Yaþamdan korkmayýn çocuklar. Ýyi, doðru bir þey yaptýnýz mý yaþam öyle güzel ki. - Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Sevgisizliðin kol gezdiði yurttan kaçmak çözüm mü? Beni neden býraktýnýz anne baba soðuk, boyalarý dökülmüþ, hergün dayak yediðim bu yerlerde? Sizin yanýnýzda olsaydým da beni siz dövseydiniz keþke... Ona bile gýk demezdim inanýn. Baþkalarýnýn elinde uzunca bir çubukla indirdiði fiskeler beni hayata karþý ürkek yaptý, herkesten korkar oldum. Cebinden bilet çýkartmak için elini kaldýran adamdan tedirgin olur oldum. Pýrýltý yok, ýþýk yok, tünelden çýkýþ yok. Koþuyorum nefes nefese... Kaybolmuþum, bulamýyorum yolumu. Herkes bana bakýyor. Herkes böyle mi? Aðlamamý hep kendimi acýndýrmak için kullandýðým bir silah olarak mý görecek insanlar? Ama öyle bir þey yok ki... Aðlýyorsam içim acýdýðýndan, incindiðimden, dayanacak gücüm kalmadýðýndan yoksa baþka bir sebebi yok... Ýþte sokaktayým bir baþýma... Benim yalnýzlýðýmý ve çaresizliðimi kim anlayabilir ki?... Ahhh... Ahh yalnýzlýk.... Kimsenin yanýmda olmadýðýný bilmenin verdiði yalnýzlýðýn tarifi ne mümkün ki?... Bu derin yaranýn sýzýsýný kim hissedebilir yüreðinde? Kimseye muhtaç olmak istemiyorum ama muhtacým iþte... Kahretsin muhtacým! Onurlu olmaya, baþýmý mavi göklere deðdirme arzumun telaþesiyle hareket etmeye çalýþýrken keyif almaya hevesleniyorum. Ben de diðerleri kadar çocuðum iþte! Bunu istemem suç mu ki? Bakýcýlar, gülerken bile gözlerimde hüzün okunduðundan bahsediyor. Beni benden alan ve bilinmezliklerin koynuna salýveren, yakan, kavuran kimsesizliðimi bilmiyorlar ki... Taþ döþeli yollarda yaþýtlarým akþam saatlerinde annelerinin ‘Hadi yavrucuðum akþam oldu artýk eve gel’sesiyle, birbirlerine ‘omuz omuz, eve gitmeyen domuz’ manilerini söylemeleri içimde ne duygular yaratýyor kimsenin haberi yok ki.. Ýlk defa yurttan izinsiz çýktým dýþarý. Bugün yine dayak yiyeceðim. Oyuncakçý dükkanýnýn önündeyim. Bakýyorum rengarenk oyuncaklara sonra da masmavi gökyüzüne, elime aldýðýmý düþlüyorum ve kardeþimle oynadýðýmý, uçan bir halýnýn üstünde olduðumuzu... Ama olmayacak bir hayalin peþinde koþtuðumu bilmiyorum. Birisi annesiyle giriyor dükkana. Elinden tutmuþ annesi sýkýca, zarar gelmesin diye... Korumak için yavrusunu. Ya beni koruyan kim var? Aðlamak istiyorum, bir yandan da istemiyorum yine silah olarak kullandýðýmý düþünecekler gözyaþlarýmý. Bu, duygularýmý istediðim gibi ifade edememe duygusu beni kahrediyor. Benim güneþim hiç doðmayacak mý? Küçücük aklýmla ben....” -Yapma ne oluuuur vurmaaaaa, baþým aðrýyor lütfeen, bir daha istemezsen gitmem..... “Baþýmý koydum pis kokulu odada, mide bulandýran yastýðýn üzerine, kanayan burnuma ve aðrýyan sað koluma raðmen... Annem olsaydý böyle yapabilirler miydi?... Hergeçen gün dahada fazla hissediyorum onun yokluðunu. Ona kavuþmak istiyorum. Gözlerim aðýrlaþýyor, emirlerime itaat etmiyor uyuma diyorum, dinletemiyorum. Kalkýp bu odadan çýkýp gitsem diyorum ama dýþarda kötü adamlar var. Bunu yapamam! O zaman kendimi öldürmeliyim fakat nasýl?” “Allah’ým, bana yardým et. Anneciðimi ne olur yanýma getir, ben de gideyim o nereye giderse... Ona sarýlayým, öpeyim öpeyim birdaha öpeyim. Onun güzel kokusuna hasretim, hiç bilmediðim kokusuna. Eminim ki anneciðim çok güzel kokuyordur. Çok güzel bir kadýndýr. Beni çok seviyordur, en az benim onu sevdiðim kadar. Caným Allah’ým, bana caným annemi ver ne olur, yalvarýyorum Sana”. “Annnem benimm... Caným annem. Seni öyle çok seviyorum ki... Sana böyle doyasýya sarýlmak ve kollarýnda uyumak için senelerce bekledim. Beni býrakma sakýn. Annem, annem, annnem benim. Mis kokulu, güzeller güzelim benim, yavrucuðun seni çok özledi, neden bu kadar çok özlettin ki kendini... Usandým bu canýmdan, seni beklemek de olmasa hiç çekilmezdi yaþam! Ama günün birinde geleceðini senin göðsünde uyuyacaðýmý biliyordum. Saçlarýmý da tarayacak, balýk sýrtý öreceksin deðil mi benim gül kokulu anneciðim? Beni yýkayacak, giydirecek, þefkatle gözlerime pýrýltýlý gözlerini deðdireceksin, sýcacýk ellerinle ufacýk parmaklarýmý oðuþturacaksýn deðil mi? Artýk kýzýl bir tül örtmeyecek vücudumu deðil mi anneciðim?” “Annem benim, nereye gidiyorsun? Anneeeeeee, annneeeeeee....” Duvarlarda yankýlanan anne çýðlýklarý ve anne sevdasýndan tutuþan, yaþadýðý hayatýn yükünü taþýyamayan çýldýran küçük bir beyin... Hüzün yok, gözyaþý yok, acý yok þimdi...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © gülþen kýlýnçer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |