Işık verirseniz, karanlık kendiliğinden yitecektir. -Erasmus |
|
||||||||||
|
Bir gün hatırla diye… -1- Bu ağıt, seni benden aldığın gün yazıldı Gül/mezar umudumu çaldığın gün kazıldı “Es-salah” okunurken ihtilal yüreğime Gözlerini gömdüler benim göz/bebeğime Kelimelerde matem, hicran kokar şiirler Sen giderken ardından öksüz kalan şairler Duanın rüzgârlara karıştığı sesinden Toprağa kan damladı güllerin sinesinden Işıkların kalbinde gül/endamın kanadı Güneş dahi batarken adını sayıkladı Düşlerindeki encam yanık kalıp bağrında Nazlı güller üşüdü virane dağlarında Gülşenler gülüyordu düğün arifesinden Sana kefen biçtiler gelin elbisesinden Kapında ağlıyorken yaralı dilenciler Seninle kabre girdi en son serüvenciler ………………………………………. Ve hatıralar şimdi hüzünbaz yakarışlar Gülün doğduğu yerde toprak ölmeğe başlar Nedametle büyüyen hazan kokulu dağlar Nevbaharın vurulur zaman ağlar/ an ağlar Vaveylalar nedir ki, deprem olur sevdalar Her dem vuslatı arar her yöne haber salar Sesini duyan var mı? Nefesini soluyan Rengin Ay’a benziyor uyan nazenim uyan! . Şeydan kapına geldi bir bakışına hasret Yaşın vedadan küçük/ küçücük tebessüm et Bırakma ellerimi avuçlarım üşüyor Ellere iklim-i yâr, bana da kar düşüyor Feveran duygularım hançeremde feryadım Leyl-ü Nehar’da melal gülistanında yâdım Güllerinden vazgeçtim küllerine muhtacım Devran dönsün kâbustan dua olsun ilacım Maveradan bir tılsım uyandırsın da bizi Şulenin efsunuyla yaksın meşalemizi Gidiyorum gülizar mestane bedenimle Mahzun intizarımla senden kalan ben/imle Didarını resmettim hayalime bergüzar Sensiz tarumar âlem sensiz yetim şehr-i yâr Hangi yola girdiysem sonunda keder ve gam Hangi şarkıyı duysam melodisinde hüzzam Gidiyorum Ay yüzlüm mehtabını görmeden Sırlarıma aşikâr güneşe görünmeden İçimde malihülya meçhule gidiyorum Gülzardan kaçıyorken hep Gül’e gidiyorum Gidiyorum ufkumda ne İrem var ne ruşen Sana meftun bir aşktan bin heyelandı düşen Çırpındım çıkmak için derun dehlizlerinden Kaç Mecnuna yol açtım Leyla’nın izlerinden Çöle nigârın düştü benim vecdime hüzün Muzdarip artık gece/ meczup artık gündüzün Kaçmak çare mi gülçe? İçimde gülberk varken Gurbet diye gittiğim her yerde sen yaşarken Canı alınca canan ruhum kalmaz mı bican Berzaha dek sürer mi bu efgan bu helecan Bin katre gözyaşıyla yeşerir mi beyaban Lahitini gözler mi her gece mah-ı taban Öter mi terennümle seher vakti bülbüller Bad-ı sabahla doğup açar mı yine güller Misk-u amber kokusu dolar mı aşiyan/a Güldestenin ecesi sen misin gül-i rana Eriyorum nârınla her gece yelda bana Hicretim yok yarına esirim anla/sana Münzevi dilenciyim uzlete sırdaş oldum Her gün ölümü çizen fırçaya nakkaş oldum Aşkım pervane oldu çerağınla yak beni Ya al beni yanına ya azat bırak beni Son sözlerim rayiham kanayan şiirim/de Bir ceylanı vurdular, ceylan benim içimde Yutkunurum sesime yağmış gibi yağmurlar Gül/kokunu özledim bana yetmez buhurlar Gonca olsan korkarım kıskanır seni dağlar Güneşe bakma sakın! . Gölgeni de vururlar Bana gelince gülüm her ayrılık bir ölüm Anılar yağmur olsun susuz kalmasın gölüm Berzahı bekleyerek duada kalsın eller Senin yasını tutsun sensiz kalan gönüller -2- Sevgin gibi kocaman ellerinle göm beni Hüzzama sarıl da git hicranın yollarından Bir hayal âleminde gönder artık bu/seni Gözlerin dumanlansın veda bulutlarından Kocaman ellerinle sevgin gibi göm beni Tebessümünde donar/ağlayan gözlerin de Sen gül/Düğün sabahı martılar götürürken Zamanı akkor gibi kavuran sözlerin de Umudun musalladan mezarına yürürken Ağlayan gözlerinde tebessümün de donar Ateşler mi kanattı dallarını Mimoza? Güllerin savrulurken gönül kuytularına Güneşi esir ettim bulutlarına Roza Yangınlar mı kül olup serildi yollarına Mimoza, ateşler mi kanadı dallarına Hangi aşk sarar seni örtüsüyle sevdanın Hangi kalp benim kadar üşür yalnızlığına Karanlığı öldürsem sana varmasın diye Geceler üryan olur dokunur çığlığına Örtüsüyle hangi aşk sarar sevdamı benim Sana “Gül” dedim diye hazanı unuttun mu? Renklerin, kokuların toprakla solduğunu Hicranla alevlenen gönlünü avuttun mu? Kelebek danslarının kısacık olduğunu Hazanı unuttun mu?.. Sana “gül! ..” dedim diye Yanarken yaraların ateşi kül ettin mi? Gül ettin mi çölleri umuda su dökerek Mutluluk dağlarından güneşi kaybettin mi? Sevdasına kaç defa siper alır bir yürek Küle ateş ettin mi? .. Kanarken yaraların Sen iremi seversin bende seni nazenin Delişmen sevdaların hatırına muzdarip Münzevi gülzadeyim içimde güliz senin Yaralı baht-ı sinem gülistanında garip Ben hep seni severim sen iremi nazenin Senin elinden olsun sensiz diyarda sonum İstemem bir gül dahi bırakma mezarıma Adım unutulursa karanfiller de solsun Güneşler de doğmasın artık gülizarıma Sonum sensiz diyarda senin elinden olsun Şiirler de kanasın/ titresin kalem kâğıt Şairler de vurulsun gönüllerin yasında Sevdaya ateş düşsün ayrılıklara ağıt Bülbülleri de yaksın güllerin dünyasında Şiirler de titre/Sin kanasın kalem kâğıt Bakma muhacir gibi gelip kayboluşuma Menzilin aşiyanım gurbetimse sıladır Ölüm vuslattır elbet tekrar varoluşuma Derunumdaki ebed bu âlemden evladır Gelip kayboluşuma muhacir gibi bakma!. Ya öldür sevdaları, ya bu hasreti güldür Maziye gömüleyim sedasız ve sela'sız Toprak olsa da vuslat benim düşümde Gül'dür Hangi İrem kolaydır sabırsız ve cefasız Ya öldür hasretleri, ya bu sevdayı güldür Bilmediğim korku mu yoksa sevgin mi sarar Sırra kadem bırakıp uçurumlarda beni Denizin Ebrarıyla büyüyen umut kadar Bir serüvenci taşır avuçlarında seni Bilmediğin sevgi mi yoksa korkun mu sarar Nerde kağıt nerde gül nerde kurumayan çam Aşkımı Ziraatte yeşerten bahar nerde? Bir çikolata kadar aziz tatlı hatıram Şimdi zakkumlar bitmiş umut ektiğim yerde Nerde kağıt nerde Gül!.. nerde kurumayan çam Bitmeyecek bu şiir hep seni anlatacak Demir olsa duygular yangınların/da erir Ağıtlar yükselecek kelimeler batacak Şair son nefesini dudaklarında verir Bu şiir bitmeyecek hem seni ağlatacak Şair resim çizecek ufkuna duyguların Fırçası kanayacak güllerin umuduna Mürekkebinde derin sızısı anıların Gökkuşağı tadında çizgilerin yurduna Resim Şair çizecek duyguların ufkuna Kocaman ellerinle sevgin gibi göm beni Gözlerin dumanlansın veda bulutlarından Bir hayal âleminde gönder artık bu/seni Hüzzama sarıl da git hicranın yollarından Sevgin gibi kocaman ellerinle göm beni -3- Gülzarlara kar düştü, yâr düştü yüreğime Üşüyor karanfiller güllerin kaderine Lâl olup kelimeler saplanırken bağrıma Ellerin kanayacak gönül yaralarıma Gidiyorsun, ardında virane duygularla Üzgün umutlarımla, hâzin hatıralarla Lalezardan kaçarken çöllere gidiyorsun Eşkiyasız dağlara, ellere gidiyorsun Pınarları kuruttum güneşini ararken Resmine aşkı çizdim yaralarım kanarken Esrarına dokunsam parmaklarım yanacak Nazlı güller açacak, her an seni anacak Sesime yağmur yağıp susacak vaveylalar En son Mecnun ölecek, ağlayacak Leyla’lar Sen yağmur olacaksın yaşayacak deryalar
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa ATİŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |