Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doğmuş insanlar tarafından savunuluyor. -Ronald Reagen |
|
||||||||||
|
Tereddütle çalıyor zil. Kısa ve kesik. Açıyorum. Girmesini söylüyorum. Durma orda öyle. Buruşmuş yüzü ve elleri, karanlığında boğulacağım ağzıyla giriveriyor içeri. Beyaz yemenisini çekiştirip duruyor. Sıkıntıyla düzeltiyor. Neden çağırdım ki bunca yıl sonra, anlamıyorum, o da anlamıyor. Nasıl bir öykünün peşinde sürüklendiğimi bilmiyorum. Annemin telefondaki sesi nasıl da kaygılı. İyi misin? Rüyamdaydın dün gece. Bebektin kucağımdaydın, öpüp okşuyor sonra doyuruyordum seni. Bir gözde altı aylık , bir gözde koca kadındın sanki, yatıyordun kucağımda.Süt kokusuna karışmış pudra kokusu bile burnumda bak hala.Her garip rüyadan sonra huzursuz sorular.İyi misin?Mutsuz musun? Mutlu muyum? Neydi adı? Neden bunca yıl sonra o kadın? Merak edersin tabi. Ben de bilmiyorum. İnce, uzun ,esmer bir kadındı.Kokmasa ne güzeldi aslında.Kokudan söz açılınca beyaz yemeniyi burnuna götürüyor. Kaldırıver keki. Bir şey yiyecek halim yok. Çay doldur sen. İniyor dolaptan ince belli bardaklar. Fincanda çay sevmez şimdi. Küçük menekşeme takılıyor gözüm. Bir tane daha olmalı bundan. Belki de yeni bir eve taşınmalı. Develiden gelmişti şu kadın değil mi? Kocası dışarı mı atmıştı? Ne ümitsizlikle dayanmıştı kapımıza. Neden kalmıştı şimdi ondan bile bir parça? Uzak dur evladım şundan. Girme bu kadar diplerine. Topla bebeklerini geç diğer odaya. Kalkıyorum. Topluyorum şunun önünden bebeklerimi .Eteğinin altına sürüyorum çabuçak en güzelini,en kabarık elbiselisini.Arkadaşımın gülen yüzü suçluluğumu hafifletiyor.Çekiştirerek çıkarıyorlar odadan beni. Allahım her yanım kaşınıyor. Huylandım mı uyuz mu kaptım şunlardan. Çabuk odaya geç girme bir daha yanlarına. Uyuz muymuş bunlara yapışan. Dur çayını tazeleyeyim. Günlerce o kadar yolu nasıl yürümüş? Kış ayazında atılmış kapı önüne. Oturup beklemiş önce. Ne düşünmüş? Hayatın anlamsızlığı değildir ya usuna düşen. Korku,kaygı,sonra önünde oturduğu kapının asla açılmayacağını öğrendiğinde ise yeis.Küçük kızının başını sokup göğsüne sürüklemiş ayaklarını boşluğa.Karanlığa doğru yürümüş.Kurt ulumalarını duyduğunda katılarak ağlamış.Bulsunlar parçalasınlar istemiş.Ölümü beklemiş. Bunları anlattıkça coşuyor,coştukça duruluyor.An göğsümde bıçak gibi dönüyor usulca. Kimsecikler yokken giriyorum ,havasız nefes kokan daracık odaya .Bebeklerimi yayıyorum küçük arkadaşımın önünde.Saçlarını öbek öbek ayırmışlar arkadaşımın,sonra tutkalla yapıştırıvermişler sanki.Nasıl gürültülü bir kaşınmadır bu.Yine de ışıldayan bir gülen yüz.Cebinden bir avuç palamut çıkarıyor arkadaşım.Bana uzatıyor.Ağzıma götürüp dişliyorum.Acıyla buruşturuyorum yüzümü.Öyle yenmez akıllım,ateşte pişecek önce.Gülüyoruz kahkahayla. Banyo suyu kaynadı. Girin hadi. Doktorun verdiği ilacı sürün her yerinize. Günler süren kaynar sularla arınmalar başlıyor. Etleri kazımaktan kızarmış bir halde çıkıyorlar banyodan. Arkadaşım temizleniyor ben seviniyorum. Temizlenip kokmasınlar ki söylenmesin evdekiler. Bahçeye açılan kapı önü. Çiçekli çimenli bir aydınlık uzanıyor önümüzde. Uzak dur,yaklaşma fazla.Sen de kaşınırsan karışmam.Erik ağacına tırmanırken mutlu muyduk?Kaç defa daha çiçeklendi?Mutfakta çalan radyodan alaturka ezgiler.Ömrümüzün son demi sonbaharıdır artık/Maziye bir bakıver neler neler bıraktık. İçli, umutsuz,acılı şarkılar…Bütün gülüşlerin resimleri var elimde,ya unutuşun? Zengin bir adamın nazlı kızıymış. Sevmiş birini hamile kalmış. Vermemişler sevdiğine. Cehennem gülüşlü bir adamla evlendirmişler. Hırpalanmış. Çocuğu doğunca daha çok aşağılanmış.Gün gelince kapı önüne atılmış.Belki de kapının önünde özgür saymış kısa bir an için kendini. Düşeceğim. Asılı kaldım anda. Sallanıyorum. Başka bir zamanın öyküsünün iç sızısı bu. Çalar saat, servis,okul taksidi,telefon,kırmızı ışık,tedirginlik.Çok mu çabuk geçti yıllar.Mutlu muyum?Sözcükler hoş ve bedelsiz.Geçmişten hatırladıklarımız ise hep kapanmış kapılar. Güneşsiz,puslu,kaynayan çamaşır ve sabun kokulu küçük kasabalar ve huzursuz pazar sabahları.Bir pazar sabahıydı çalındığında kapımız.Düzen ve güven içindeki ürkek insanların kapısındaydı işte ayaklarının sürüklediği umutsuzlukla. Saçmalama kalamaz burada ne münasebet. Çağır birileri gelip alsın. Mutluyum. Kokuyor da olsa bana bir arkadaş,küçük bir kız o da.Bu sessiz evde iki yeni ses. Allah belasını versin kocası olacak domuzun. Günler süren fısıldanmalar uluorta söylenmelere dönüşüyor perde perde. İnsan yükü ağır Naciye hanımcığım. Olmaz bu kadın böyle başımızda. Gece vakti avukatların evine girmiş. Bir uyanmışlar zangoç gibi tepelerinde. Düşün yatak odanda, tepende dikilmiş bir kadın. Bırakmasın canım onlar da anahtarı kapıda. İçmiyor musun kapatmışsın kaşığı bardağa. Gelmez çocuklar şimdi. Daha erken. Var yemeğim. Tabi haklısın. Haftada iki kere balık yapmak lazım. Ev kendimizin evet. Katlanamadı bunca aşağılanmaya. Arkadaşımı da alıp düştü yeniden yollara. Ne yapacağını bile düşünmedi .Düzenini yitirdiği günden sonra en acı olana karşı korkaklığını da yitirmişti belki . Oturdu mu bir ağacın altına. Bir ağaç altında ölümü düşünür insan en fazla. Düşündü mü? Bardakları yıkarım sonra ben. Otur sen. Nerde peki bana vereceğin şu sayfa. Yemenisini düzeltiyor yeniden. Yeleğinin cebinden çıkarıyor defalarca katlanmış, sararmış gazete sayfasını. Bana doğru uzatıyor. Ellerim yanacak dokunursam. Kendisi açıyor yavaşça.Flu bir fotoğraf,sararmış.Ormanda kurtlar tarafından parçalanmış bir kadın ve bir çocuk cesedi.Etrafa saçılmış,parça parça dağılmış bütünden kalan en net görüntü o gülen yüz.Sonra toprağın bile koynuna almadığı koyuluk.Gülüşün ve unutuşun resmi.Palamutları seçiyorum bu belirsizlikte.Çok uzaklardan gelen tanıdık bir sızıyı duyuyorum yine.Meşe ağacından kurtulup kana bulanmış palamutlara dalıyorum öylece.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © özlem ak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |