Kul Yakarır da Rabbi Yetişmez mi?
(Ercan GÜMÜŞ) 1 Nisan 2014 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Seher rüzgârı misk kokulu eser. Seherlerde pencerelerini açık tut. Alnına dökülen saçların açıldıkça, o güzel saçlarının kıvrımlarından ciğerlerine gül kokusu yayılır. Sana gelen yolun konaklarında nasıl istirahat edebilirim ki? |
|
Ben Zamanın Takvim Yaprağıyım!
(Ercan GÜMÜŞ) 9 Aralık 2013 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Ey aziz İstanbul senin raksına dalarken içim titriyor derinden. Hasret çekenlerin ızdıraplı nefesleri, bizde geçer en yanık bir musiki yerine. Duyar gönüller en büyük zevkini Sarayburnu’ndan Kız Kulesine martıların kanadın da uçururken büşrayı. Gül dudaklar öpecek ay yüzlü alnını. Göreceksin bizim diyarımızda binbir baharı. |
|
Sabret!
(Ercan GÜMÜŞ) 3 Aralık 2013 |
Bireysel |
| |
Güçlükle beraber bir kolaylık olacağına inandık biz hep. Ve yola öyle koyulduk. Her zorluğun arkasında bir kolaylık var dedik ve kalbimizle tasdik ettik. Her kederin arkası bir sevinç, her sevincin arkasında da bir hüzün vardır unutma sevgili. |
|
|
Önsöz:
Vedasız mektupları nasıl yazmalıyım, hangi hasretten hangi ahvalden başlamalıyım, hangi sırlı sözlerin kapısını açmalıyım kalemimle, nasıl başlamalıyım sözlerime…
Herkesin yaşadığı bir hayatı, bir de gönül dünyası vardır. Zaman zaman yaşadığımız hayattan kendimizi soyutlarız. Gözümüzün gördüklerine birde gönül dünyamızın penceresinden baktığımızda gördüklerimizle hissettiklerimizi yoğururuz.Gönül dünyamızı oluşturan bu değerlerle farklı gözlerle bakarız hayata..
Vedasız mektuplar kor tutmuş sözlerin, kül olmuş sevdaların yüreğimin içinde her gün yeniden alevlendiği ve her nefes çekişimde, içimde patlayan bir yanardağın yanışıdır…
Bir zamanlar sevgililer, gül kokularının harman olduğu, gül yapraklarının kâğıtlar arasında gizlendiği, hasretlerin mendillere, sevgilerin al yazmalara nakış nakış işlendiği, objelerde saklarlardı gönüllerini sevgi dolu yüreklerini..
Sevgilinin yüreğinde sevda ateşleri yakmak için..Kağıda dökülen sözlerle anlatırlardı çaresizliklerini, yaşama sevinçlerini, sevdalarının yüceliğini..
Kaç sevgi vardır ki, kaleminden mürekkebinden satırlara bir damla söz düşürmesin. Sevgilinin kokusu olan kâğıdı öpüp, derin derin hasret kokulu meltemini ciğerlerine çekmesin. Mavi boğazın erguvanlara, Sadabad’ın lalelere, şehriyar İstanbul’un güllerle gelinliğini giyinişini seyretsin de sevgilisine vedasız mektuplar yazmasın…
Hepimiz bir olmamıza rağmen,kimse bilmez kimin gönül dünyasında neleri yaşayıp, neleri aradığını.. Farklı bakışlarla süslenmiş,yüreğimizde biriktirdiğimiz duygu ve düşüncelerden kalemimize gelenleri paylaşıyorum sizlerle.. Tanıdığım insanlardan, hayatın bana sunduğu güzelliklerden, öğrendiklerimden ve öğretilenlerden yola çıkarak kalemize yaz dedik ve âcizane bu kitabı yazdık. Dilimizin döndüğü kalemimizin yazabildiği kadar tüm seven ve sevilenlerle hasbıhal olmayı umarak siz okurlara bu kitabı sunuyoruz.
Yanmayı bilen yüreklere,ağlamayı bilen gözlere,dilleri anlayan gönüllere selam olsun..
Vedasız Mektuplar
Ercan GÜMÜŞ
|
|