![](/ikon/79.gif) • ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam |
1
|
|
|
|
Gümülcine ve onun yaný baþýndaki Ýskeçe, Ýstanbul'dan çok daha evvel Türk-Ýslâm yurdu olma þerefine nail olmuþtur. Türk-Ýslâm kültürüne ait unsurlarla tezyin edilen ve Türk kokan Eski Cami ve Ýstanbul'un kadim sokaklarýndan farksýz olan Gümülcine sokaklarý bunun canlý þahididir. Þehrin muhtelif yerlerinde elif gibi dik duran çýnarlar Osmanlý yadigârýdýr. Tanýdýk görüntülerin ve lezzetlerin sizleri karþýlayacaðý Türk Çarþýsý, 1885 yýlýnda II. Abdülhamid'in fermanýyla inþa edilen Tarihî Saat Kulesi, Osmanlý Devleti’nin kuruluþ döneminde görev alan bir kumandan olan Gazi Evrenos Bey’in ismini taþýyan ve Osmanlý Türk mimarisinin ilk örneklerinden biri olan Gazi Evrenos Bey Ýmareti, 1608 yýlýnda inþa edilen ve ilk dönem Osmanlý mimarisine uygun olarak tasarlanan Eski Cami; tipik bir Türk þehri görünümünde olan Gümülcine'deki Türk-Ýslâm eserlerinin baþýnda gelmektedir. |
|
2
|
|
|
|
Ben hep kendimce, kendi bildiðim salt yolda ilerledim… Bu yolda haklý çýktým mý? Çýktým. Yine haksýz çýkýp bu yolda bedeller ödedim mi? Ödedim. Sor bana piþman mýyým? Deðilim tabi ki… Niye? Ben öyle istedim, yaþadým, hissettim ve öðrendim. |
|
3
|
|
|
|
Hayat kýsa belki uzun ama illa ki bir gün çürüyüp toprak olacaðýz.
Bir kere öpmedi beni babam hasret kaldým ellerine.
Sen ben insan oðlu þu velet kimin oðlu.
Aldým cebime 50 lira yarýn meçhul bugünde ölmedik.
Adem hava babam anam hiç dünyaya gelmeyen de ölüyor köþkleri olanda.
|
|
4
|
|
|
|
Bulunmaz huzurun peþindeyim, sonu gelmeyen yolculuðum diye kandýrýyorum kendimi. Baþkalarý adýna mutlu oluyorum, üzülüyor, acý çekiyorum. Baþkalarý adýna utanýp yerin dibine iniyorum. Ýsyaným çýðlýk çýðlýða yalnýzlýðýmda yankýlanýrken iyiyim diyorum. Ýyiyim ben. |
|
5
|
|
|
|
Onu tanýdýðýmda 12 yaþýnda bir çocuktum. Güneþli Köyü Ýlkokulu'nu bitirmiþ, Köprübaþý Ortaokulu'na yeni baþlamýþtým. Gerçi o zamanlar ortaokulla lise tek çatý altýndaydý. Okulun adý Köprübaþý Lisesi olarak geçiyordu. Ortaokul da onun bir parçasý olarak eðitim öðretim hayatýna devam ediyordu. Köyden geldiðim için ilk günler biraz çekingendim. Ne de olsa Köprübaþý, köyümün 20 katý büyüklükte bir yerdi. Farklý köylerden farklý insanlar vardý. |
|
6
|
|
|
|
uy anam, uyu!..bu ne pahalýlýk böyle!..ey uçuyor hayat!..saklandýðýn yerden çýk gel artýk beh!.. |
|
7
|
|
|
|
O gece ervah sanki büyük bir vatan ve vazife aþkýyla doðruldu kutlu kabirlerinden. Ulubatlý Hasan büyük bir heybetle ve satvetle bayraðý bir kere daha dikti Ýstanbul surlarýna. Minarelerden yankýlanan ezanlar ve selalar bir milleti derin uykusundan uyandýrdý; bir mýknatýs misali meydanlara çekti. Vicdanlarý uyananlar, meydanlarý kendilerine mescit edindiler. O meydanlar ki coþkulu kalabalýklarýyla mahþeri andýrýyordu. Burada toplananlarýn her biri Hamza'ydý, Bilal'di, Ebubekir'di, Ömer'di, Osman'dý, Haydar-ý Kerrâr Aliyyü'l Murteza'ydý; hak ve hakikat davasýný kahramanca sýrtlayan Muhammed(sav) ümmetiydi. |
|
8
|
|
|
|
fýrtýna öncesi sessizlik, insanlar arasýnda bu deyimin bir öfke patlamasý yaþanacaðýnýn hissedilmesi anýndan itibaren kullanýlmaya baþlanmasýdýr |
|
9
|
|
|
|
Bu benim için mana ve anlam ifade eden eserlerden bir tanesi olacaðýný hayal ediyorum. |
|
10
|
|
|
|
Button doðduðunda adeta bir mahluk gibi, korkunç bir yaratýða benziyordu. Yaþlý biriydi, sýra dýþýydý ve bildiðiniz sahtekâr bir o kadar da tehlikeliydi. Hayatý, bu dünyada süregelenin tersine iþleyerek her geçen gün daha da genç görününüyordu. Hakikaten çok tuhaftý bu. |
|
11
|
|
|
|
Hava kapalý, deri ciltli sözlüðüm de. Havayý açamam ama sözlüðümü açabilirim. Elimi çaðýrýyorum. Kelimelere çaðýrýyorum parmaklarýmý. Artýk mevsim de döndü. Þimdi baþýma gelen ne varsa hepsini hayra yorma zamaný… “A” ile “Z” arasýnda gidip geliyor dünya. |
|
12
|
|
|
|
gelenek, görenek bir toplumun yýllar hatta asýrlar öncesinden kalan örf ve adetlerini içermektedir. |
|
13
|
|
|
|
"Var mýyým? Ben dediðim ne? Gerçekte iradem var mý yoksa þartlarýn zorunlu olarak kontrol ettiði organik bir makina mýyým? Olasýlýklar rastgele meydana geliyorsa doðal olanýn ahlakýndan bahsedilebilir mi?" |
|
14
|
|
|
|
Aynaya baktýðýnýzda gördükleriniz dýþýnda, göremediklerinizi de sunabilirsiniz okura. Ama ilkinde karþýnýzda dikizciler bulursunuz ve kendi imgenizi onlarýn göz ucuna hapsediverirsiniz. Ýkincisinde ise bir paylaþým bulursunuz. Kendini anlatmakla ifade etmek arasýndaki o ince çizgi burada yatýyor bence. |
|
15
|
|
|
|
Önceki yazýmda sýnýrsýzlýk kavramýndan bahsetmiþtim. Bunu sonsuzluk kavramý ile eþanlamlý kullanmýþtým. Ama üzerinde biraz düþününce ve eski bir kitabý tekrar okuyunca farkettimki ayný þey deðiller. |
|
16
|
|
|
|
Mucizelerin inkar edilip hükmün kendisinde olduðunu sananlara ancak acýrým. |
|
17
|
|
|
|
Çoðumuz için ev, sadece bir evin içi deðil; mahalle, kasaba, köy veya bir adadýr.. Hatta milyon metre karelik bir memleket topraðý.. |
|
18
|
|
|
|
Gerçek þu ki, insanlarý kaybetme, üzme korkusu ya da onlarýn ihtiyaçlarýný karþýlama ve yetersiz arkadaþlýklarý sebebiyle; yalnýzlýðý, sessizliði tercih ediyor oluþunuzun tek sebebi kafanýzdaki; “…mý acaba” ve birtakým “endiþe”lerden baþka bir þey deðildir. Kaygý ve endiþenin insaný insanlýktan çýkardýðýna onlarca kez þahit oldum… |
|
19
|
|
|
|
Tüm insanlýðýn ilk evi olan Kâbe (Beytullah)’yi bir düþünelim.. Yeryüzünde insan eliyle yapýlmýþ en sade, en yalýn küp bir ev ve içinde neredeyse hiçbir þey yok. Ne ölümsüzlüðe soyunmuþ bir firavunun, ne de bir peygamberin mezarý.. |
|
20
|
|
|
|
Merak ediyorum. Gerçekten çok merak ediyorum. Yani üzerimize serpilen bu ölü tohumlarý topraðýyla birlikte süpürmek için illa ölçüsüz bu çirkinliðin ve baþýbozuk bir kötülüðün dilini, metaforlarýný kullanmak zorunda mýyýz? |
|