Ben bir kuşum; uçtum yuvadan... Artık ben nerede, eve dönme isteği nerede?.. -Leyla ve Mecnun, Fuzuli |
|
||||||||||
|
Hafta sonu tatilinden yararlanarak Cumartesi öğleden sonra şehir dışına kaçıp Sapanca, Kırkpınar köyündeki yazlığımıza gitmiştik. Cumartesi günkü muhteşem hava Pazar günü tamamen değişince düşündüğümüzden biraz daha erken saatte İstanbu’a dönmeye karar verdik. Eve geldiğimizde eşim ilk iş olarak telefon mesajlarını kontrol etti ve beni çağırdı. “Ağlayan bir ses var tam seçemedim ama galiba senin ilkokul öğretmenin aramış” dedi. Hakikaten telefona mesaj bırakan ilk okul öğretmenim Halime Kocataş’tı. Bıraktığı mesajı biraz dikkattlice dinledikten sonra gözlerim doldu, duygulandım. “Canım yavrum, ilk okul resimlerinize bakarken okuma bayramı resmini gördüm annen ve benimle birlikte çekilmiş, seni çok özlediğimi farkettim, arayıp sesini duyayım dedim” derken ağlıyor ve söylediklerinin bir kısmı içten hıçkırıkları arasında kayboluyordu. İlk okuldan mezun olalı 28 yıl olmuş ve benim sevgili Halime öğretmenim eski resimlere bakarken benim resmimi görmüş, arayıp sesimi duymak istemiş. Benim için ne büyük mutluluktu bu anlatamam. Sonra durup biraz geçmişi düşündüm. Okula ilk başladığım gün geldi aklıma. Büyük bir heyecanla siyah saten önlüğümü giyip annemin kolaladığı beyaz pike yakayı, kol kapaklarını ve sedef kol düğmelerini takıp okul çantamı elime aldığım ve bir an önce yola çıkmak için sabırsızlandığım o günü hiç unutmadım. Yuva ve ana sınıfına gitmediğim için ilk okul deneyimim o gün başlamıştı. Sınıfa girdiğimde, o yıllarda(1970’ler) pek de alışık olmadığımız bir görüntü ile karşılaştım.Bir masanın üzerinde renk renk hamurlar vardı. Halime öğretmenim beni şevkatle elimden tuttu, masanın yanına götürdü ve birlikte hamurlardan şekiller yaptık. Sonra diğer sınıf arkadaşlarım gelmeye başladılar ve öğretmenim aynı şekilde diğerleriyle de ilgilendi. Okula gitmek için sabırsızlandığım o gün annemden, oyuncaklarımdan ve mahalle arkadaşlarımdan uzun süre ayrıldığım ilk gündü aynı zamanda. Artık istediğim zaman oynamak, istediğim zaman uyumak ya da yemek yemek dönemi kapanmış, bayrak törenleri, ders saatleri, tenefüs zilleri… ile dolu disiplinli bir dönem başlamıştı. O ilk günün sevinci biraz korku biraz da endişe getirmişti beraberinde. Annem beslenme çantama tenefüste yemek üzere sandöviç ve meyve suyu koymuştu, bir yandan dersi dinlerken bir yandan da sabah heyecandan kahvaltı yapamadığım için midemin gurultusu ile karnımın acıktığının farkına varıp masanın altında gizli gizli yediğim sandöviçim ve kan ter içinde yemeğimi bitirir bitirmez çalan zil sesi geldi aklıma. O anı hatırladıkça hala gülmekten kendimi alamam. Okulun ilk günü sona ermeden Halime öğretmenim, “yarın herkes en sevdiği oyuncağını getirsin okula” dedi, ne kadar sevinmiştim. Eve gittiğimde büyük bir heyecanla öğretmenimin söylediklerini anneme anlattım tabii masa altında yediğim beslenme hariç (okulun ilk günündeki minik sırrımı kimse ile paylaşmadım bu güne kadar). Okulun ikinci günü yanımızda getirdiğimiz oyuncaklar bizim bir günlük sınıf misafirimiz oldu. Halime öğretmen ikinci gün sonunda “şimdi oyuncaklarınızı eve götürün ve onlarla vedalaşın” demişti. Artık, okuma ve yazma egzersizleri, matematik dersleri, şiirler, şarkılar dönemi başlıyordu. İlk okul yıllarıma dönüp baktığımda şu an yapmadığım pek çok güzel şeyle uğraştığımı anımsıyorum. Sınıfta su içine boya atıp kağıtlara çıkarttığımız ilk ebru desenleri, Galatasaray Lisesinde sergilediğimiz resimler, her özel günde yazdığımız şiirler, mandolin konserleri ve Çiçekçi Kız’dan Fadime Nine’ye kadar oynadığım tüm roller büyük bir mutlulukla canlanıyor hafızamda. Düşünüyorum da müziğe, şiire, tiyatroya, resime kısaca tüm güzel sanatlara olan duyarlılığımı Halime öğretmenime borçluyum. O, bizleri yetiştirirken her zaman duygulu ve duyarlı insanlar olmamız için çaba harcadı. Sevgili Halime öğretmenim; bana bu güzellikleri öğrettiğin ve yaşattığın için, sevgini ve ilgini bizlerden esirgemediğin için ve bunca yıl sonra bizleri hala kalbinde taşıdığın için çok teşekkür ediyorum. 345, Çiğdem Narter (Birced) Ağustos,2003
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Çiğdem Narter Birced, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |