..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Paranýz varsa toprak alýn. Artýk üretmiyorlar. -Mark Twain
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Din > Bekir SAÐLAMER




31 Aðustos 2016
Ebu Hureyre’nin Dokunulmazlýðý  
Ebu Hureyre

Bekir SAÐLAMER


Kur’an adýna konuþmak kolay ve zahmetsizdir. Asýl önemli olan ve doðru olan da Kur’an’dan konuþmaktýr. Eleþtirmeyi bilmeli, eleþtirilmeye de açýk olmalýyýz. Olay ve olgulara tabiri caizse at gözlüklerini çýkarmadan yaklaþmak, sadece tahribatlara sebep olur. Kim veya ne adýna eleþtirdiðimiz ve eleþtirildiðimiz de çok büyük önem arz etmektedir. Hiçkimse bu dünyaya referansla ve referanslý olarak gelmemiþtir. Peygamber’e bile olsa kimseye kefillik hakký verilmemiþtir. Bütün bunlarýn bilincinde olarak putlaþtýrýlmýþ zihniyetlerin izindeki yaþantýlara Kur’an’ý ýþýk tutmak, boynumuzun borcudur. Zalimlerin kalemini kýrmakla düþüncelerini yok edemeyiz; lakin düþüncelerini Vahiyle öldürerek kalemlerini fikirsiz kýlabiliriz.


:BAJC:
Sözlerin hakikatine ve hakikatin sözlerine kulak vermek; fýtratýný inkar edenlere, referansý ilahi olan sözleri katledenlere karþý kaynaðý evrensel ve hak olan bir akýl birliði içerisinde uyanýklýðýmýzý uyutmamak kaydýyla dik durmak, hem insani hem de Ýslami bir duruþtur. Eðer lazým gelen bu davranýþlardan uzak kalarak bana dokunmayan yýlan bin yaþasýn anlayýþýyla hareket edersek sýrasý geldiðinde o yýlan, her bir hücremize bin dokunup tüm benliðimizi zehirleyecektir.

Ýnsanlara olmasý gerekenleri deðil de olmasý istenilen prensipleri dayatmak veya kabul ettirme giriþiminde bulunmak için geliþtirilen politikalar içerisinde din de nasibini almýþ bulunmaktadýr. Hatta bu politikalarýn baþýnda dinin geldiði ve bunlara kaynaklýk unvanýný kazandýðýný söylemek yanlýþ olmasa gerek. Dinin kullanýlarak beyinlerin nefse hapsedildiði; hakikatlerin ise batýla kurban edildiði durumlardan biri de makam-mevki, menfaat ve çýkar saðlamak uðruna birilerinin maþa olarak kullanýlmasý ve hemen ardýndan o maþalarýn gizlendiði veya korunduðu dokunulmazlýk sembollerin üretilmesidir. Elçiye zeval olmaz düþüncesiyle kurban edilen aracýlar da elbetteki görevini yapmakla mükellef kýlýnmýþ ve onlarýn itirazlarý da toprakta gömülü bir hal almýþtýr.

Biz müslümanlarýn en önemli görevi tek bir akýl üzerinde cem olmaktýr. Çatýsý altýnda yek vücud olacaðýmýz o tek akýl ise hayat rehberimiz olan Kur’an aklýdýr. Kime veya kimlere isnat edilirse edilsin, ne amaçla olursa olsun kimler üzerinden rivayet edildiðine bakýlmaksýzýn Kur’an ahlakýna ve aklýna aykýrý hiçbir söz islam diye hayata geçirilmemeli, o sözlerden de medet umulmamalýdýr.

Etken problemlerden biri de Peygamber zýrhýnýn arkasýna sýðdýrýlmýþ sözlerin ‘’nasýllýðýný’’ gözardý ederek ‘’iman’’ olgusuna o sözleri dahil etmektir. Fýtrata aykýrý olmayan her bir sözün aklýnýn var olduðu gerçeði kadar o sözleri iþiten kulaðýn, dillendiren dilin ve o sözlere ýþýk olan gözlerinin de bir aklýnýn olduðu da gerçektir.

Peygamberin sakýndýklarý karþýsýnda Allah’a sýðýndýðý, ne Kur’an iradesine ne de insan aklýna asla hitap etmediði rivayetleri ile ünlü Ebu Hureyre de eminim bu rivayetleri karþýsýnda büyük þaþkýnlýk içerisinde kalmýþtýr týpký bizim gibi. Ebu Hureyre’nin ismini bilmeyen veya onu tanýmayan kimsenin olmadýðý kanaati içerisindeyim. Çünkü rivayet edilenlerin büyük payýný Ebu Hureyre kapmýþtýr. Bu yarýþta Ebu Hureyre, þampiyonluk unvanýna kavuþmuþ ve ben de onun bu þampiyonluðunu kutlamak adýna bir þeyler zikretmeyi kendime görev addettim. Fakat bu þampiyonlukta baþarý deðil, yenilgi sözkonusudur. Ýster istemez akla gelecek sorulardan biri de þu olacaktýr: ‘’Yenilginin þampiyonluðu mu olur?’’ Ebu Hureyre, ‘’hadis’’ baþlýðý altýndaki rivayetlerinin sayýsý gereði þampiyonluða ulaþmýþ; ancak bu rivayetlerin Kur’an karþýsýnda hükümsüz kalmasý da onu yenilgiye mahküm kýlmýþtýr.

Þimdi ise Ebu Hureyre’nin nakletmiþ olduðu bazý rivayetleri göstermekle birlikte Kur’an’ýn bu rivayetlere bakýþ açýsýný izah edeceðim. Tirmizi’de geçen bir rivayete göre Ebu Hureyre: ‘’Resulullah ile birlikte bir yere indik. Halk, geçmeye baþladý. Resulullah: ‘’ Ey Ebu Hureyre! Bu kim?’’ diye sordu. Ben de: ‘’Falanca’’ dedim. Resulullah da: ‘’Bu, Allah’ýn ne iyi kulu!’’ dedi. Resulullah: ‘’Peki þu kim?’’ diye tekrar sordu. Ben de: ‘’Falanca’’ dedim. Resulullah da o kiþi için: ‘’Bu, Allah’ýn ne kötü kulu!’’ dedi. Bu hal, Halid bin Velid gelinceye kadar devam etti. Resulullah tekrar: ‘’Bu kim?’’ diye sordu, ben de: ‘’Halid bin Velid’’ dedim. Sonra Resulullah da: ‘’Bu, Allah’ýn ne iyi kulu!, Bu adam, Allah’ýn kýlýçlarýndan bir kýlýç’’ buyurdu. Bu rivayetiyle Ebu Hureyre hem Allah’a ve Kur’an’a hem Resulullah’a hem de akla çok büyük ayýp, kendisine de yazýk etmiþtir. Bunlarý dile getirdiðimizde devre dýþý býrakýlmýþ akla sahip birilerinin temeli olmayan savunma mekanizmalarý geliþiyor ve Ýmam-ý Azam’ýn karþý karþýya kaldýðý küfür ithamlarýna maruz kaldýðý boyutuyla bizler de itham olunmakta ve bunu yapanlar da vicdan sahibi diye nitelendirilmekteler. Enteresan olaný ise bu denli insafsýzca yakýþtýrmalarý yapanlarýn müslüman diye gösterilen kiþilerin olmasýdýr.

Rivayete bakýldýðýnda çýkaracaðýmýz sonuç þudur: Hz. Peygamber, kiþiler hakkýnda adeta onlarýn kalplerinde olaný görüyormuþçasýna hüküm vermesi ve þahýslarý zann altýnda býraktýðýdýr. Bu sonuca çeþitli gerekçelerle karþý çýkmak mümkündür. Örneðin: Hz. Peygamber’in ‘’Bu kimdir?’’ diye sormasý, onlarý tanýmadýðý gerçeði ortaya çýkmaktadýr. Bizler de sosyal hayatýmýzda kiþilerin iyi ya da kötü durumlarýna hükmedebiliriz. Bu, gayet insanidir ve doðaldýr. Fakat iyi veyahut kötü nitelendirmelerde bulunmak için öncelikle o þahýslarý çok iyi tanýmalý, bu tür nitelendirmeleri Kur’an’a göre yapmamýz da temel prensibimiz olmalýdýr. Ýfade ettiðim gibi Resulullah’ýn bu iyi, bu kötü gibi beyanlarda bulunmasý da onlarý tanýmasýyla mümkündür. Rivayetten anlaþýlýyor ki Hz. Peygamber, onlarý tanýmýyormuþ. O halde aklýmýz: ‘’Resulullah, onlarýn iyi ya da kötü olduðunu nerden biliyordu, yoksa onlarýn kalplerini mi okuyordu?’’ gibi bir soru ile meþgul olacaktýr. Bu soruya Yüce Rabbimiz: ‘’Allah kalptekileri en iyi bilendir’’ (Al-i Ýmran, 167) ayetinin ýþýðýnda bizleri aydýnlatmakta ve hakikati bizlere bildirmektedir.

Peygamberler, Allah’ýn izin vermediði hükümlerde asla bulunmamýþtýr. Yüce Rabbimiz þöyle beyanda bulunmaktadýr: ‘’Eðer Peygamber, söylemediklerimizi bize atfen kendiliðinden uydurup bize isnat etseydi elbette onun sað elinden tutar sonra da þah damarýný keserdik’’(Hakka, 44-46). Vahiyle donatýlmýþ Hz. Peygamber’e yönelik asýlsýz ithamlarý görmek ve onlara karþý koymak, ancak iman sahibi kimselerin iþidir.
Baþka bir rivayette Ebu Hureyre ile Hz. Peygamberimizin bir diyaloðu, Ebu Hureyre’den naklen þu þekilde vüku bulduðu söylenmektedir: ‘’Ebu Hureyre, birgün Peygamberimiz’e þöyle bir konuþmada bulunmuþ: ‘’Ya Resulullah! Senden iþittiklerimi hafýzamda fazla tutamýyorum.’’ Bunun üzerine Peygamberimiz: ‘’Örtünü uzat’’ diye buyurdu. Ben de örtümü uzattým ve Resulullah dua etti. Ýki mübarek eliyle örtüye doðru nur saçtý ve ‘’Örtünü göðsüne sür’’ diye buyurdu. Böylece Allah, bana öyle bir hafýza ihsan etti ki iþittiðim hiçbir þeyi unutmadým.’’ Ebu Hureyre, böylece çok çok hadis rivayet etmiþ.

Ebu Hureyre’nin temsil ettiði zümreler de onun kalýcýlýðýný saðlamak, onun üzerinden hareketle amaçlarýna ulaþmak için kendisi adýna hayalleri bile zorlayan söylemlerde bulunmuþlardýr. Örneðin: ‘’Bir adam Zeyd b. Sabit’e gelerek ona bir mesele sordu. Zeyd de o þahsa Ebu Hureyre’ye gitmesini söyledi ve þöyle devam etti: Çünkü birgün ben, Ebu Hureyre ve bir baþka sahabi mescidde oturuyorduk, dua ve zikirle meþgul idik. O sýrada Hz Peygamber geldi, yanýmýza oturdu; biz de dua ve zikri býraktýk. Buyurdu ki: ‘’Her biriniz Allah’tan bir dilekte bulunsun.’’ Ben ve arkadaþým Ebu Hureyre’den önce dua ettik, Hz. Peygamber de duamýza amin dedi. Sýra Ebu Hureyre’ye geldi ve þöyle dua etti: ‘Allah’ým! Senden iki arkadaþýmýn istediklerini ve de unutulmayan bir ilim dilerim!’ ‘Biz de Allah’tan unutulmayan bir ilim isteriz’ dedik. Hz Peygamber de: ‘’Devsli sizden önce davrandý’’ dedi.

Bu sözlere bakarak Ebu Hureyre’nin çokça ‘’hadis’’ rivayet ettiðinin kaynaðý, peygamber olarak gösterilmektedir. Çünkü Hz. Peygamber, onun unutkanlýðýnýn ortadan kalkmasý için onun uzattýðý örtü üzerine dua etmesi ve sonrasýnda ise Ebu Hureyre’ye o örtüyü göðsüne sürmesi için beyanda bulunmasý, bunlarýn etkisiyle hafýzasý güçlenen Ebu Hureyre’nin, sayýsýz rivayetlere imza atmasýna vesile olduðu gerçeðiyle karþýlaþmýþ bulunmaktayýz. Peygamber ki Kur’an ayetleriyle karýþýr düþüncesiyle ‘’hadis’’ diye nitelendirilen sözlerin kaleme alýnmasýný men ettiði halde O’nun böyle yakýþýksýz bir üsluba maruz býrakýlmasý, Ýslam aleminin ne kadar büyük tehlikelerle karþý karþýya kaldýðýnýn göstergesidir.

Dua noktasýna gelindiðinde zaten Ebu Hureyre’ye de referans hazýrlanmýþ, Allah katýnda önce edilen dua’nýn kabul olduðu , Allah katýndaki nimetlerin sýnýrlý olduðu ve Hz Peygamber’in de Allah’a raðmen O’nun adýna hüküm verdiði gibi safsatalar olsa da atýlan bu çamurlarýn tutmadýðý ve tutmayacaðý inancýndayýz.
Ebu Hureyre ile ilgili ifadelerimizin, asýlsýz iddialardan ibaret olduðunu ileri sürecek olanlarýn, onun Kur’an ile yakýndan uzaktan alakasý olmayan ve Hz Peygamber’e hakaret mahiyetindeki rivayetlerine teslim olup onlara boyun eðmeleri, onlarý islamýn temel vahyi olarak almalarý veya kaynak derecesine yükseltmeleri karþýsýnda akýl ve mantýðýn iþlevsiz kaldýðý ihanet sembolüdür.

Ýnancý sarsacak boyutta Ebu Hureyre’nin nakliyle Müslim’de geçen bir baþka rivayet de þöyledir: “Adem ve Musa karþýlýklý münakaþa ettiler. Musa dedi ki: ‘’Ey Adem! Allah, seni eliyle yaratýp, sana ruhundan üfürüp, can verdi. (Sen de Cennet’te yasak meyveden yemek sûretiyle) insanlarýn Cennet’ten çýkarýlmalarýna sebep oldun.’’ Adem de dedi ki: ‘’Sen de Allah’ýn konuþmak için seçtiði Musa’sýn, gökleri ve yeri yaratmadan önce Allah’ýn benim hakkýmda yazdýðý bir iþi iþledim diye beni niçin kýnýyorsun? Rasulullah, ‘’böylece Adem, Musa’ya saðlam delilli konuþmasýyla galip geldi” buyurdu. (Müslim, Kader: 2; Ýbn Mâce: Mukaddime: 10). Bu rivayeti, Hz. Peygamber’in sözleri olarak kabul edip bununla amel eder isek bizleri bekleyecek tehlikeleri yok saymýþ olacaðýz. Öncelikle bu rivayetin doðurduðu sonuçlara hassasiyetle bakmakta çok büyük yarar vardýr. Çünkü bu rivayeti vahiy kaynaklý diye almak, vahyin kendisiyle çeliþmektir.
*insanlarýn Cennetten çýkmasýna Adem sebep olmuþ. Týpký bu rivayete benzer baþka bir rivayette geçen Havva’nýn Adem’i kandýrýp Cennetten çýkmasýna sebep olduðu gibi. Burada erkek ve kadýnýn birbirlerine olan bakýþ açýlarý deðiþtirilmeye çalýþýlmýþ hatta birbirlerine düþman kýlýnma gayreti içerisine girilmiþtir.
* ‘’Adem de cevaben iþlemiþ olduðu fiilin suçlusunu Allah’ý göstererek kendisini temize çýkarmaya çalýþmýþtýr.’’ Böyle bir þey mümkün deðildir. Aksine A’raf Suresi 16. Ayette Allah’ý suçlayýp kendisini temize çýkaranýn iblis olduðunu Yüce Rabbimiz bize bildirmektedir. Hz. Adem ile iblisin farký da birisi hatasýný kabul etmiþ ve tevbede bulunmuþ öteki de inkar etmiþtir.
*Rivayetin sonunda Adem’e atfedilen çirkin sözlerle O’nun galip geldiði söylenmektedir. Bununla birlikte Peygamberler de burada birbirleriyle dalga geçen ve birbirlerine karþý hakaretvari davranýþlarda bulunan kimseler olarak gösterilmiþtir.
* Bu rivayet ile Hz. Peygamber’in vahiyden uzak bir hayat yaþadýðý, Haþa Allah’ý inkar eden biri olarak gösterildiðini görmemek zor olmasa gerek. Nitekim Kur’an’da Hz Adem’in bu konudaki duruþu, Bakara Suresinin 35,36,37 ve 38. Ayetlerinde açýk bir þekilde en ufak bir tartýþmaya dahi kapý aralamayacak formatta ifade edilmiþtir.
* Hz. Peygamber’e inen bu ayetlerden O’nu habersiz kalmýþ gibi göstermek, rivayette geçen ‘’Adem, delilli konuþmasýyla galip geldi’’ sözüyle Hz. Peygamber’in Adem’e yapýlan haksýzlýðý kabul ettiðini iddia etmek, büyük bir iftiradýr ve alçaklýktýr.

Sözkonusu Ebu Hureyre olunca kelimeler bile þaþkýnlýðýný gizleyememekteler. Aslýnda Kur’an’ýn itirazý sadece Ebu Hureyre’nin islam ile baðdaþmayan rivayetlerine deðil, ayný zamanda bu türden giriþimlerden kendilerini alýkoyaman herkesedir. Yahudi ve hristiyanlarýn yaptýklarý gibi( tahrif edilmiþ bir din yaþamýþlar) islam düþmanlarý da gerek doðrudan gerekse dolaylý yöntemlerle Ebu Hureyre gibi iyi niyet(!) kurbanlarý kullanarak içerde ve dýþarda bu dine darbe vurmaya çalýþmýþlar ve faaliyetlerine de halen devam etmekteler. Ancak ne yapýlýrsa yapýlsýn Allah katýndaki tek din olan islam gerçeðini asla ortadan kaldýramayacaklar.
Ýslamý kullanarak ideallerine ulaþmaya çalýþanlara M. Akif:
‘’Lisan-ý pak-i Nebi’den yalanlar uyduruyor,
Sýkýlmadan da ‘sevap iþledim’ deyip duruyor.
Düþünmedin mi girerken þeriatin kanýna?
Cinayetin kalacak zanneder misin yanýna?''
Baþka bir beytinde ise:
‘’Nebiye atf ile binlerce herze uydurdun,
Yýktýn da dini mubini, yeni bir din kurdun.
Doðrudan doðruya Kur’an’dan alarak ilhamý,
Asrýn idrakine söyletmeliyiz islamý!’’
diyerek firavun nesline sözleriyle savaþ açmakta; biz müslümanlara da onlara karþý da nasýl bir hal ile islama sarýlmamýz gerektiði hususunda en güzel þekilde tercüman olmaktadýr.

Kur’an adýna konuþmak kolay ve zahmetsizdir. Asýl önemli olan ve doðru olan da Kur’an’dan konuþmaktýr. Eleþtirmeyi bilmeli, eleþtirilmeye de açýk olmalýyýz. Olay ve olgulara tabiri caizse at gözlüklerini çýkarmadan yaklaþmak, sadece tahribatlara sebep olur. Kim veya ne adýna eleþtirdiðimiz ve eleþtirildiðimiz de çok büyük önem arz etmektedir. Hiçkimse bu dünyaya referansla ve referanslý olarak gelmemiþtir. Peygamber’e bile olsa kimseye kefillik hakký verilmemiþtir. Bütün bunlarýn bilincinde olarak putlaþtýrýlmýþ zihniyetlerin izindeki yaþantýlara Kur’an’ý ýþýk tutmak, boynumuzun borcudur. Zalimlerin kalemini kýrmakla düþüncelerini yok edemeyiz; lakin düþüncelerini Vahiyle öldürerek kalemlerini fikirsiz kýlabiliriz.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn din kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kurban Gerçeði Ýle Kurbanlýk Gerçekler
Aklýn Âkilliði
Cehaletin Gölgesindeki Kadýn

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýnsanlýk [Þiir]


Bekir SAÐLAMER kimdir?

Fikirlerim ile okurlarýmýn aklýndaki dini kaygýlara cevap olmaktan gurur duyarým.

Etkilendiði Yazarlar:
Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazýl KISAKÜREK vs.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bekir SAÐLAMER, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.