Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
UMUT VE TUTKU Haydi geç artık şu demir köprülerden. Titreten soğuklara aldırmadan hayatın en sıcak nefeslerini doldur yüreğine. Dudaklarını kanatan öfkeli opücükleri geçmişe yolla. Uyuyan bir güzel olma seni bekleyen bunca aşk varken. Topraklardan yayılan bir yağmur kokusu ol gönlümde. Kokun tüm şehirlere yayılsın oradan gökkuşaklarına karış! Seni herkes görsün. Masrafsızca alınmış bir hediye gibi bir kenara fırlatılman acı verir bana. Bunu biliyorsun. Karanlık nehirlerden akan sularda yok olma. Herkesin ömrü boyu aradığı o sonsuzluk pınarısın sen. Işıltını, saçlarındaki umarsız dalgaları ve denizle gökyüzünün birleştiği o ufuk çizgisi gibi uzak ama aşk dolu gözlerini tüm hayatıma bir roman gibi yazdım. Ve hiç bilmesende seni yaşadım bu ıssız sokaklarda. Bazen heyecanlı bir çocukluk anıma konuk oldun. Kimi zaman en acılı dakikalarda sana anlattım korkularımı. Üzerinde tüm hayatın yükünü ve terkedildikten sonraki o kısa tedirginliklerini taşıyordun. Ama insana herşeyin boş geldiği gibi, boşvermişlik gibi ne olacaksa olsun gibi sebebini bilmediğim gibi seni istiyordum. Kafamı çevirdiğimde senin gülümseyen gözlerini görmeyi, ağladığımda ellerini saçlarıma dokundurmanı arzuluyordum. Seni tesadüfen değil de her istediğinde yanımda bulmaktan başka bir çarem yoktu. Dana önceden de bu dünyada yaşıyordum ama sesini duyduğumda yıllardır hayatın bir kenarına fırlatıldığımı hissettim. Kısa da olsa aşkımız tüm acılarına ortak olmalıyım. Kaldırımlarda yürürken yaşanan saniyelik bakışmalardan ibaret olan bir sevgi de olsan yüreğimdesin. Yepyeni biri olmak için kimliğimi uçurumlardan aşağı fırlattım. O kağıt parçası yere düşmeden elimi tutmalısın ki tekrar yok olmayalım. İkimize de yeni adlar koyalım. Sen umut ol ben tutku. Tutkumla yoğrul ki umudumu rüzgarlara kaptırma! Bir anlamı olsun hayatın. İtiraf ediyorum hayat beni anlamsız bir kelime gibi cümlelerinden uzak tuttu. Bomboş odalarda sakladılar sevgimi. Uzun bir aşk mektubu olduğunu ben biliyorum. Ama adresini bulamamıştın. Nereye gideceğin belli değildi. Boşluklarda yüzen kıyıları özlemiştin. O kıylar tüm ışıkları ile sana çok yakın artık. Çabalayarak her şeye sahip olabilirsin. Biraz gayretle göz kamaştıran devasa bir aşka kapılacaksın. Bu sefer azgın dalgalara yenik düşmek yok. Yıldızları seyrederek tüm duyguları tadacaksın. Kış ortasında da olsak yazlık sinemalarda seyredilen filmlerin içimizi titreten romantizmini göreceğiz. Ve mutluluk denen o ütopya ülkesine gideceğiz beraber. Yanınızda götürmek istediğimiz tek şey ikimiz olacak. Mekanlardan, zamanlardan, hikayelerden ve hayallerden de üstün olacaksın içimde. Tortulaşan bir yaşamı berraklık dolu dokunmalara teslim edeceğiz. Bulanık veyüzü saklı bir düş iken bana geldin ve şimdi herşeynle banimlesin. Etrafında milyonlarca ışıltıyla gösteriler yapıyorsun gökyüzünde. Seni her güzel günle karşılamak ne de mükemmel bir bilsen. Mistik kokun en taze heyecanları ve tapınaklardaki kalabalıktan aşınmış duaların pembeliğini yayıyor. Karların eridiği ilkbahar mevsimleri gibi rüzgarlar esiyor artık içimde. Ve bütün nisan yağmurları bardaktan boşanırcasına mektuplarıma yağıyor. Gece ile gündüzün ortasındaki sınırları da kaldırdım. sonra uçurtmaların ve elma şekerlerinin olmadığı tüm mahalleleri sildim haritalardan: Sen geldiğinde buralardan sıkılma diye... Hiç ağlama diye senin için günlerce gözyaşı döktüm ve dualar ettim Tanrı'ya tüm acılarını sırtımda taşıyabilmek için.Alıştım şikayetlere katlanmaya. Herkes senden şikayetçiydi. Sevgimi herkes almak istiyordu. Ama onlara verebileceğim bir şey kalmamıştı: Mesafeli selamlardan başka... Hırslı bir kumarbaz gibi kalan son aşk parçalarını sana yatırmıştım. Çünkü kaybetmek veya tamamen kazanmak da vardı. Bu oyunun sonuçlarına baştan razı olmuştum zaten. Ya evren seni hiç vermemecesine alacaktı ya da tüm benliğinle benim olacaktın. Bana ait olduğunu bilmenin düşüncesi bile çok güzeldi. Sen bir annenin karşılıksız sevgisi kadar yaşanılasıydın. Her hatırada senden bir şeyler eksikti. Yağmur ormanlarının taze yapraklarında, bebeklerin öfkeli çığlıklarında ve pınarlardan akan sularda senin adın gizliydi. Ne kadar gizli de olsan, gülümsemene hergün başka a UMUT VE TUTKU Haydi geç artık şu demir köprülerden. Titreten soğuklara aldırmadan hayatın en sıcak nefeslerini doldur yüreğine. Dudaklarını kanatan öfkeli opücükleri geçmişe yolla. Uyuyan bir güzel olma seni bekleyen bunca aşk varken. Topraklardan yayılan bir yağmur kokusu ol gönlümde. Kokun tüm şehirlere yayılsın oradan gökkuşaklarına karış! Seni herkes görsün. Masrafsızca alınmış bir hediye gibi bir kenara fırlatılman acı verir bana. Bunu biliyorsun. Karanlık nehirlerden akan sularda yok olma. Herkesin ömrü boyu aradığı o sonsuzluk pınarısın sen. Işıltını, saçlarındaki umarsız dalgaları ve denizle gökyüzünün birleştiği o ufuk çizgisi gibi uzak ama aşk dolu gözlerini tüm hayatıma bir roman gibi yazdım. Ve hiç bilmesende seni yaşadım bu ıssız sokaklarda. Bazen heyecanlı bir çocukluk anıma konuk oldun. Kimi zaman en acılı dakikalarda sana anlattım korkularımı. Üzerinde tüm hayatın yükünü ve terkedildikten sonraki o kısa tedirginliklerini taşıyordun. Ama insana herşeyin boş geldiği gibi, boşvermişlik gibi ne olacaksa olsun gibi sebebini bilmediğim gibi seni istiyordum. Kafamı çevirdiğimde senin gülümseyen gözlerini görmeyi, ağladığımda ellerini saçlarıma dokundurmanı arzuluyordum. Seni tesadüfen değil de her istediğinde yanımda bulmaktan başka bir çarem yoktu. Dana önceden de bu dünyada yaşıyordum ama sesini duyduğumda yıllardır hayatın bir kenarına fırlatıldığımı hissettim. Kısa da olsa aşkımız tüm acılarına ortak olmalıyım. Kaldırımlarda yürürken yaşanan saniyelik bakışmalardan ibaret olan bir sevgi de olsan yüreğimdesin. Yepyeni biri olmak için kimliğimi uçurumlardan aşağı fırlattım. O kağıt parçası yere düşmeden elimi tutmalısın ki tekrar yok olmayalım. İkimize de yeni adlar koyalım. Sen umut ol ben tutku. Tutkumla yoğrul ki umudumu rüzgarlara kaptırma! Bir anlamı olsun hayatın. İtiraf ediyorum hayat beni anlamsız bir kelime gibi cümlelerinden uzak tuttu. Bomboş odalarda sakladılar sevgimi. Uzun bir aşk mektubu olduğunu ben biliyorum. Ama adresini bulamamıştın. Nereye gideceğin belli değildi. Boşluklarda yüzen kıyıları özlemiştin. O kıylar tüm ışıkları ile sana çok yakın artık. Çabalayarak her şeye sahip olabilirsin. Biraz gayretle göz kamaştıran devasa bir aşka kapılacaksın. Bu sefer azgın dalgalara yenik düşmek yok. Yıldızları seyrederek tüm duyguları tadacaksın. Kış ortasında da olsak yazlık sinemalarda seyredilen filmlerin içimizi titreten romantizmini göreceğiz. Ve mutluluk denen o ütopya ülkesine gideceğiz beraber. Yanınızda götürmek istediğimiz tek şey ikimiz olacak. Mekanlardan, zamanlardan, hikayelerden ve hayallerden de üstün olacaksın içimde. Tortulaşan bir yaşamı berraklık dolu dokunmalara teslim edeceğiz. Bulanık veyüzü saklı bir düş iken bana geldin ve şimdi herşeynle banimlesin. Etrafında milyonlarca ışıltıyla gösteriler yapıyorsun gökyüzünde. Seni her güzel günle karşılamak ne de mükemmel bir bilsen. Mistik kokun en taze heyecanları ve tapınaklardaki kalabalıktan aşınmış duaların pembeliğini yayıyor. Karların eridiği ilkbahar mevsimleri gibi rüzgarlar esiyor artık içimde. Ve bütün nisan yağmurları bardaktan boşanırcasına mektuplarıma yağıyor. Gece ile gündüzün ortasındaki sınırları da kaldırdım. sonra uçurtmaların ve elma şekerlerinin olmadığı tüm mahalleleri sildim haritalardan: Sen geldiğinde buralardan sıkılma diye... Hiç ağlama diye senin için günlerce gözyaşı döktüm ve dualar ettim Tanrı'ya tüm acılarını sırtımda taşıyabilmek için.Alıştım şikayetlere katlanmaya. Herkes senden şikayetçiydi. Sevgimi herkes almak istiyordu. Ama onlara verebileceğim bir şey kalmamıştı: Mesafeli selamlardan başka... Hırslı bir kumarbaz gibi kalan son aşk parçalarını sana yatırmıştım. Çünkü kaybetmek veya tamamen kazanmak da vardı. Bu oyunun sonuçlarına baştan razı olmuştum zaten. Ya evren seni hiç vermemecesine alacaktı ya da tüm benliğinle benim olacaktın. Bana ait olduğunu bilmenin düşüncesi bile çok güzeldi. Sen bir annenin karşılıksız sevgisi kadar yaşanılasıydın. Her hatırada senden bir şeyler eksikti. Yağmur ormanlarının taze yapraklarında, bebeklerin öfkeli çığlıklarında ve pınarlardan akan sularda senin adın gizliydi. Ne kadar gizli de olsan, gülümsemene hergün başka anlamlar da yüklesem, her seferinde seni daha büyük bir aşkla da sevsem asla içimde kirletmeyeceğim seni. Çünkü hayat senin gibi değerli bir taşı ancak bir kere bulma şansı veriyor insana. Bu şansımı ancak seni diğer insanlarla paylaşarak kaybederim. Bu yüzden seni kimseye anlatmayacağım ve göstermeyeceğim: Sana bile.... Çünkü umut görülmez, hissedilir. nlamlar da yüklesem, her seferinde seni daha büyük bir aşkla da sevsem asla içimde kirletmeyeceğim seni. Çünkü hayat senin gibi değerli bir taşı ancak bir kere bulma şansı veriyor insana. Bu şansımı ancak seni diğer insanlarla paylaşarak kaybederim. Bu yüzden seni kimseye anlatmayacağım ve göstermeyeceğim: Sana bile.... Çünkü umut görülmez, hissedilir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Raşit Cumhur ÇAKIN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |