..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bilmezlik ile ne hoştum; hayalimde ne güzellik, ne de aşk vardı." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yazar Portresi - çığlık maviyıldız
çığlık maviyıldız - ANLATI(YORUM)
Site İçi Arama:


Yazar Tanıtımı
Herkes toparladı ağlarını

Avcılar ve avlananlar kaldı geceye
Gecede sessizliği bozan avlananların iniltileri.
Kalabalıklardan uzaklaşamadı bazıları
Kalabalaştıkça kalabalaşırken hayat.

Bir bir paylaşıldı yaşamın ürünleri
Oysa ki sabaha kaç kulaç kalmıştı ki şunun şurasında?
Herkes büyük balıktı çocuğun dünyasında
Dondurdu zamanı
Selamsız'da oturanların karanlık dünyasında.

Ne de hoştu düşündüğü gibi yaşamalar
Bir küçük hırka, bir küçük pantalon bir de düşleri kaldı avucunda. Avuçlarını
kaldırıp tanrısından bir şeyler ilendi.
Fısıltılı geçen zamanın akışını ben de duyamadım doğrusu
Hüznünde bulut
Cebinde umut
Kocaman ateşler yaktı beyninde. Hani şöyle herkeslerin ısınabileceği
büyüklükte.
Üşüdükçe ısınmasını istedi diğer insanların. Mevsimi kalmamıştı artık hayatın.
Tüm geceler fırtınalı ve soğuk
Baharda dahi üşüyen minicik ellerinde önceki günlerden kalma nasırlar, nasıl da
kocaman adam elleri gibi yıpranmıştı gelecekteki yarınlar

Oturup sevdiği insanların yüreğine neden sevdiğini araştırdı kendince
Mutlak ortak yönleri olmalıydı. Bedenleri kendilerinden önce büyüyen
çocukların.

Çığlık Maviyıldız

Yazısının Özellikleri
doğaç

Edebi Etkiler
dünya klasikleri

Benzer Yazarlar
can yücel

Özgeçmiş
İlk Doğduğum Gün,Er(Kek)liğimizden Olsa Gerek

Kırmızının,albeni'si ne çamur atanlarla boğuştum dün gece,mavide şimşekli gecelerimizde şimşekleri üzerimize çekeceğimizi bile bile seviştik seninle,

gök kuşağının renklerinden paletimde harmanlayıp temel renkleri,yeni renklere kavuştururken insanları,

paletimle kendi aramda bir benzerliği fark ettim.
Beyaz paletime,bir müşterim çamur attı.

-Ayyyyyyyyyy! çok kirli bu...
-ilk doğduğum gün,er(kek)liğimizden olsa gerek,maviye paketlediler bedenimi.haftasına kalmadan,mavi bir kimlik,mavi gökyüzüne kırpıştırdığımda göz bebeklerimi,mas mavi bir dünyaya kadın kırmızısının içinden geldim.(hı hı ilk hallerimizde olsa hepimiz sevmiştik oraları)

-Çocukluğumuzda çiçeklere donandığında hayat,yarısı bayat cümleler yine çamur attılar,doğamızdaki tüm renkler kendi dillerinden dökülenleri top(ar)lamamızı istediler.

-Paletimizin renkleri zenginleşiyor,bir çok rengin sentezine varmaya çalışıyorduk.Annelerimiz ve babalarımız,kendi paletleri kirlendikçe yeni paletler arıyorlardı kendilerine.
Ben kendi paletimde tüm renkleri harmanladığımda,insanların istediği renkleri,beden denilen tuval de sanat olarak işlemeye devam ederkenki hallerimde,tıpkı her birimizi grileştirmeye çalıştıkları yurdumuzda,kendi rengimi korumaya çalışırken.

-Önce gri bu dediler,zaman ilerledi insan sevdi sevildi ve sevişti,bir çok renk tıpkı paletimde görüldüğünce kendi renginden bir iz bıraktı.
Bili(yorum)günden güne giriden öteye gidiyorum,ilk siyah olduğumu,içinde tüm renkleri barındırabilen,bir dostumdan öğrendim.

-Önemli olan tek bir rengin sentezine varıp yalnızca onu sevmek değil,tüm renklerin sentezine varıp,beyaz olmana beyaz doğmana ve arı kalmaya çalışmana rağmen bir gün sana kara diyebilecek olan insanlara,hayata bulaşırmışcasına bulaşıp,yavaş yavaş kimilerince kara kirse(ki inanmıyorum)

-İçinde tüm renleri barındırmak,insana yalnızca insan olabildiğince s(arılmak)
s(arıldığını)sunduğunca,tıpkı bir palet gibi,tarihsel işlevini yerine getirebildiğince,kimilerince siyah kirse,kirlenmek!

-Anamın denizlerinde yüzmeyi öğrendiğim gün,bende beyazdım,ilk kırmızıyla tanıştım,daha sonra hayatımızın içinde var olan diğer renkler ve onların etkileri.

-Bütün renkler aynı hızla kirleniyorlardı,birinciliği beyaza verdiler.
-Ben siyahım,içinde tüm renkleri barındırabilen,yalnızca soyadım kaldı kendisine mavi diyebilen.
HALEN DAHA HER ZAMANKİ GİBİYİM DERİM,ANAMIN DENİZLERİNDE YÜZMEYİ ÖĞRENDİĞİM GÜNKÜ RENGİMİ HATIRLATABİLMEK İÇİN SANA.

Bulunduğu Yer
ANKARA



ISIRGAN OTU
Isırgan otlarının dokunulmazlığına ilişkin söylenen ne varsa kabul ediyorum hayatta.Sizinde ısırgan otlarına olan tutkunuzu bir diğer insana anlatmanızdan doğal birşey olamaz.Tenden bedene yayılan ince sızıyı,yüreğindeki kanatılmışlığı üreten,adından sıkça söz ettirebilen ısırgan otunun farklı bir yorumunu yansıtasım geldi içimin ortalık yerinden yani yüreğimden geçen sızının gerçek sahibi öğretmenim oldu ısırgan otu.Kimilerinin ellemeye dahi korktuğu ısırgan otuna dudak vurdum.Yetmedi,yüreğime yasladım doğrusu bende sizler gibi korkaktım önceleri.
Ürkütülmüştük,korkutulmuştuk,sevginin bedelini hep veresiye defterine yazdık.Şiirler,öyküler oldu.Isırgan otları adlarına layık yaşamalarının övüncüyle,tutkuyla,hayatının içerisindeki sıcağa alışkın,güneşe gülümseyen tüm çiçekler gibiydiler yeşili yeşil,mavisi mavi bir dünyanın renklerine kendi renklerini kattılar çırıl çıplak bir yürek yuvarlanır ısırgan otu çayırlarında.
Susuzluğunu insana olan inancın içinde gideren yüreklerde gezinirken X ler adsızlar dokunuşta yalansız,kendince soyunup aşka,kendince dokunup dudakların sıcağına,yüreğince ağırlığımıza sızılar sarulurken yine kendileriydiler.Dile geldiğinde beden küskün bakışlar başlar,gözlerden göz bebeklerine inen ince yolun kenar penceresinde sürekli sizi izlerler.Hı hı işte işte böylesi anların gecesi gündüzü olmaz.Zamansızdır dokunuşların yansıması,yansımasının verdiği ince sızı.Olsun oda bir çiçek değilmi dersin kendince hani birimizin bir diğerimiz için söylediğince uzanırsın yüreğinin soyunuk yerine.İşte o andır,dalayan,yakan,kendi doğası gelir gider.Hayatın içerisinde akan herhangi bir bulut alıp götürür sızıyı.Adsızdırlar aslında,küstüm çiçekleriyle akrabalıkları olmasada,onların ağzından konuşmak hoşlarına gider ve ısırgan otu çayırlarında çırıl çıplak bir yürek sevişir.Aşkın adına adımlanan yüreğin her karesi,kendince iri bir çiçek.Kasımpatı kadar kocaman.Bir o kadarda titrek.Kim dokundu dalıma? Bedenim sarsıldı hangi familyadan olduğunu sormadım ki,hangi çiçeksin bile değil bendeki sen.Pratikte çiçek işte gündüz güneşe gülümseyen,geceleri düşüne güneşi düşüren.Sonra devinim işte.Her bahar erik dalları güneşe çiçek açar ancak.Ancak aynı gecenin ayazında sabahın donuk nefesi,sesidirler.Yüzyıllardır erik dalları nasıl yanılmışsa yalancı güneşlere,bizlerin yürekleride aslında erik dallarını aratmayacak kadar doğal akışında,yanılır ve yanarız.Isırgan otlarının dudaklarından dökülür cümleler seni seviyorum.Yanılmadık yandık.Artık inandık biz her bahar yalancı güneşe açan erik dalları kadar saftık büyümek bedenden bedene,güneşlenmek,ısınmak ısırgan otunun dudaklarında olsa bile.Isırgan otunuda çiçekten bilmek,
yenilenmek ve yenmek hayatı...asıl amacımız yaşamı anlamlı kılmaktı.....




 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © çığlık maviyıldız, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

 

Bu dosyanın son güncelleme tarihi: 24.11.2024 01:04:48