gerçek aşkların basit olmadığını öğrendim. En önemlisi de aşkı aramak yerine her şeyi zamana bıraktığımızda onun bizi en ummadık anımızda yakalayıp karanlığımızdan kurtarabileceğini gördüm…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © şeyma, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |