İnsan kendini bilmeli. Gerçeği keşfetmeye yaramasa da, yaşamayı öğretiyor. Ve bundan daha güzel birşey yok. -Pascal |
|
||||||||||
|
Bazıları için işkence gibidir Saatlerce bitmek bilmeyen kabus. Bir an önce bitmesi için sonuna kadar uyurlar. Benim için ise yolculuk huzur'dur. Diğerlerinin aksine ben hiç bitmemesini isterim. Saatleri geçtim günlerce sürse umurumda bile olmaz. Aradığım mutluluğu, huzuru yollarda bulurum. Başka dünyalara dalıp giderim. Hele birde kulağımda kulaklıklarım, içinde de sevdiğim müzikler varsa hiç bitmesin bu yolculuk. Cam kenarındaysam eğer kendimi şanslı sayarım. Camdan dışarı baktığımda hayatım film şeridi gibi önümden geçer. yaptıklarım, yapacaklarım, hatalarım,üzüldüklerim,mutlu anlarım... Yani otobüsteyken "camdan bakmak, candan bakmak gibidir. O an içinden geçenler gözlerinden dışarı doğru akar gider." Yani yolculuk candır, kıymetini bilene. Yolculuk esnasında kimi zaman dağlardan, tepelerden gideriz. Kimsenin olmadığı yerlerden geçeriz. Yolda sadece arabalar vardır. Dışarıda da sessizlik ve ardı arkası kesilmeyen nokta şeklinde ışıklar. İşte o anda her şey aklıma gelir. Kendi iç dünyama dalarım sessizce. düşünürüm. Saatlerce düşünürüm. Hele bir de yolu da izleyebiliyorsam. Asfaltın üstündeki çizgiler dikkatimi çeker. Otobüse değil de bana yol gösteriyormuş gibi gelir. Ne yapmam gerektiğini anlatıyormuş gibi gelir. Saatlerce dinlerim o çizgileri. Bıkmadan, usanmadan... Şehrin içine girdiğimiz vakit -bir de geceyse-. Işıkları yanan evleri izlerim. Acaba kimler yaşıyordur o evde diye düşünmeye başlarım. Tahminlerimi yürütmeye başlarım. Acaba ay sonunu zor getiren biri mi vardır ki uyumamış bu saate kadar. Yok yok belki de emekli bir amca ve teyze yaşıyordur. Gurbetteki evlatlarına hasret çekiyorlardır. Ama onlar bu saate kadar da uyanık kalamazlar ki. Belki de tek başına yaşayan yalnız biri vardır orada. Acı çeken,özleyen biri. 'Allah yardımcı olsun' der devam ederim yolculuğuma. Ve yolculuğun sonuna geldiğimde, hep aynı şey gelir aklıma. Özellikle de memlekete gittiğimde oluyor bu. Yolculuk esnasında kendimi ne Konya'da hissedebiliyorum ne de Kütahya'a. Sanki araftayım. Ama araftan ben hiç şikayetçi değilim. Aksine çok seviyorum. Çünkü beni benimle bırakıyor. Benim için değerli olanların değerini hatırlıyorum araftayken. Otogara vardığımda ise beni hasretle bekleyen iki çift göz görüyorum. Mutluluktan içleri parlıyor. Beni karşılıksız seven, bana güvenen iki insan. Ve benim bu dünyada sonuna kadar güvenebileceğim iki değerli insan. Onları görünce bütün dertler, sıkıntılar bir anda uçup gidiveriyor. Onlar benim için çok değerliler.. Biri annem, diğeri babam... ...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tolgahan Kocagöz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |