"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Pencerenin yanında sandalyede oturuyordu. Küllükte biriken izmaritlere baktı. Yeni bir sigara yaktı. Saat kaçtı acaba... Gece miydi, gündüz mü... Hangi tarihteydi, yaşı kaçtı, sevdikleri yanında mıydı yoksa gitmişler miydi? Adı neydi, nereliydi... Bunların önemli olup olmadığını düşündü. Asıl mesele bu olamazdı. Peki onu böyle eksik bırakan neydi... Neden o sandalyede oturuyordu. İşi yok muydu acaba. Yoksa hayatını bu tarz gereksiz şeylerle yormak mı istemiyordu. Birden ayağa kalktı. Pencereyi açtı. Odaya soğuk bir hava akımı girdi. Ürperdi. Kendini kaybetmiş gibi hissediyordu. Her şey soyutlanmıştı gözünde. Elle tutulur, gözle görülür bir şey bulamadı. Ayakları karıncalandı. Karıncalanma beline kadar geldi. Bacakları silindi. Sadece gövdesi kaldı geriye. Pencereden dışarıyı izleyemiyordu artık. Tam arkasında bir gülümseme duydu. Heyecanlandı. Sese doğru dönmek istese de, bacaklarını kaybetmenin çaresizliğiyle dönemedi. Sinirlendi. Kollarını kullanarak, sandalyenin bacaklarından yardım aldı ve sese döndü. Hiçbir şey göremedi. Üzüldü ve ağladı. Sigara içmek istedi. Ama paket masanın üstünde kaldığı için içemedi. Tekrardan kollarını kullanarak gövdesini sandalyenin üstüne attı. Paketten bir dal sigara çıkarıp yaktı ve içmeye başladı. İçerisi çok soğuduğu için pencereyi kapattı. Duvardaki saatin sesini duymaya başladı. "tık, tık, tık" bu ses beynine kadar işleyip, kafasının içinde yankılanmaya başladı. Masanın üzerinde duran rakı şişesini saate attı. Saat yere düştü ve kırıldı. Odanın içindeki ses kesildi ama beynin içinde hâlâ daha devam ediyordu. Nereden geliyordu... Bu odanın içinde mi doğmuştu yoksa... Neden hiçbir şey hatırlayamıyordu. Annesi babası yok muydu... Elleri karıncalandı, bu karıncalanma omuzlarına kadar geldi ve kolları silindi. Sigarası yere düştü. Şimdi sadece başı ve gövdesi geriye kalmıştı. Gülümsemeyi tekrardan duydu, bu sefer kapının arkasından geliyordu. Sese doğru gitmek istedi. Ama bacakları ve kolları olmadığı için bunu gerçekleştiremiyordu. Gövdesini kullanarak sandalyeyi ileri-geri ittirdi ve yüz üstü yere düştü. Sigarası yanmaya devam ediyordu. Gövdesini ittirerek sigarasına ulaştı. Dudaklarının arasına almak için önce bir hamle yaptı olmadı. Dilini dışarı çıkardı yine ulaşamadı. Sadece zemini yalıyordu. Bütün gücüyle gövdesini tekrar ileriye ittirdi ve sigarasına ulaştı. Onu dudaklarının arasına alıp içmeye devam etti. Duyduğu gülümsemenin sesi gitgide artıyordu. Sese ulaşmak istiyordu. Büyük bir güç gösterisi sergileyip gövdesini kapıya kadar ulaştırdı. Ses artık daha yakındı. Ama kapıyı nasıl açacaktı. Bu gülümsemeyi çok merak ediyordu. Kimin gülümsemesiydi bu. Kapıyı açamamanın hüznü içini kapladı. Bağırsam diye düşündü. "Beni duyacak birileri vardır" dedi kendi kendine. Ağzını açtı tam konuşacağı sırada dili de silindi. Kapıyı açamadı. Yavaş-yavaş bütün bedeni silindi ve yok oldu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Emre KOÇYİĞİT, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |