Herkes ayný notayý söylediðinde uyum elde edilmiþ olunmuyor. -Doug Floyd |
|
||||||||||
|
Tekrar kapý usulca açýldý. Elinde iki üç parça ýslak oldun olan kardan býyýklarý bembeyaz halde Osman girdi. Neslihan'ýn ellerini öyle morarmýþ görünce yine sinirlendi. Odunlarý hemen sobanýn arkasýna, duvarla arasý en fazla yarým metrelik o daracýk alana ,yere, fýrlattý. Doðru Neslihan'ýn ellerini odunun kestiðini fark etmeden eliyle ýsýtmaya baþlarken sinirine hakim olamayarak yine yüksek sesle söyleniyordu. -Bir günde gitmesen olmaz deðil mi? Neslihan: -Ama. Osman: -Kaç saattir odun arayýp durdu baban karlý çalýlarýn arasýnda. Gelip yardým etmek þöyle dursun bir de ellerin soðuktan buz tutmuþ. Neslihan baþýný öne eðip sustu. Elleri hafifçe ýsýnmýþtý. Oda soðuktu ama babasýnýn öfkeyle karýþýk onu sahiplenmesi, merak ediyor oluþu yine onun içini ýsýtmýþtý. Zira bir baba kýz kalmýþlardý hayatta. Osman kýzýna çok düþkündü o oturmadan yemeðe baþlamaz, eve eli boþ gelmez kýzý zorlanmasýn diye saçlarýný taramasýna bile yardým ettiði olurdu. Komþular Osman’a hep imrenir, zavallý Hatice göreydi bugünleri, deyip dururlardý. Bir de þu Neslihan’ýn her gün gittiði o yer olmayaydý , kafasý hepten rahat edecekti. Osman ne zaman kýzsa sinirlense de kýzýnýn yüreðine sýkýntý verdim mi diye düþünür buna bile üzülürdü. Geçen haftalarda yine hastalanmýþtý Neslihan. Babasý onu doktora götürene kadar da yol boyunca aðlayýp durmuþtu. Ya o da giderse daha otuzuna yeni basmýþ karýsý gibi. O zaman ne yapardý. Neslihan onun tek umuduydu. Zaten zayýf ve cýlýz bir kýzdý. Onda çocukluktan kalma birçok rahatsýzlýk vardý. Bunlardan biri de iki de bir onu öksürten o akciðeriydi. Azýcýk hava soðusa, azýcýk koþsa ateþi çýkar öyle kolay kolay da inmezdi. Boyu on altý yaþýndaki bir kýz için oldukça uzundu ama o kadar zayýftý ki onu görenler en azýndan boyu biraz daha kýsa olsa bu kadar çiroz da görünmezdi diye düþünürlerdi. Zira boy onun için bir lütuf deðil hastalýklý vücudunu, sakat kolunu ve hep kýsa gelen kýyafetlerini göstermek zorunda kalýyor oluþuydu. Neslihan hangi ara bu kadar yýpranmýþ hangi ara bu kadar ürkütücü olmuþtu, o da bilmiyordu. Tek bir þey vardý onu güzellik Tanrýçasýyla yarýþtýrabilecek bu da onun gülüþüydü. Öyle güzel gülüyordu ki. Sadece o kadar güzel güldüðü için bile dünyanýn tüm hazineleri önüne dökülebilirdi. O gülerken gülümseyiþini diþlerinin görünmesinden ya da aðzýndaki tebessümden deðil bir anda þiddetini arttýran kulaðýnýn kýzarýklýðýndan ve yol gösterici bir fener gibi yanan gözlerinden anlardýn. Öyle güzel gülüyor ki uzaktan biri görüyor olsa güneþin onun gözlerinde doðduðuna yemin edebilirdi. Baþka bir þey vardý kimse de olmayan. Ama yine de ürkütüyordu çünkü çok nadir gülüyordu. Genellikle o ürkütücü zayýflýðý ve hastalýðý yüzüne yapýþmýþtý. Doðrusu onu güldürecek sebepler de gittikçe azalýyordu. Eskiden daha çok gülüp güneþi doðduruyor sa da artýk hastalýklý vücuduna esir oluyordu. Çünkü bedeni çok yorulmuþtu. Osman: -Bir gün donup kalacaksýn yolda, zaten kolunu biliyorsun ya daha kötü olursa. Hem geç saatte patika yolun ne kadar tehlikeli olduðunu unuttun mu? Gece Osman Bey’in bu söylemleriyle geçip durdu. Soba hafif hafif yanarken kar da inceden ona eþlik ediyordu. Sanki sobanýn çýkardýðý o seslerle birlikte kar , bir bale gösterisi gibi dönerek kendini ebediyete uðurluyordu. Herkesin üzerindeki hüznün sebebi de bu olmalýydý. Kar durmuþ köy sabahýn ilk saatleriyle aydýnlanmaya baþlamýþ güneþ önündeki perdeyi aralamýþtý. Neslihan uyanýr uyanmaz yine koþtu oraya. Durup uzun uzun seyretti önce. Neden bu kadar berraktý üzerindeki kar tabakalarýný kýrmak bile bu kadar yorucuyken bu göl neden huzur veriyordu hala. O acýmasýz günü hatýrlamak bir genç kýzýn psikolojisi üzerinde nasýl olumlu tesir býrakýrdý ki. Çok yorgundu Neslihan, son bir yýldýr çok yorgundu. Ne zaman suya baksa mutluluk sarýyordu içini. Annesini bu gölde boðulurken gören bir kýz için çok cesur görünüyordu. Gölün dibindeki kayaya oturdu yine. Kýrýlmýþ tabakalarýn arasýndaki buz gibi suya bakýyor, içini ýsýtýyordu. Daha fazla dayanamadý önce gülümsedi gözündeki ýþýk buzullara deðdi önce sonra güneþe baktý. Dedi ki içinden “ölmek için fazla sýcak bir gün”. Ayaða kalktý, önce güneþe, sonra annesine baktý. Kendisini annesinin kollarýna býraktý. Suyun sýcaklýðýný kavrulan yüreðinde hissedecekti ki sol kolundan bir el tuttu. Babasýydý. Arkasýna dönüp sýkýca sarýldý. Babasýnýn kucaðý annesinin yanýndan gelen bir çocuk için fazla soðuktu.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Merve Baðcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |