Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
korkuyorum, içim birden ürperiyor, tam bir sıcaklık içime doğru sızacakken, hemen görünmez oluyorum. İnancımı yitirdiğimi fark ettiğimden beri onu da aramıyorum, inancım kalmadı artık hiç bir sevda sözcüğüne. Sanki artık sevemem. Tüm sevgiler yalanmış meğer demek de varmış bir gün. Oysa asla düşünemezdim, sevgisiz, aşksız yaşayabileceğimi. Derdim ki; Aşk yoksa hayatın tadı olur mu? Güneşin doğması neye yarar? Ya mehtap, yıldızlar? Peki şarkılar, şiirler neden var? Dalıyorum uzaklara derin...derin.... Oysa eskiden zamanlı zamansız daldığımda " aşık mısın " diyip gülerlerdi. Şimdi ise bir boşluğa dalıyorum. Biliyorum ki herkesin boşluğu orası. Karanlıklarından sıyrılıp, yalancı aydınlıklarda buluşanların, hep geri döndüğü bir boşluk. Buluşuruz hepimiz aynı sofrada, Yaralanmış yüreklerimizin türküsünü söyler, Suskunluklarımızı paylaşırız... İçimizi acıtır bir başkasının türküsü, Acıtır çünkü kendimizi buluruz içinde Ve yine aynı boşlukta buluşuruz, Yine söyleriz yalnızlık türküsünü... Elvedalar en iyi bildiğimiz sözcükler bizim, sözcükleri dizerken en baş sıraları verdiğimiz, boşluğumuzun köşe başları elvedalarımız. Elveda dedim ben de, çok zaman oldu.. Elveda dedim, aşka elveda... Buluştum bir elveda kahvesinde benim gibi aşka veda etmiş dostlarla. Kahvemiz hem çok aydınlık, hem de bir o kadar karanlık. Birbirimizin gözlerini aydınlatamasak da, buruk bir tebessüm konduruyoruz suratlarımıza. Seni düşünmüyor değilim, korkularım da yok artık, sadece elveda ettim aşka. Gel diyişin beni ters yüz edecek kadar sesli. Gözümü karartacak, her şeyi bir çırpıda sildirtecek kadar deli bir " gel ". Gelemem ki... Ne geçmişi silip atabiliyorum, ne gözümü karartabiliyorum. Hep acaba "o" mudur diye o kadar şeyi hiçe saydım ki, artık hiçe sayacak bir şey kalmadı bende... Bir ben kaldım bu sahilde anlayacağın. Bir başıma, bir ben...Aşkı gemiye bindirdim, arkasında göz yaşlarımı denize katık ettim. Siren sesleri duyulmaz olana kadar bekledim. Artık hiç duymuyorum biliyor musun? Gitti gemi aşkları alıp. Bana güzel bir kahve bıraktı, hiç bitmiyor bu kahve, yalnızlar kahvesinde. Hani dilek dilersin de, o dileğin olduğunda hep yenilenir hiç bitmez, işte benim kahvem de hiç bitmiyor yalnızlar kahvesinde...Aşk gemisi bana hiç bitmeyen şekersiz, sütsüz bir kahve bıraktı. Kokusu da yok aslında, içiyorum, alıştım, artık onu da seviyorum. Belki onsuz bile olamam biliyor musun? Görüyorum sanki seni. Belki yaralıdır senin kanadın da. Senin de korkuların vardır biliyorum Öyle masum, öyle karşı konulamaz ki sözcüklerin, bazen devran dönecek gibi hissediyorum. Ama sözüm var kendime. Senin yaralarını sarabilirim, başımı omzuna yaslayabilir, gözlerinin içinde kaybolabilirim. Ama gelemem... Saat çok geç oldu, artık tüm sesler duyulmaz oldu bu kahvede... Özlemin, benim özlemim kadar karşı konulmaz olsa da, benim dileğimi senin dudakların zikrediyor olsa da gelemem. Varlığından haberim olsa da gelemem... Hani bir ben kaldım bu diyarda, başka hiç bir şeyim kalmadı dedim ya, işte o yüzden gözlerinin içinde kendimi yitiremem...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © A. Ceyda Öz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |