Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes |
|
||||||||||
|
Bostancı'daki evimizde otururken yaz sıcaklarının başlıyacağı belliydi. Eşime, bu yaz da tatil yapamayacağız! diye serzenişte bulundum. Haklıydım. Beş yıldır, koca yazı evin ön ve arka odaları arasında dolaşarak geçirmiştik. Karım, küçük bir birikmişliğimiz var, haydi kalk gidiyoruz diye müjdeyi verdi. İki telefon ..yerimizi kapattı. Yaşımızın ilerlemiş olduğunu düşünerek / Sağolsun / oğlum da uçak biletlerini ayırtmasın mı ! Sevincime diyecek yok. Yoksa İstanbul-Antalya yolunu otobüsle bu sıcakta gidemezdik. Sabiha Gökçen'den Antalya'ya uçuyoruz. Yanımıza notebook'larımızı da aldık. Oysa tatilde gazete bile okumamalı insan ! Antalya'ya 65 dakikada iniverdik. Gideceğimiz yol uzun. Antalya- Adrasan(Çavuşköy), tam 110 km. Kemer'den sonra bir o kadar daha yol. Önceden bir kez daha gittiğim için Adrasan'ı biliyorum. Tatil sevinci ile yolda, otelin gönderdiği arabanın şoförüyle konuşuyorum. Güney olmasına karşın hava, henüz yeterince ısınmamış. Tam bizim gibi dinosorlara uygun. Gençler gibi güneşe yatıp yanmaya gitmiyoruz. Gölgede dinlenip kitap okuyacağız, bütçemize göre soğuk meşrubattan birini seçeceğiz, belki yemekte bir bardak birayla serinleriz. Daha önemlisi, İstanbulun sorunlarını bir çanak külü havaya nasıl serpersek öyle serpeceğiz. Sorun düşünmeyi daha yolda yasakladım. On günlük bir tatil. Unutacağımızı çoktan unuttuk. Otele yerleşir yerleşmez mayolar giyildi, sahilde yerimizi aldık. Güneş yeterince ısıtıyor. Ancak deniz, düşündüğümüzden de soğuk. Suya girmeyi erteledik. Havanın ısınması ve deniz sefasını üç gün beklemek zorunda kaldık. Dördüncü gün, denizle tanıştık. Denizin serin sularında bütün sorunlarımı bir güzel ıslatıp erittim. Fazla kalmadım suda. Çıkıp uzun soluklu romanımı okuyorum. Karadağlar dizisine inat İstanbulda aldığım Karamozov Kardeşleri yanımda getirmiştim, onu okuyorum. On günde ancak tüketirim. Yaşım gereği, kendimi doğaya yönlendiriyorum. Çevre, sayılmayacak kadar çok, çiçek ve bitkiyle dolu. Begonvil'lerin rengi insanın içindeki gerçek huzurla özdeş gibi. Manolya, çoktan açmış, vereceğini vermiş. Gündüz sefalarının mavisi, Akdeniz mavisi mi desem ! bilemiyorum. Sahil boyunca gezdiğim, yolun gerisine yaslanmış fakirhanelerin kapısında ya sarmaşık gülleri ya hanımeli. Mis gibi kokusuyla insana tatil sözcüğünün gerçek değerini yansıtıyor. Sardunyalar, ateş kırmızısı. Kaldığımız motelden az ileride Çavuşköy deresinin içine kurulmuş başka bir motelde sabahları kahve keyfi yapıyoruz. Derenin ortasına kurulmuş tahtırevanda, basma şiltelere yayılıp kahve içiyoruz. Herşey, bir düş gibi. Elbet cep telefonları ile günü ve saatiyle birbirimizin fotoğraflarını çekiyoruz. Hafta sonu motelimizin bahçesine (Restoran'da) Fasıl Heyeti gelmesin mi? Bu şansımız olmalı dedim. Neyse Fasıl Heyeti, Türk müziğinin en ölümsüz bestelerini fazla gürültü yapmadan bir güzel icra ettiler. Not: Gürültülü çalsalar inanın kaçardım. Dayanamıyorum yüksek perdeye. Hiç gereksinimim de yok hani ! Son gün, for rent bir araba bulduk. Karım, son dileğimi yerine getirdi. Finike'ye yol aldık. Yolda, küçüktür diye kafamın içinde koyacak yer bulamadığım Kumluca ilçesinin, odukça gelişmiş küçük bir İstanbul olduğunu görünce çok şaşırdım. Dönüşte mola verip dondurma yedi bizim Hatunlar. anlayacağınız şirin bir belde. Finike'de park yeri sorunu yaşadık. Denize bakan, tepelik bir yerde çaylarımızı içip döndük. Finike Müzesi, öğle tatiline rastlayınca bütün sevincim kursağımda kaldı. Aşırı sıcak yüzünden şöyle bir görüp tanımış olduk. Son günü böyle eritip otelimize döndük. Akşam, çiçeklerin kokusunu içime çektim, böceklerin sesini kulağıma doldurdum. Bilhassa ağustos böceklerinin konserini. Ertesi gün dönüyoruz. Evde olmalıyız, tatili ona göre düzenledik. 12 Haziran seçimleri var. Kalın sağlıcakla.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gürcan Erbaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |