Büyümekten korkarmı insan, korkuyorum. Çocuk kalmak bence bir sürü yetişkinin hayali, kaybettiği için pişmanlığı, yaşayamadığı için özlemi. Büyümek, sorumluluk sahibi olmak, yanında problemlerini çözmene yardımcı anne ve babanın olmaması, korktuğunda üzüldüğünde kaçıp saklanamamak demek. Oysa çocuk: Hayal, gülümseme; utanmadan, çekinmeden rahatça ağlayabilmek, tek derdinin oyuncaklarının olması, karşılıksız sevebilmek demek. Ah çocukluk vazgeçmekten korktuğum, kaybetmekten korktuğum. Düşünüyorum biz büyüdük diye ruhumuz da büyümek zorunda mı? İnsan büyüdü diye çocuk ruhunu da bırakacak değil ya, çocuk ruhunu da sadece kendinde bulamazsın aslında etrafında vardır elbet çocuk ruhunu kaybetmeyen. Öyle ha deyince de çıkmaz karşına. Büyümekten öyle sıkılırsın, bunalırsın ki parka gidip salıncakta içini çeke çeke ağlamak istersin tam da o an da çıkar karşına ağlamak istediğin parkta seninle salıncak sallanır. Kıyamette kopsa sen çocuk ruhunla oturur hayal kurarsın. İnsan, ya büyümemeli büyüse de içinde kalmalı bir parça çocuk ya da bulmalı çocuk ruhunu. Korkuyorum kaybetmekten çocuk ruhumu. Ya giderse diyorum ama sonra diyorum ki çocukların kalbi güzeldir, en güzel onlar sever, paylaşmayı bilir sevgisini. Çocuk ruhumun da dediği gibi: Hep bir parça çocuk kal. Büyüyenler ne kazanmış ki? Masumluğun, mutluluğun, aşkın zamanı çocuk kalmak. Son mazlumun durağı çocuk kalabilmek. Tüm hüznün, kederin ve derdin yamacı çocuk olabilmek. Belki de sadece karşılıksız sevebilmek... Çocuk olmak.