 • İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
1
|
|
|
|
Soluk bir ten, asık bir surat, her şeye kayıtsız bir sıfat! Bugünün yüzü böyle… |
|
2
|
|
|
|
Sevgiyle büyümek güzeldir. |
|
3
|
|
|
|
Fikirler, kadük/kısır kalır mı
yahut kelimeler küser, senden kaçarlar mı ?
“evet” demek içimden gelmese de demek zorundayım.
‘Dijital kölelik’ten bahsediliyor,
son zamanlarda hepimizin ortak gündemi, tartışıyoruz..
Çocuklarımızı / yeni nesli ‘çağımızın vebası’ olarak adlandırdığımız
İflah olmaz bu hastalığın kollarına teslim ettik.
Ya Biz |
|
4
|
|
|
|
Küçük bir çocukken bir an evvel büyümek için sabırsızlandığımı düşünüyorum şimdi… Belli ki bir şeylerden hoşnut değildim. Yani, 7 kardeşin en küçük olanıydım ve annemle babamdan sonra büyük kardeşlerimin ayak işlerinin hepsini ben yapmak zorunda kalıyordum. Her ne kadar bu duruma sinir oluyor olsam da kardeşlerim tavır alırlar endişesiyle yapmak zorunda kalıyordum.
|
|
5
|
|
|
|
Müzik biter. Sessizliğin adı hayat olur, şimdilik. Kısacık anlardan ibaret zamanlar. Sesler, yüzler, yaşamdan kesitler. Hayat biter. |
|
6
|
|
|
|
Bu yazı bir tavsiye yada öğreti değildir. Doğrusu yada yanlışı ile bu yaşıma kadar hayatın bana öğrettiklerini paylaşmak istedim. |
|
7
|
|
8
|
|
|
|
13 kişilik mülteci bir ailenin Fatih’te yaşadığı 55 metrekare yarı bodrum; küflü, nemli bir dairenin içi gibi kafam… |
|
9
|
|
|
|
* Süre giden bir tanışıklık sürecinde “sevmek” ilk andan beri vardır. Ama “farketme ânı” sevmenin başlangıcı değil var olan fakat bilinmeyen bir sevginin fark edilişidir. Hani: “Seviyorsun ama sevdiğini bilmiyordum.” demiştin ya sebebini daha iyi anladım.
|
|
10
|
|
11
|
|
|
|
ne çok hayaller kurar şair ile yazarlar!..belki de, Tanrı’yı çekiştirerek geçer ömrü; bilmiyorum!,. |
|
12
|
|
|
|
Onca tanıdığım insan, okuduğum onca kitap beni huzurlu bir emniyet duygusuyla kuşatamazken, uzaktan gördüğüm bir ihtiyar kadına, beli bükülmüş bir pîri faniye yakınlık duyuverişimi yadırgamayın lütfen… Çok yakın bir zamanda bizim de onlar gibi olacağımız kuşku götürmez bir gerçekken hem. |
|
13
|
|
|
|
İnsanlığına yumruk yumruk dalar hayat. Canının acısını kader diye yutkunursun. Git yukarı, dön aşağı ömür denen değirmende öğütülürsün. “Hadi oradan “diye haykırsan da yine şüphen kendinden yana .
Filmlerde, dizilerde sergilenen insanlığa salya sümük ağlayıp inanırsın ya… Sana ne desem, bilemedim ben. Tut ki dedim, seçen sensin. Yol versem, niçin diyen sensin. Aş sunsam yetmez diyen sen.
Horlanan, ezilen, hiç diye sövülürken itaat eden sensin. Ne diyeyim sana ben insan.
|
|
14
|
|
|
|
bakmak ve görmek, bu iki kavramı şu şekilde ayırt etmemiz mümkündür. |
|
15
|
|
|
|
Sorular asılı, cevaplar ikiyüzlü… Oysa esas mesele zaman değil. İnsan. |
|
16
|
|
|
|
Sahip olduğunuz en güzel enstrüman sözcüklerinizdir.
Sessiz kalmayı bilebilmek” hımmm” lara ihtiyaç duymamak,
Göğüs kafesinden güçlü ve derinden konuşabilmek,
Ses tonunun bahsettiğiniz işe uygunluğu, |
|
17
|
|
|
|
yaşama sevinci; kişiden kişiye değişen bazı hayatlarda kayıplar oluşturan bazı hayatlarda ise beklenen güneşin doğuşuna şahit olduğumuz bir kavramdır. |
|
18
|
|
|
|
Tv’de sinema kanallarını gezerken tesadüfen rastladım Heidi filmine..
Bizim çocukluk-gençlik dönemimizin çizgi filmini sinemaya uyarlanmış olarak
İzledim..
İzledim çünkü o filmlerde kalan ve artık ulaşılması hayal olan duyguları
ve mutlu sonları, o muazzam sevinçleri yeniden hatırlamak, onlara olan özlemlerimi
bir nebze gidermek adına oturup izledim.. |
|
19
|
|
|
|
değerli okurlarım kaleme aldığım bu yazımda güven konusunu paylaşacağım.
güven deyipte geçiştirmemek lazım aslında ağızlardan çıktığı gibi kolay bir şey olmadığı aşikar. |
|
20
|
|
|
|
bayılıyorum bu başkanlık sistemine!..vay beh!..:))) |
|