"İnsan - işte tüm sır burada. Bu sır üzerinde çalışıyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Yalınayak kalmış suretlerin Vapur sesiyle uyanan yarı uykulu bir kent. Baktığım her iki yakanın başında Senin siluetini giyinmiş kalabalıklar. Her vapur, seni bana getirmekte, Her otobüs, yüreğini bana taşımakta. Ne vakit bir bulut görsem başımın üstünde Senin yüzündeki renkleri çizdi gökyüzüne. Kalabalıktı ayak izleri.. Sesler birbirine karışmış. O nihavent sesini kalabalıklarından seçebiliyor, Sonbahar hüznü gözlerini Sicim sicim yağmurun altında bile Gözlerindeki ışıktan tanıyabiliyordum. Bir başkaydı senin şehrinde seni sevmek. Senin ayak izinde Yüreğime binlerce alfabeye gebe kalmak. Senin şehrinin ışıklarında, Temize çekmek yüreğimin kırsallığını. Ve mavi bir fırçaya sarılmak Gözlerinin sevdaya aç yanında. Bir başkaydı senin gözlerinden denizi izlemek. Haritalardan indirip İçimin karasal iklimine serpiştirmek maviyi. Denize ayaklarımızı salıp Her dalgada ıslanmak Ve birbirimizin güneşinde kurulanmak.. Kayıp bir alfabe. İmla hatası bol bir lugat. Soğuk bir demir parçasından alıntılanmış dudaklarımda Sen'li bir hayatın en taze cümlesi yanıyor tel tel. Söndürdükçe mum alevini, Daha da kor hal alıyor içimin sen yanı. Karıncalınıyor parmak ııçlarım. Yazmaya devam ettikçe seni Büyüyorum bir alfabenin altında. Köklerimde bir özne belirliyor. Hayatın en sevdalı yanında yaşanmak için. Zamana inat, Kavuşması ertelenmiş iki söz, Özlemi belirgin iki yürektik biz. Çatısız bir evin Yıldızlara sarılı duvağına Sarılmış iki harf. Sırt sırta.. Yana yana.. Umuda yanarken Mutluluğun kıyısında sevdaya adak iki kurban İki hecelik gülüş, Siyaha ithaf edilmiş. Farklı iki şehir Sevdaya kutsanmış. Yan yana iki cümle Mutlulukta sırt sırta birbirine dayanmış. Ve adları silinmiş İki kahraman.. Ve ölümü kavuşma addeden İki yabancı tende Tek yürek olan bir sevda.. Sen.. Ben. Sen ve ben.. Yan yana.. Sırt sırta.. Ey sevgili, Geceyi giyindim üzerime. Karanlığı da çaldım yüzüme.. Sen yıldızları giy de Yüzünün ay parçasını sür yüreğime. Ve yıldızları ser gözlerimin iki perdelik yanına. Harflerin ellerimde darağacı diye salladığında Ben yüreğimin sesini iyice kıstım. Sustum en derin yerimden. Sen sustuğum yerden konuşuver beni. Bir nihavent şarkının En işveli notasında öpüver Kahvesi bol yüreğimi. “ İlk tanıdığım güne.. Yıldızları serdiğimiz geceye “ 7 Şubat 2010 Mavi bilyeli adam İsmail Sarıgene
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İsmail Sarıgene, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |