 Yazar Tanıtımı | | Faucault yüzsüzlüğü aramıştır hep. Bense yüzlülüğü. Olabildiğince çok yüz katmanını aynı ifadede taşıyabilme sancısı. Akla Pavese'nin günlüğüne bir arkadaşımın yazdığı yorum geliyor: Hazım meselesi. Bir de Tehlikeli Oyunlar'da Hikmet'in hayatının her şeyini tek seferde bitirmek, tatmak ve sonrada herkesin burnundan getirmek istemesi. Yaşamın bütün kitaplarını bir seferde okuyabilme aç gözlüğü. Bunun imkânsızlığıyla yüzleşebilme tok gözlülüğü. Yüzsüz bir yüzlülük... En sevdiğim sözlerden biri eski bir Afrika atasözüdür: Seni kovalayandan kaçabilirsin ama içinde koşuşturup durandan kaçamazsın. Bir tür kaçamama, kaçmama. İnsanın kendi katmanlarına çırılçıplak teslim olması. |
| Yazısının Özellikleri | | Derdim çeşitli söylemleri bir araya getirmek. Ucu açık, uçurumsu bir serüven. Üslup bir söylemler bütünüdür bence. Bu nedenle yazdıklarımın her seferinde farklılaşmasını, kolay ele gelmemesini, durağan bir üsluba hapsolmamasını istemişimdir. |
| Edebi Etkiler | | Sokaklarda sessiz evsizler, her ATM'ye yönelişimde Pavlov, Rüstem Duyuran'ın kütüphanesi, Edip Cansever, Oğuz Atay ve Kemal Tahir... |
| Benzer Yazarlar | | Oğuz Atay, Kemal Tahir, Orhan Pamuk, Mehmet Eroğlu, Enis Batur, Oktay Rifat, John Donne, A. S. Byatt, Tom Stoppard, Woody Allen |
| Özgeçmiş | | 16 Haziran 1973'te Leopold Bloom'un Dublin yolculuğuna çıkmasından yıllar yıllar sonra doğmuş olmam, Engin Geçtan'ın Dersaadet'te Dans adlı romanında herhangi bir gün diye bu günü seçmiş olması doğum günümle barışık kılmıştır beni. İstanbul Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı Eğitimi aldım ve A. S. Byatt'ın çok kötü bir biçimde filme çekilmiş olan güzelim romanı Possession: A Romance üzerine bir tez yazdım. Kitabı Türkçeye çevirmeyi... evet, düşünüyorum. Yaklaşık yirmi küsur yıldır şiir yazıyorum. Hikaye ve roman taslakları gözden geçirilmeyi bekliyorlar. Pelür adlı bir şiirim Yasak Meyve'de, Yazmak ve Yazamamak adlı bir denemem Varlık'ta ve Kitap ve Kurt adlı başka bir denemem de Öteki Siz'de çıktılar. İstanbul ve yaşam yazılacak yeni metinlerle dolu... |
| Bulunduğu Yer | | Nerede bulursam kendimi orada olmamayı düşlüyorum. |
|
| Yaralarımızla yaşama becerisini gösterebilecek miyiz? Yaşamımız yaralarımızla yaşama becerilerimizin bir dökümü değil midir üstelik? Sevdiğimiz bir kadını ya da erkeği ve kendimizi aldatmayı nereye kadar sürdürebiliriz? Sürdürdüğümüz bu oyuna nereye kadar inanabiliriz? Yeryüzü ve gökyüzü onları ayakta tutan yasaların yüzümüze gözümüze bulaşmasıyla anlatılabilir sanki... Birlikte kurduğumuz ve birlikte ağzını burnunu dağıttığımız dünyanın, yeryüzünün kanlı tarihine kattıkları neler?
|
|
