• İzEdebiyat > Öykü > Soyut |
1
|
|
|
|
Aşk, martı kanadının denize değdiği andır; yitirilen, kumsalda beklemekle geçirilen zamandır!
ERDEN ERKİN |
|
2
|
|
|
|
Çamur nedir? Çamur, toprakla suyun karışımıdır.
ERDEN ERKİN... |
|
3
|
|
|
|
anayasa olsun ki, cumhur başkanı Müslüman arap olsun. Başbakan hristiyan
Bakanlar değişik etnik grup ve değişik mezheplerden,
Başkan yardımcısı zenci, ve kadın |
|
4
|
|
|
|
HAYAT ANA
Vatan bey ile sıla hanımın ayrılık, hasret, özlem ve vuslat adında dört çocukları vardır. Ayrılık en büyükleridir. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi bitirir, üniversite tahsilini yapmak için sılanın üvey kız kardeşi gurbetin yanına gitmeye karar verir.. Ayrılık yola çıkmak üzere iken diğer kardeşler, hasret, özlem ve vuslat feryat eder. Bizde kardeşimizle gidelim baba ne olur izin ver. Biz olmadan o, o olmadan da biz yaşayamayız biz et ve kemik gibiyiz et kemikten ayrı olur mu hiç der ağlamaya başlarlar. Anne ve baba yüreği yavrularının bu feryadına dayanamaz ve izin verirler.
|
|
5
|
|
|
|
Dünyanın bu ilk insanı, nereden ve nasıl dünyaya geldiğini bilmeden Cennet Bahçesi’nde geziniyor. Pınarların billur gibi sularından içiyor. İstediği meyve ve sebzeyi yiyor. En çok da, olgunlaşmış ve dalında kurumuş incirleri yiyor. İncir ağacının altında oturuyor ve uyuyor. |
|
6
|
|
|
|
Nereden geliyordu... Bu odanın içinde mi doğmuştu yoksa... Neden hiçbir şey hatırlayamıyordu. Annesi babası yok muydu... Elleri karıncalandı, bu karıncalanma omuzlarına kadar geldi ve kolları silindi |
|
7
|
|
|
|
Kendi içinde kaybolmak istemeli insan, derine ve daha derine, kimsenin bulamayacağı, ulaşamayacağı, gerçeğin yazılı olduğu sayfalara varmalı. |
|
8
|
|
|
|
Yürüyor... Siyah saçlı, beyaz yüzlü, gözleri koyu, sesi tok genç kız... Ben hiç geçmişe takılmadım diyor, içinden geçirdiği seslerle... Kendimi kapatmadım, sadece birşeyleri hatırlamak istedim... Bir çelişki yaşadım böylece, kalbimin gölgesinde barındım...
Ağladığımda gizlendim, güldüğümde neşelendim... Sakin rüzgarlarda ruhumu oradan oraya gönderdim... Beyaz kağıtlar elimde hiç bulamayacağım yerlere özlemi dile getirmek istedim... Aslında gördüğü mavi bir okyanus ya da yağan beyaz karlar değildi. Uzun bir müddet ayrı kaldığı kendini dinleyiş eğlencesiydi. |
|
9
|
|
|
|
Eski bir yazım... Yalnızlık ve diğer bazı soyut kavramlar hakkında, hiçbir yerde geçen bir öykü... |
|
10
|
|
|
|
Çok bozulmuştum doğrusu!ben neler ummuş, ne ile karşılaşmıştım!.. |
|
11
|
|
|
|
Buz bizi bipolar yaparken,ilkbaharı çalımlamak isteriz.tepemizde türlü türlü dişiler birikir.ahkam keser,ahval olurlar,ahmak olurlar. |
|
12
|
|
|
|
Masanın üzerine koyduğum davetiyeyi hafifçe ona doğru sürüyorum (ah keşke ‘’davetiye önünde be adam açıp da baksana ‘’diyebilsem...) dizlerini sallıyor, kravatını sağa sola çekiştiriyor. Anlaşıldı! Bir beş dakika daha orada oturamayacak. Şimdi beklediğim soru; |
|
13
|
|
|
|
Bizim buralarda okulların açılma zamanı geldi mi, yaz sezonu biter. Yaz sezonunda kışlıkçılardan, bikinili lolitaları görmeye giden röntgencilerin dışında plaja pek giden olmaz. |
|
14
|
|
|
|
Önceleri kuş olmak istemiştim, özgürce özgürlüğün tadına bakabileyim diye. Sonraları öğrendim ki en özgür kuşlar, göçmen kuşlarmış ve onlarında özgürlüğü mevsimlerin elindeymiş. Bu acı gerçekle karşılaşınca kendime yeni formlar bulup kurduğum düşlerde sonsuz özgürlüğe erişmek için arayışlara giriştim. |
|
15
|
|
|
|
...sigarasını tam içmedi ve o kızgın alevi söndürdü.iste o anda içindeki tüm huzur gitmisti birden.güzel baslayan bir sabahın bukadar kısa sürecegini düsünmemisti.hemen yatagından kalktı ve ahsap pencerenin önünde durup bordo perdesini sonuna kadar açtı.günesin ısıgı odayı artık tamamen aydınlatmıstı.içinde hissetti parlaklıgı ve penceresini açıp dısardaki bisikletli çocugu seyretti bisüre.her sabah aynı manzarayı karsısında bulurdu.yüzüne çarpan ılık rüzgarla kendine geldi ve artık çıkması gerektigini hatırladı.saat çoktan 7yi gösteriyordu..... |
|
16
|
|
|
|
Bahar geldi, ılık rüzgarlar getirdi, mutluluğun başlangıcında.. " Hadi gel! " dedi, götüreceğim hayatın kaynaklarına.. İlgilenmedi. Sonbaharı merak etti, içinden geçirdi: Sancı nedir? Neden vardır?
Onu hatırladı. Üzmüştü. Kendi üzüldüğü için. Bir karşılık gibi. Doğruldu bulunduğu yerde, yapmadığnı yapmıştı. Zihninde kendini kızdıran kelimeler uçuştu. Anladım dedi, bir parça hatalıydım. Daha çok anlatmalıydım neyin ne olduğunu.. Sormalıydım hislerini, taçlanmalıydı, elinden tutup götürmeliydi gençliğin arzulu ellerine..
|
|
17
|
|
|
|
–Napıyım, napayım, napayım derken! Aklına bir fikir gelmiş. Kral bu fikrini köylülerle paylaşmış.”Güzel köylülerim! Bu ejderhayı yok edecek bir şövalye biliyor musunuz?” demiş. Köylülerden biri:
–Ben tanıyorum demiş. Kral “hemen bu so(şö)valyeyi buraya getirin” demiş.
|
|
18
|
|
|
|
Karanlık ve Aydınlık ve Yeryüzü |
|
19
|
|
|
|
Kalbinin her zamankinden daha fazla attığını nefesinin kesildiğinden anladı. Gözlerinden yaş gelmişti. Bütün çabalarına rağmen yutkunamıyordu bile. |
|
20
|
|
|
|
- Arkanı dönermisin, öleceğim de!
|
|