Bırak kaç git, yaşadıklarını bu oda da. Ne zannediyosun sen gittikten sonra onlara sarılıp ağlayacağımı mı? Boşversene, beni ağltan hiç bir anım olmadı bugüne kadar. Anılarımdır bana yaşamı sevdiren. İyi veya kötü diye ayrım yaparsan aralarında, kötü kefesine koydukların karabasan gibi ruhunnun sana kalmış tek yerini kemirir, yer bitirir. Bu yüzdendir sana ağlamaklı bakamalarım. Sen daha yaşadıklarını kusmaya devam et. O pırıltısıyla, beynimle kalbimim yerdeğiştirmesine neden olan boynundan geçen sen oluncaya kadar hiç durma. Bir gün senin yerinde vücudunu kullanan senin melek sandığın, değil melek yeni doğmuş bir çocutan bile daha az hatıraya sahip bir varlık olacak. Bir insan belli periyotlarla yaşadıklarını beynine parmak atıp dışarı atıyorsa, o beyin hiç beslenmiyor demektir. Beslanmeyen beyin kendini yemeye başlar, yediği herşeyi kustuğu için sonunda kustuğu sonun da kustuklarını görmemek için yaptıklarını inkar etmeye başlar. Hayatta tadına bakılıp büyük bir hazla sindirilecek o kadar çok şey varken, sen ve senin gibiler bende bir bulantı yaratıyor. Hayatımda ilk defa severek yediğim bir şeyden kusmak üzereyim. Senden!